Jon Ungoed-Thomas
Bakanlar, söz verilen şeffaflık yasalarının çıkarılmaması nedeniyle, Kazakistan elitlerinin ülkenin servetinden büyük meblağları gizlice Londra’daki gayrimenkul piyasasına yatırmasına müsaade ettikleri iddialarıyla karşı karşıyalar.
Daha önce başbakanlık yapan David Cameron, 2016’da, Londra’da, Birleşik Krallık’ta (BK) gizli offshore mülkiyet sahibi olmayı sonlandıracak olan, yolsuzluğa karşı bir zirve toplayacağını vadetmişti. Aradan beş yıldan fazla zaman geçmesine rağmen, önerilen BK’deki yabancılara ait gayrimenkul sicili hala ortada yok.
Geçen hafta Kazakistan’da meydana gelen ayaklanmalar eski başkan Nursultan Nazarbayev’in otuz yıllık iktidarına ve büyük servetlerin ayrıcalıklı küçük azınlığın elinde toplanmasına karşı yaygın öfkeyi yansıttı.
Son yirmi yılda, Kazakistan’ın varlıklı elitlerinin, Londra ve Güney İngiltere’de, yüzlerce milyon Sterlin değerinde mülk aldıkları zaten tespit edilmişti. Şimdi hükümet Cameron’un vadettiği sicili hayata geçirecek yeni yasaları hızlı bir şekilde yapmak için baskı altında.
Gölge kabinenin dışişleri bakanı David Lammy, şöyle diyor: “Hükümet, Birleşik Krallık’ın para aklama, yolsuzluk ve yasa dışı finans faaliyetlerindeki rolünü kontrol altına almakta fena halde başarısız kaldı. Londra, dünyanın kleptokratlarının haksız olarak elde edilmiş servetlerini depolamak için seçtikleri destinasyon haline geldi. Otokratik rejimleri sürdüren ve onlardan kazanç elde eden elitlerin kolay lokması olmuşken, Putin rejimine karşı sert laflar etmenin ya da Kazakistan’ın insan hakları karnesini eleştirmenin yararı yok.”
İngiltere ve Galler’de yaklaşık 90 bin şirket, gizlilik yetkisi içine dahil edilmiş offshore şirketlere ait.
Düşünce kuruluşu Chatham House tarafından geçen sene yayımlanan, Birleşik Krallık’ın Kleptokrasi Problemi başlıklı bir rapor 1998’den 2002’ye kadar 530 milyon Sterlin değerindeki 34 gayrimenkulun Kazak yönetici elitleri tarafından satın alındığı tespitini içeriyor. Exeter Üniversitesi’nde profesör ve aynı zamanda raporun öncü yazarı olan John Heathershaw, “Gayrimenkullerin çoğu Nazarbayev ailesi veya onlara yakın olan yönetici elitler ile bağlantılı” dedi. Uzmanlar, bu portfolyonun muhtemelen “buzdağının ucu olduğunu” çünkü pek çok gayrimenkulun sahibinin, gerçek sahiplerinin kim olduğu açıklanmayan paravan offshore şirketler olduğunu belirtiyorlar.
Heathershaw, küresel bir kozmopolitan ve mali aktarma merkezi olduğu için Londra’nın şüpheli servetlere sahip elitler için popüler bir destinasyon olduğunu; Londra’da işletme hizmetleri sunmakta agresif olmakla ünlü olan bir dizi hukuk şirketi olduğunu ve siyasette, kraliyet ve iş çevrelerinde nüfuzu olan kişilerle karşılaşma/bir araya gelme şansı sunduğunu söyledi.
Heathershow, “Kazakistan’daki elitler için Londra gerçekten önemli oldu, buna Tony Blair ve Prens Andrew gibi kişilerle geliştirdikleri ilişkiler de dahil” dedi. Blair, Kazak rejimine danışmanlık yaptı, Prens Andrew rejimin bazı en zengin kişileriyle yakın ilişkiler kurdu.
Kazak elitlerinin Nazarbayev’in başkanlığı sırasında satın aldığı mülkler arasında Prens Andrew’nun evliyken yaşadığı ev de var, Berkshire’daki Sunninghill Park, 2007’de önceki Kazakistan başkanının damadı oligark Timur Kulibayev tarafından 15 milyon Sterlin’e satın alındı.
2020’nin başlarında Nazarbayev’in kızı Dariga Nazarbayev ve torunu Nurali Aliyev’in Londra’da en az 80 milyon Sterlin değerinde mülkleri olduğu ortaya çıktı. Ulusal Suçlar Bürosu (National Crime Agency-NCA) üç mülk için, şüpheli fonların izini sürmekte kullanılan, açıklanmamış servet emri çıkardı: Bishop Avenue’de bir konak, başkentteki en pahalı sokaklardan biri; Chelsea’de bir apartman dairesi; Kuzey Londra’daki Highgate’de bir konak. Şikayet, NCA’nın satın alınan evlerle kriminal fonlar arasındaki ilişkiyi kanıtlamadığı gerekçesiyle hakim tarafından reddedildi.
Haksız yollarla elde edilen paranın dünyada nasıl yer değiştirdiğini araştıran Moneyland kitabının yazarı Oliver Bullough, Kazakistan’daki ayaklanmaların ülkenin servetinin nasıl engelsiz bir şekilde Londra gibi şehirlere akışıyla ilintili olduğunu söyledi. Bir KPMG [merkezi Hollanda’da bulunan bir uluslararası profesyonel hizmetler şirketi] raporuna göre Kazakistan’ın toplam servetinin yarısını 162 kişi kontrol ediyor.
Bağımsız bir yolsuzluk karşıtı örgüt olan Transparency International UK’de [Uluslararası Şeffaflık BK] araştırmaların başı olan Ben Cowdock, Birleşik Krallık’ın, şimdi, yasa dışı fonlardan yararlanmış, Kazakistan’daki yönetici elitlerden herhangi birine yaptırım uygulayıp uygulayamayacağını incelemesi gerektiğini söyledi.
Cowdock, “Kazakistan bir kleptokrasidir ve iktidarın en üst katmanlarında büyük yolsuzluk var. BK harekete geçmek için kanıt aramalı ama yolsuzluğu meşrulaştırmış bir ülkede bu çok zor. Ülkenin bütün varlıklarının kontrolünü ellerine aldılar ve yönetici elit arasında paylaştırdılar” dedi.
Bu hafta Nazarbayev’in nerede olduğu belli değildi ve ülkeyi terk etmiş olabileceğine dair spekülasyonlar var. 81 yaşındaki Nazarbayev 2019’da başkanlıktan ayrıldı ama geçtiğimiz haftaya kadar hala önemli bir gücü elinde bulunduruyordu ve ülkenin güçlü güvenlik konseyinin de başkanıydı. Şimdi bu mevkiden uzaklaştırıldı.
BK hükümetinin bir sözcüsü: “Bu hükümet, para aklamayla savaşmak ve BK gayrimenkul piyasasında daha çok şeffaflığı sağlamak için, BK’de mülk sahibi olan yurtdışındaki kişilere ait yeni bir mülkiyet sicil kaydı ihdas edecek. Sicil kaydının şeffaflığı ilerletmek ve meşru ticari faaliyetin üzerindeki yükleri en aza indirmek arasındaki doğru dengeyi yakalaması önemlidir” dedi.
* Sevil Kurdoğlu tarafından çevrilen bu yazı Sendika.org’dan alınmıştır.