Ömerli İlçe Müftüsü Muhammet Likoğlu’nun, bir muhtarın yerine kayyum olarak atanmasını “utanılacak bir şey” şeklinde değerlendiren Mardin Din Adamları Derneği Başkanı Fahri Doğan, “Kayyum olarak atanmak, Allah’ın emrinden daha mı önce geliyor. Bu Peygamberin bir sünneti midir” diye sordu.
İçişleri Bakanlığı, Mardin’in Ömerli ilçesine bağlı köylerde görevden aldığı 15 muhtardan 11’inin yerine geçtiğimiz günlerde İlçe Müftüsü, İlçe Milli Eğitim Müdürü, İlçe Mal Müdürü, İlçe Nüfus Müdürü ile Belediye Meclisi’nin AKP’li üyelerini kayyum olarak atadı. Yerine İlçe Müftüsü Muhammet Likoğlu atanan Sivritepe köyü Muhtarı Halil Arslan, söz konusu duruma tepki göstererek, “Bunun dinde yeri var mı” diye sordu. Konuya ilişkin müftünün bağlı olduğu kurumlar tarafından ise herhangi bir açıklama yapılmadı.
‘İktidarlarını din üzerinden sürdürüyorlar’
Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan Mardin Din Adamları Derneği Başkanı Mele Fahri Doğan, bir müftünün kayyum olarak halk tarafından seçilen bir kişinin yerine geçmeyi kabul etmesi hakkında konuştu. Tüm iktidarların geçmişten bugüne dek dinler üzerinden yanlış yönlendirme ve uygulamalarla hareket ettiğini belirten Doğan, alimlerin hiçbir zaman siyasete karıştırılmadığına dikkat çekti. Ancak günümüzde iktidara gelenlerin İslam dini üzerinden iktidarlarını sürdürmeye çalıştıklarını vurgulayan Doğan, buna örnek olarak da müftünün kayyum olarak atanmasını gösterdi. “Bir müftünün insanların iradesi ile seçilmiş bir kişinin yerine kayyum olarak atanması dinen utanılacak ve ayıplanacak bir şeydir” diyen Doğan, “İnsanların gasp edilen iradesinin bir müftüye devredilmesi özel bir politikanın sonucudur. Bu bölgede irade gaspı yapılmasını din adamları da uygun görüyorlar. Halbuki, din adamları için Mardin veya Medine arasında fark olmaması gerekir. Tüm şehirler aynı olmalıdır. Medine’de olduğu gibi Mardin’de de siyasete alet olmak hatadır” ifadelerini kullandı.
‘İlahi mesajlarla çevrelerinde toplamaya çalışıyorlar’
İktidarın herkesi kendi emri altına girmesini istediğini belirten Doğan, “İnsanları ilahi mesajlar üzerinden kendi çevresine toplamaya çalışıyor. Bunu da din adamları üzerinden yapıyor. Bu müftüler ve din adamları da kendi makam ve mevkileri için buna alet oluyorlar. Bu dinin hiçbir yerinde yoktur. Kendi çıkarı için iktidarın emri altına girenlerin din ile alakası yoktur. Bu başka dinlerde de böyledir. Din adamı kendisine böyle bir talimat verildiğinde, ‘Ben siyasete alet olmam. Ben bir din adamıyım. Dini görevlerimi yerine getirmeliyim’ demeli. Bugün din adamları üzerinde uygulanan iktidar baskısı ve din adamlarının iktidar ile olan ilişkisi Muaviye dönemi İslam’ın siyasallaştırılması ile benzerdir” dedi.
‘Din adamları doğru olanın peşinde olmalı’
Kayyum müftüye, “Kayyum olarak bir muhtarın yerine atanmak, Allah’ın emrinden daha mı önce geliyor. Bu Peygamberin bir sünneti midir” diye soran Doğan, müftünün acilen istifa etmesi gerektiğini vurgulayarak, “Siz Allah’ın emrini değil, Kuran’ın felsefesini değil de bir şahsın, iktidarın felsefesini mi önemsiyorsunuz? Bu din adamlığı değildir. Biz böyle din adamları istemiyoruz” tepkisinde bulundu.
Geçmiş dönemlerde dinlerin iktidarlar tarafından nasıl siyasete bulaştırıldığına dair örnekler veren Doğan, konuşmasının devamında şunları söyledi: “Firavun’un da din adamları vardı. Firavun hangi alimine bir görev verirse onlar mecbur o görevi yapmak zorundaydılar. Yapmadıkları zaman en ağır ceza ile cezalandırılırlardı. Bugün, din adamları da bu iktidar tarafından aynı baskıya maruz kalıyorlar. Hz. Musa en ağır işkenceye rağmen doğru olandan vazgeçmeyeceğini söyleyerek, Firavun’a karşı çıkmıştır. Din adamlarımız da böyle olmalı. Doğru olanın peşinde olmalılar.”
Kaynak: MA / Ahmet Kanbal