Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kadın Meclisi, hafta sonu (17 Kasım Pazar) Eş Genel Başkan Pervin Buldan, Kadın Meclisi Sözcüsü Dirayet Dilan Taşdemir, İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm ile Kadın Koordinasyon üyelerinin katılımıyla “Yerel Yönetimlerde Kadınlar” konulu yuvarlak masa toplantısı gerçekleştirdi. Toplantıya; gazeteci, yazar, akademisyen, siyasetçi, sanatçı, aktivist, feminist kadınlar da davet edildi.
Toplantının amacı; özellikle iktidarın kayyum atamalarına gerekçe gösterdiği eşbaşkanlık sisteminin aslında ne olduğu, 2016 yılında kayyum atamaları öncesi HDP’li belediyelerde kadın belediyeciliğinin nasıl olduğu ve gelen kayyumların bu kazanımları nasıl ters yüz ettiğine dair bilgilendirmede bulunmaktı. Toplantı, Pervin Buldan’ın açılış konuşmasıyla başladı. Buldan’ın, konuşmasındaki eşbaşkanlık sistemine dair verdiği şu bilgiler dikkat çekiciydi: “2006’dan beri genel başkanlıkta, il ve ilçe yönetimlerinde fiili olarak eş başkanlık sistemini uygulamaktayız. Yüzde 35 pozitif ayrımcılık oranından, yüzde 40 kota sistemine ve sonrasında da yüzde 50 kadın temsiliyeti ile eşit temsiliyete doğru ilerledik ve bu sistemi eksiksiz uygulamaya çalıştık.” Buldan, konuşmasının sonunda gasp edilen kadın kazanımlarına karşı kadın ittifakı ve dayanışmasının korunması ve geliştirilmesinin elzem olduğunu söyledi.
Şüphesiz, eşbaşkanlık sisteminin; klasik anlamda bir kadın ve bir erkeğin salt yönetimi paylaşmak olmadığını, herhangi bir kurum veya kuruluşta yaşamın her alanında tüm karar ve planlama süreçlerinde kadın ve erkek eşitliğinin sağlanması olduğunu anlatmaktı HDP’li kadınların dertleri. Toplantıya katılanların çoğunun elbette HDP’nin kadın politikasına, kadın belediyeciliğinin nasıl olduğuna ve kayyumların kadın kazanımlarını nasıl yok ettiğine dair bir fikri vardı. Öyle ki, söz alan neredeyse her kadın, HDP’ye teşekkür ederek konuşmasına başladı. Böylesi bir sistemin Türkiye’deki kadınlar için ne kadar önemli olduğunu vurguladı kadınlar. 2013 yılında yayınlanan “Demokratikleşme Paketi” kapsamında siyasi partilerin merkezi düzeyinde yasallaşan eşbaşkanlık sistemini HDP’li belediyeler, 29 Mart 2014 seçimlerinden beri fiili olarak uyguluyor. Nitekim, toplantıya gelen Yerel Yönetimler Kadın Kurulu Üyesi Seher Tümer de tam da buna dair; belediyelerde hayata geçirdikleri kadın kazanımlarıyla ilgili bir sunum gerçekleştirdi. Tümer, 43 kadın merkezinin bulunduğu il ve ilçelerde kadına yönelik her türlü şiddetle mücadele çalışmaları yaptıkları bilgisini paylaştı. Ancak, bu kazanımların kayyımlarla birlikte durdurulduğunu sözlerine ekledi. Tümer’in sunumunda dikkat çeken konulardan biri de kadın akademilerinde, çoğunluğunun kadın yazarlardan oluşan kitapların kayyumlar tarafından imha edildiğini söylemesiydi.
Mor satış noktalarının kapatılması ve çocuk kreşlerinin Kuran kurslarına çevrildiğini söylemesi de dikkat çeken bir başka konuydu. Tümer, “Kayyumlar, kadına yönelik ne varsa bir an önce yok etmek istiyorlardı” dedi. HDP’li belediyeler şu an yine kayyum atamalarıyla karşı karşıya. İktidarın, kayyum atama gerekçelerinden biri de 31 Mart seçimlerinde kazandığı il ve ilçe belediyelerinde uyguladığı eşbaşkanlık sistemi. Şimdiye kadar 24 belediyeye atanan kayyumların yine ilk işi kadın kazanımlarını yok etmeye dönük çalışmaları oldu. Sadece küçük bir örnek; Mardin Kadın Daire Başkanlığından alınan kadın sorumlunun yerine bir erkek atandı.
19 Ağustos ile başlayan ve hala devam eden HDP’li belediyeleri gasp etme sürecinde 8 kadın belediye eşbaşkanı tutuklandı. Kayyum atamalarını, “kayyum rejimi” olarak tanımlayan HDP’li kadınlar, “Bu yönelimlerle demokratik siyaset ve yerel yönetimler kadınsızlaştırılmaya çalışılmaktadır” diye düşünüyor. Dolayısıyla; toplantıya gelen kadınlardan Feride Eralp’in, “HDP’yi itibarsızlaştırma aynı zamanda kadın hareketini de yıpratma amaçlıdır” sözü durumu net bir şekilde ortaya koyuyor. Eralp, geçen yıl 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü’nde, İstanbul’da yapılan gece yürüyüşünün İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun, “HDP’nin yürüyüşü” şeklinde ifade etmesini örnek verdi. Eralp, “Kadın sistemi inşa etmek, Türkiye Kadın Hareketi ile HDP’nin kaderlerini iç içe geçirmiş durumda. Biz de bu bağlantıyı görmek zorundayız” sözüyle aslında iktidarın kadın kazanımlarına topyekun bir saldırısı olduğunu ve bunu da nafaka hakkının gasp edilmesinden de anlayabileceklerini belirtti.
Toplantıda, ortaklaşan konulardan biri, tüm kadınların siyasi kimliğini bir kenara bırakarak, kadın kazanımlarının yok edilmesine dair mücadele hattı belirlemek olduğuydu. Kaldı ki böyle bir ortaklaşma olmadığında kadınların kazanılmış haklarına yönelik saldırıların artacağı şüphe götürmez bir gerçek. Öyle ki, kayyumların kadın kitaplarını yakması böylesi bir gerçeği yüzümüze çarpıyor.