Mardin’de kayyumun park, okul ve sağlık tesis alanlarını da içeren 30 taşınmazı peş peşe gerçek bedellerinin yüzde 80 altındaki fiyatlarla satılığa çıkarması, rant ve salgın fırsatı kuşkusuna yol açtı
Ahmet Kanbal/Mardin
Mardin Büyükşehir Belediyesi’ne 19 Ağustos 2019’da yeniden kayyum olarak atanan Mardin Valisi Mustafa Yaman’ın talimatı ile aralarında park, ortaöğretim tesis alanı, sağlık tesis alanı, çocuk oyun alanı, otopark ve kültürel tesis alanları gibi sosyal donatı alanlarının olduğu 30 ayrı taşınmaz satılığa çıkarıldı. “Kamu yararı” iddiası ile satılığa çıkarılan taşınmazların 27’si Artuklu ilçesinde, 3’ü ise Midyat ilçesinde bulunuyor. Taşınmazların ihale bedelleri ile en düşük kamulaştırma bedelleri arasında yüzde 80’lik fiyat farkı dikkat çekerken, satış işleminin gerçekleşmesi durumunda en az 25 milyonluk maddi “kamu zararı” ortaya çıkacağı tespit edildi.
Konuya dair Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB), hazırladığı raporda satışa çıkarılan alanların 3194 Sayılı İmar Kanunu’na göre satışı mümkün olmayan alanlar arasında olduğunu ortaya koyarken, suç duyurusu yapmaya hazırlanıyor. Satış işleminin yaratacağı kamu zararı nedeniyle yerine kayyum atanan Mardin Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı Ahmet Türk ve çok sayıda yurttaş da bayram tatilinin ardından suç duyurusu dilekçelerini savcılığa sunmaya hazırlanırken, kayyum tarafından başlatılan ihale süreçlerine dair İçişleri Bakanlığı’ndan da müfettiş incelemesi talep edilecek.
Taşınmazların satışa çıkarılmasının altında her ne kadar kayyum döneminde yapılan 1 milyar 26 milyonluk borç nedeniyle yaşanan ekonomik sıkıntıların varlığı dile getirilse de koronavirüs salgını döneminde taşınmazların neden satılığa çıkarıldığı, satış kararının arka planının ne olduğu ve birilerine rant mı aktarılmak isteniyor soruları sorulmaya başlandı.
Salgın fırsatı mı?
Taşınmazların salgın döneminde satılığa çıkarılması ile amaçlananın “sessiz sedasız” işlemleri gerçekleştirmek olduğu tahmin edilse de iktidarın HDP’li belediyelere salgın sürecini fırsat bilerek, kayyum atamalarında olduğu gibi Mardin’de de kayyum yönetiminin süreci fırsata dönüştürme çabası içinde hareket ettiği en yaygın kanı. Mardin Büyükşehir Belediyesi’nin resmi internet sitesinde satış kararlarının duyurusunun yapılmaması da bu kanıyı destekler mahiyette. Yine 2020 yılının ilk 3 ayında kayyum yönetimi tarafından “Meclis Toplantısı” adı altında gerçekleştirilen toplantılarda alınan kararların resmi internet sitesinde duyurulmasına karşın nisan ve mayıs ayı kararlarının halen duyurulmamış olması da söz konusu kanıyı destekleyen bir yerde duruyor.
Nedeni imar ofisi mi var?
Taşınmaz satışının arka planında yatan nedeni ise, Kasım 2016’da OHAL gerekçesi ile Mardin Büyükşehir Belediyesi’ne yine Mardin Valisi Mustafa Yaman’ın kayyum olarak atanmasının ardından belediye bünyesinde yapılan usulsüz işlemler ile cevaplamak mümkün. Mezopotamya Ajansı’nda 21 Temmuz 2019’da “Kayyum mezarlığı da imara açmış” başlığı ile yayınlanan haber taşınmaz satışlarının arka planına dair önemli ipuçları veriyor.
Kayyım yönetimi tarafından Eylül 2018 ila Mart 2019 tarihleri arasında yoğun mesai harcanarak kentin birçok sosyal donatı alanı imara açılırken, hızını alamayan kayyum yönetimi Ömerli ilçesinde bulunan ve sorumluluğu Büyükşehir Belediyesi’nde olan bir mezarlığı dahi imara açtı. Bu dönemde kayyum yönetimi tarafından yapılan imar çalışmaları için Ankara’dan özel olarak belediye tarafından doğrudan temin yolu ile H.F. isimli bir şehir plancısı getirildi. H.F. ile birlikte belediyenin İmar ve Şehircilik Daire Başkanlığı’nda çalışan A.B. ve B.E., Mardin Artuklu merkezde bulunan Özdoğanlar Apartmanı’nda bir ofis tutarak, imar işlemlerini para karşılığında gerçekleştirmeye başladı. Yapılan işlemler karşılığında şahıslardan “komisyon” adı altında yüklü miktarda para toplandı.
Önceki kayyum döneminde Midyat Belediye Başkanı ve Artuklu Belediyesi kayyumunun Büyükşehir Belediyesi kayyumu Mustafa Yaman ile aralarında yaşanan anlaşmazlık nedeniyle iki ilçenin revizyon planı yapılamazken, ikinci kayyum atamaları ile birlikte her iki ilçede de harekete geçildi. Bu kapsamda Artuklu Belediyesi’nde imar revizyon yetkisi Meclis’ten alınarak, Belediye Başkanı Abdulkadir Tutaşı’ya verildi.
Ardından ise, 1/1000’lik ve 1/5000’lik imar revizyon planının yapılması için yetki kayyım yönetimindeki Büyükşehir Belediyesi’ne devredildi. Böylece her iki ilçedeki sosyal donatı alanları için çalışmalar başlatılırken, imar süreci ve satış süreci hayata geçirilmiş oldu.
Rant aktarımı mı?
Tüm bu işlemlerin yapılması aşamasında birilerine rant mı aktarılıyor sorusu tartışmaların odağına otururken, başlatılan taşınmaz satışında ihalelerin duyurusunun belediyenin resmi internet sitesinden duyurulmaması ihaleye çıkarılan taşınmazların alıcılarının da hazır olduğu şüphesini doğuruyor. Belediye taşınmazlarının satışa çıkarılmasının “kamu yararı” ve “talep” üzerine yapıldığı bilinirken, yapılan tespitlerde satışa çıkarılan alanların sosyal donatı alanları olması ve en az 25 milyon TL değerinde “kamu zararı” doğruyor olması, kayyum yönetiminin “kamu yararı” gerekçesini ortadan kaldırdı. Yine satışa çıkarılan taşınmazların imar revizyon çalışmaları sonucunda ortaya çıkan “artık parseller” olmaması nedeniyle de “kamu yararı” olmadığı ortaya çıkıyor.
İkinci seçenek olan “talep” üzeri satış işlemlerinde ise, yurttaşların “kamu yararı” da gözetilerek, bir yurttaşın belediyeye dilekçe ile başvurarak, ilgili bir parselin kendisine satılmasını talep etmesi ile gerçekleşen satış işlemi. Bu tür satış işlemleri genel olarak yurttaşların uzun zaman işgaliye bedeli ve vergisini ödeyerek, işlettikleri kamu arazileri ile kendi arazilerine yakın olan ya da kendilerine ait arazileri tamamlayan “artık parsellerin” satışını istemesini içeriyor. Ancak kayyum yönetimi tarafından satışa çıkarılan taşınmazlar, metrekare olarak büyüklüğü, konumları ve sosyal donatı alanlarından oluşuyor olması nedeniyle talep üzerine gerçekleşebilecek olan satış işlemlerinin unsurlarını da oluşturmuyor.
Bu kapsamda satılığa çıkarılan taşınmazların kanunen satılması mümkün olmayan taşınmazlardan olması ve gerçek fiyatlarının yüzde 80 altında muhayyen bedellerle satılığa çıkarılması ile birilerine rant aktarılmasının amaçlandığı sonucu ortaya çıkıyor.