Geçtiğimiz günlerde Kars Barajı açılış törenine görüntülü katılarak açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın övündüğü baraj sayısı, hem maliyetleri hemde barajlardan asıl kimlerin kazanç sağladığının son örneği oldu
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, geçtğimiz hafta Kars Barajı’nın açılış törenine video konferans yöntemiyle katılarak bazı açıklamalarda bulundu. Erdoğan, Türkiye’nin salgınla mücadele sonrası dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girmeye en yakın olduğu dönemin yaşandığını belirterek, “Hükümete geldiğimizde ülkede toplam 276 baraj vardı, bugün ise son 18 yıldaki 585. barajı ülkemize kazandırıyoruz” dedi. Erdoğan, Ilısu Barajı’nın ilk ünitesini de hizmete açtıklarını ve “Ilısu Veysel Eroğlu” ismi verilen barajın tüm bölgeye hizmet vereceğini kaydetti.
Donatılan kanallar!
Ardından Yusufeli Barajı’nın gövde betonunun dörtte üçünün tamamlanması törenine de katıldığını söyleyen Erdoğan’ın, “Şehirlerimizi barajlarla, hidroelektrik santralleriyle, içme suyu tesisleriyle, sulama kanallarıyla donatarak milletimizin refah seviyesini sürekli yükselttik. Kars Barajı ile Kars ve Iğdır’ın topraklarını sulayarak verimliliği arttırdık” ifadeleri ise gerçek olmaktan çok uzak. Erdoğan, inşa bedeli 330 milyon lira olan barajın bir yılda yapılan yatırımı iki katıyla geri ödediğini vurgulaması ise dikkat çekti. Erdoğan, proje kapsamındaki sulama ve elektrik üretim tesisleri tam kapasite faaliyete geçtiğinde 475 bin dekar daha toprak sulanarak yılda 300 milyon liralık gelir elde edileceğini belirtti.
Bir verip iki alan iktidar
Erdoğan’ın barajları öve öve bitiremediği açıklamasında gerçeklere hem uzak hem de çok yakın ifadeler göze çarpıyor. Öncelikle Kars Barajı’nın 330 milyon liraya mal edildiğini ve 1 yılda maliyeti geri ödediğini belirtmesi, bu geri dönüşün ne üzerinden sağlandığı noktasını açık bıraktı ve bu verisi doğru olsa da burada kazanan Karslılar değil barajı inşa eden şirket olacaktır. Erdoğan’ın daha önce yaptığı “ülkeyi bir şirket gibi yöneteceğiz” vurgusu hatırlandığında kazananın sadece şirketler olduğu anlaşılırken bu durumu yaşayarak görmekteyiz. Elektrik üretiminden söz eden Erdoğan’ın Türkiye’de enerji üretim kapasitesinin ihtiyacın en az 3 katı olduğunu bilmiyor olabilir mi? Yani buradan üretilecek enerji şirket eğer ayrıcalıklı bir şirket ise enerji alım önceliği tanıyabilirler. Veya diğer şirketlere yaptıkları gibi enerji üretmediği halde kapasite bedeli adı altında milyonları aktarmaya devam edeceklerdir.
Bozova su bekliyor
Erdoğan Karslılara tarım suyu müjdesi verirken Mardin, Urfa ve Diyarbakır illerini kapsayan barajlar hatırlanmalı. Erdoğan, Ilısu Barajı ile 765 bin dekar arazinin sulanacağını söylerken Kars Barajı içinde 475 bin dekar arazinin sulanacağını söylüyor olması ise inandırıcı değil. Atatürk Barajı’nın tanıtımlarında Bozova’ya sadece 24 km uzakta olduğu ifade ediliyor. Evet, 24 km uzaklıkta ve 1993 yılından bu yana yani 2020 yılına kadar barajdan Bozova’ya su gelmiş değil. Birçok seçim çalışması sırasında o dönemde de Başbakan olan Erdoğan tarafından Urfalılara ve Bozovalılara yönelik yakında su Bozova’ya da gelecek sözleri ise çoktan unutulmuş durumda.
Mardin’e 27 yıldır su verilmedi
Atatürk Barajı için iddia edilenler 27 yılda gerçekleşmemişken, Karslıların Erdoğan’ın söylemine inanması için herhangi bir neden bulunmuyor gibi. Halen bölgenin cazibe akışla sulanması mümkünken DSİ yıllardır elektrikli pompalarıyla bölgenin bazı noktalarına su götürüyor! Mardin ve Urfa çiftçilerinin yeraltı suyuna mahkum edilmiş ve sık sık elektrikleri kesilip susuzluğa terk edilirlerken hemen yanı başlarında ki barajlardan bölgeye su taşınmıyor. Bu durumun yaşanmasına neden olan şey, enerji şirketlerine yağma alanı yaratılması ve bölge çiftçilerinin çiftçilikten uzaklaştırılmak istenmesidir. Kars Barajı’nda Erdoğan’ın dediği gibi yatırılan parayı bir yılda geri almasının tek koşulu, suyun pahalı bir mal gibi satılmasıdır.
Amaç hakimiyet kurmak
Bölgenin önemli tarım alanlarından olan Iğdır Ovası, Aras Nehri üzerinde yapılan HES ile birlilkte tehdid altına girerken, Arpaçay Barajı’na takviye ile bölgeye su iletileceği ifadeleri de gerçekleri yansıtmıyor. Tüm akarsuların üzerine yapılan HES’ler ve barajlarla amaç enerji üretilmesi, bunun yanında suyun pahalı bir fiyatla çiftçiye satılmasıdır. Bu nedenle tüm sular bentler ardında ve borular içinde kontrol altına alınarak doğal yaşamdan ve halktan çalınmakta. Kars’a 10 kilometre uzaklıkta bulunan Kars Barajı önüne gelen binlerce balığın, baraj nedeniyle yumurtlama alanlarına ulaşamaması sonucu kitlesel kefal balığı ölümü yaşanmış olması, suların üzerinde hakimiyet kurulmasına izin verilemeyeceğinin hazin bir örneğidir.
EKONOMİ SERVİSİ