Kazakistan’daki hareket, Cumhurbaşkanı Tokayev ve Rus ağırlıklı CSTO güçleri tarafından şiddetle bastırılmaya çalışılırken, sol güçler de, ‘dış mihrak’ söylemli komplo teorilerinin doğru olmadığını, hareketin emekçilerin tepkisi olduğunu belirtiyor
Glev İvanov*
Kazakistan’daki ayaklanma Tokayev iktidarının şiddet politikasına rağmen özellikle Batı bölgesinde, ağırlıklı olarak da Almatı’da devam ediyor. Kazak yetkililer, kentin “20 bin militan” tarafından saldırıya uğradığını söyledi. Cumhurbaşkanı Tokayev, teslim olmayan herkesin yok edileceğini söyledi. Tokayev “Suçlularla, haydutlarla ne tür pazarlıklar olabilir? Yok edilmeleri gerekiyor. Bu yakın gelecekte yapılacak” dedi. Yani teslim olmayan göstericilerin “yok edileceğini” söyledi açıkça. Tokayev ayrıca yaptığı konuşmada meydana çıkmayıp evden destek verenlerin akıbetine de değindi. Kazakistan’da sadece protestoya katılanlar değil, protestocuları internette destekleyenler de hapse girecek. Cumhurbaşkanına göre, internette görüşlerini ifade edenleri misilleme bekliyor.
Mevcut durumda Kazakistan
Genel olarak, Kazakistan’ın tüm bölgeleri artık üç gruba ayrılabilir: Hükümetin gücü elinde tuttuğu bölgeler, protestocuların kontrolü ele geçirdiği bölgeler ve şimdi tam anarşinin gözlemlendiği bölgeler. Kazakistan’ın başkenti Nur-Sultan’da şimdi durum sakin. Şehre girişlerde kontrol noktaları var, buradan girip çıkmak artık kolay değil. Başkanlık sarayı çevresinde güvenlik önlemleri artırıldı. Şehirde çok sayıda zırhlı araç var ve insanlar yakın gelecekte yiyecek sıkıntısı çekme korkusuyla mağaza raflarındaki her şeyi süpürüyor.
Almatı’da da raflardaki her şeyi süpürdüler. Göstericiler orada ödeme yapmadan malları alıp götürüyor. Şehir birkaç gün boyunca protestoların yanı sıra yağma olaylarına da sahne oldu. Şehirde bulunan medya muhabirleri kıyamet sonrasına benzeyen görüntüler yayınladı: Her yerde arabalar ve devlet kurumları yakıldı, göstericilere ateş açıldı.
Komsomolskaya Pravda’nın özel muhabiri Vladimir Vorsobin, “Cesetler caddelerde yatıyor” diyor, “Biri yolda duran bir arabada, bir kişinin boynuna kurşun saplanmış. Meydanın hemen yanında bir ceset yatıyor. Onu bir muşamba ile örttüler.”
Muhabire göre, akşam saatlerinde şehre inen askerler, küçük bir protestocu gruba ateş açtı. Göstericiler “Biz terörist değiliz! Orduyu götürün buradan!” dedi. Askerler ilk başta havaya ateş açtılar, sonra kitleye ateş etmeye başladılar. Bazıları kaçmayı başardı, bazıları yapamadı.
Zhanaozen’de gelişmeler
Ülkenin batısında, 2 Ocak’ta protestoların patlak verdiği bölgelerde, kontrol protestoculara geçti. Devlet kurumlarını ve altyapıyı protestocular kontrol ediyor. Zhanaozen’de protestocular Tokayev’in tehditlerine rağmen rejim değişikliği talep etmeye devam ediyor. Şimdi, yerel gazetecilere göre, Zhanaozen’de bir aksakal konseyi kuruluyor. Nur-Sultan tarafından kontrol edilmeyen yerel bir çeşit özyönetim örgütlenmeye başlıyor.
Rus siyasi analistler ise protestoların arkasında birinin olduğuna inanıyor. Rus siyasi stratejisti Pyotr Miloserdov, “Kazak halkının kendi kendine örgütlenmesine bir an olsun inanmıyorum. Kazakların böyle bir tecrübesi yok. Hiç yok. Bu kitlelerin yapabileceği maksimum şey, 1986’da olduğu gibi, organize bir pogroma katılmaktır” diyor.
CSTO neden Kazakistan’a asker gönderdi?
6 Ocak’ta CSTO’nun, ülkedeki “durumu istikrara kavuşturmak ve normalleştirmek için” Kazakistan’a asker gönderme kararı Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan tarafından ifade edildi. Ancak Kremlin’in birçok muhalifi Moskova’yı Kazakistan’a “müdahale etmekle” suçluyor. Örneğin, Moskova’daki Kazak diasporasının başkanı Polat Jamalov şunları söyledi: “Bu girişim hangi formülleri kapsarsa kapsasın, özü aynıdır; bu bir işgaldir.”
Siyasi analist Sergei Markov’a göre ise eğer Kazakistan kendi başına bırakılırsa, o zaman Amerika Birleşik Devletleri çok hızlı bir şekilde oyuna girecek. Bu arada, Kazakistan’daki Rus nüfusun durumu da tehlikede. Rus muhalif Petr Miloserdov’a göre Rus bi rlikleri ayaklanmaları bastırmak için aktif olarak kullanılırsa, bu, Kazak halkının Kazakistan’daki Ruslara karşı nefret duymasına neden olabilir. “Bu durumda Ruslar, ömür boyu ‘Moskova ajanı’ ve ‘yarı gizli işbirlikçi’ olma suçlanması riskiyle karşı karşıya kalır. Bunun şüphesiz, onların günlük yaşamı üzerinde kötü bir etkisi olacak” diyor.
Hareket işçilerden başladı
Önceki gün internationalviewpoint.org sitesine konuşan Kazakistan Sosyalist Hareketi Eşbaşkanı Aynur Kurmanov, ilk ayaklanmanın deneyimli işçilerden geldiğini söylüyor. Kurmanov, “Zhanaozen işçileri ilk ayaklananlardı. Benzin fiyatındaki artış, yalnızca popüler protestoları tetikledi. Toplumsal sorunlar yıllardır birikiyor. Geçen sonbaharda Kazakistan bir enflasyon dalgasıyla sarsıldı. Ürünlerin Mangistau bölgesine ithal edildiği ve orada her zaman 2-3 kat daha pahalı olduğu dikkate alınmalıdır. Ancak 2021’in sonunda yükselen bir fiyat dalgasında, gıda maliyeti daha da ve önemli ölçüde arttı. Ülkenin batısının yoğun bir işsizlik bölgesi olduğunu da hesaba katmalıyız. Neoliberal reformlar ve özelleştirme sürecinde oradaki işletmelerin çoğu kapatıldı. Burada hala işleyen tek sektör petrol. Ancak büyük bir kısmı yabancı sermayeye aittir” diyor.
Bölgede reel sektörün çökertildiğini ve yoksulluğun arttığını belirten Kurmanov, şöyle devam ediyor: “İşler kesildi, işçiler maaşlarını, ikramiyelerini kaybetmeye başladı, birçok işletme sadece hizmet şirketlerine dönüştü. Atyrau bölgesinde Tengiz Oil şirketinin aynı anda 40 bin işçiyi işten çıkarması, tüm Batı Kazakistan için gerçek bir şok oldu. 3-4 Ocak gecesi Tengiz Petrol işletmelerinde vahşi bir grev başladı. Kısa sürede grev komşu bölgelere de sıçradı. Bugün grev hareketinin iki ana odak noktası var: Zhanaozen ve Aktau.”
Komplo değil ayaklanma
Kurmanov, komplo teorilerinin saçma olduğuna da dikkat çekerek, “Pek çok siyasi analist bunu bu şekilde sunmaya çalışsa da, bu bir Kiev’deki Maidan değil. Bu kadar şaşırtıcı öz-örgütlenme nereden geldi? Bu, işçilerin deneyimi ve geleneğidir. Grevler 2008’den beri Mangistau bölgesini sarsıyor. İşçiler, özelleştirmenin ve yabancı kapitalist şirketlerin nelere yol açtığını kendi gözleriyle gördüler. Önceki gösterilerde, mücadele ve dayanışma konusunda muazzam bir deneyim kazandılar. Vahşi doğadaki yaşam bile insanların birbirine yapışmasını sağlar. İşçi sınıfı ve nüfusun geri kalanı bu arka plana karşı bir araya geldi. Zhanoazen ve Aktau’daki işçilerin protestoları daha sonra ülkenin diğer bölgelerinin gidişatını belirledi” diyor.
Solun etkisi zayıf
Kurmanov’a göre, son olayların arkasında olduğu iddia edilen sinsi İslamcılar da Kazakistan’da son derece zayıf ve kötü organize olmuş durumdalar. “Her şeyi komplo teorilerine indirgeyemezsiniz. Mevcut protesto hareketini de idealize etmemelisiniz” diyor Kurmanov, “Evet, işçiler için öncü rolü olan, işsizler ve diğer sosyal gruplar tarafından desteklenen, tabandan bir toplumsal harekettir. Ama içinde çok farklı güçler var. Kazakistan’daki sol gruplar daha çok çevreler gibidir ve olayların gidişatını ciddi şekilde etkileyemezler. Oligarşik ve dış güçler bu hareketi kendi amaçları için sahiplenmeye ve/veya en azından kullanmaya çalışacaktır. Ancak her halükarda işçiler, gelecekte hakları için mücadele etmelerini kolaylaştıracak kendi partilerinin ve bağımsız sendikaların kurulması da dahil olmak üzere belirli özgürlükleri kazanabilecek ve yeni fırsatlar elde edebileceklerdir.”
- Argumenti Fakti gazetesinden Glev İvanov’un yazısı
- Çeviri: Aysel Tabak