Ilısu Barajı Projesi sebebiyle 12 bin yıllık tarihi kent Hasankeyf’in yıkılışı ve yok edilme tehlikesine ilişkin konuşan HDP Milletvekili Ayşe Acar Başaran, Hasankeyf’i kurtarmak için hala geç olmadığını vurguladı
Başaran, “Sözümüzü, dilimizi, değerlerimizi ortaklaştırarak bu bilinçle yaklaşırsak Kaz Dağları’nı da, Uzun Göl’ü de, Hasankeyf’i de kurtarabineolitik çağın ilk süreçlerine dayanan bir tarihi olduğunu söyleyen Başaran, “Hasankeyf’in en dikkat çeken özelliklerinden biri de hangi medeniyet gelirse gelsin hiçbiri orayı talan etmemiş ve yıkmamış” diye belirtti.
Ekosistem değişecek
Hasankeyf’in tüm bu tarihin ve kültürlerin bileşkesine sahip olduğunu söyleyen Başaran, “Birçok medeniyete, kimliğe ev sahipliği yaparak ortak değer, tarih ve miras oluşturmuştur. Bir taraftan büyük bir tarihi şehir sular altında bırakılırken bir taraftan da onlarca bitki ve hayvan türünün yok edilmesi söz konusu. Dicle havzasındaki tüm yerleşim alanları ekosistemdeki değişiklikten etkilenecek” ifadelerini kullandı.
AKP istilası
Moğol istilasından kurtulan Hasankeyf’in AKP istilasından, rant siyasetinden, tarih ve kimlik düşmanlığından kurtulamadığını kaydeden Başaran, 50 yıllık bir baraj için tarihi ortak mirasın sular altında bırakıldığını dile getirdi. Başaran, “Tarih yok edilerek, halklar kimliksizleştirilmeye, hafızasızlaştırılmaya çalışılıyor. Biz bu yaklaşımı IŞİD’in işgal ettiği yerlerde ilk hedefinin tarihi yapılar olmasından da biliyoruz. Tarihimizi unutturarak, geçmişimizden bizi kopartarak Kürtlerin binlerce yıldır bu topraklarda varlığının da yok edilmesi siyaseti yürütülüyor” dedi.
Rant siyaseti
Ilısu Baraj sürecinin bir rant siyaseti olduğuna dikkat çeken Başaran, “Kendi yandaşlarına oradaki rantı peşkeş çekme meselesi. Oradaki eserler bir yerden bir yere taşınırken bile çok büyük meblağlardaki paralar ortaya döküldü. Bunlar da kendi yandaşları tarafından yapıldı. Barajın, şehir dedikleri o ucube yapının yapımında bile bir taraftan yandaşlarına rant dağıtırken bir taraftan da bizler kimliksizleştirilme siyaseti ile karşı karşıyayız” dedi.
Değerler ortak sahiplenmeli
Herkesin kendi cephesinden Hasankeyf’i sahiplenmesinin önemine vurgu yapan Başaran, “Daha önce durdurulması gereken yöntemlerin üzerine bir şeyler katılarak yeni yol ve yöntemler denenebilir. Karşımızda tarihi kendinden başlatan ve kendisinin şekillendirmesine inanan bir zihniyet var. Bu zihniyet sadece Kürdistan’da değil Türkiye’deki birçok alanda aynı yaklaşımı sergiliyor. Karadeniz’deki binlerce yıllık bir gölün suyunun çekilmesinin Kürdistan’daki yıkımdan, Kaz Dağları’nın da Hasankeyf’ten bir farkı yok. Kimsenin Kürdistan’da bir kent yıkılıyor diye bakmaması lazım. Ortak değerler ortak sahiplenilmeli. Sözümüzü, dilimizi, değerlerimizi ortaklaştırarak bu bilinçle yaklaşırsak Kaz Dağları’nı da Uzun Göl’ü de Hasankeyf’i de kurtarabiliriz” diye belirtti.