AKP-MHP iktidarının devreye koyduğu ‘Çöktürme’ planının parçası olan kayyumlar, halka hizmet etmek yerine belediyeleri yaptıkları yolsuzluklarla borç batağına soktu. Asimilasyonu hedefleyen kayyumlar, Kürtlüğe dair ne varsa yok etme politikaları uyguluyor
Selman Çicek
AKP-MHP iktidarının savaş politikalarından biri de halkın iradesine atanan kayyumlar oldu. 19 Ağustos 2019 tarihinde HDP’nin Amed, Wan ve Mêrdîn büyükşehir belediyelerine kayyum atandı. 31 Mart 2019 tarihinde yapılan seçimlerde HDP, 3’ü büyükşehir, 5 il, 45 ilçe ve 12 belde belediyesi kazandı. HDP’nin kazandığı 65 belediyenin 48’ine İçişleri Bakanlığı kararıyla kayyum atandı. Kayyum atanan belediyelerin meclisi de feshedilirken birçok meclis üyesi de görevinden alındı. Kayyum anlayışının, bir yönetim anlayışından öte bir gasp olduğunu gösteren olaylardan biri de bayrak asma olayı. Kayyum atanan her belediyeye, ilk iş olarak Türkiye bayrağı asıldı. Bayrak, adeta Kürtlere karşı bir fetih sembolü olarak kullanıldı.
Kayyumlar ne işe yaradı?
Halkın büyük tepkisine neden olan kayyumlar, halka hizmet yerine Kürtlüğü yok eden politikaları devreye koydu. Bunun en büyük örneği ise dil alanında oldu. HDP’li belediyeler ile hayata geçirilen çok dilli belediyecilik anlayışı terk edildi. Yerine yer yer göstermelik Kürtçe’ye yer verilirken esas dil Türkçe yapıldı. Birçok cadde ve mahallenin Kürtçe ismi değiştirilerek Türkçeleştirildi.
Giyadin Belediyesi’nin girişinde bulunan tabelada yazan Kürtçe ‘Şaredariya Giyadin’ ibaresi kaldırıldı, Amed’de AKP iktidarının her defasında hedef gösterdiği Şengal isminin verildiği bir caddenin ismi değiştirildi. Caddeye Molla Gürani isminin verilmesi bile ayrı bir kültürel soykırım pratiği olarak kayıtlara geçti. Sipan Caddesi, Abulkadir Aksu olarak değiştirilirken yine Mesut Yılmaz, İyiz Bin Ganem gibi isimler Kürtçe isimler yerine tercih edildi. Mêrdîn’in (Mardin) Qoser (Kızıltepe) ilçesinde Kürtçe olan mahalle isimleri kayyum tarafından Türkçeleştirildi. Berçem Mahallesi’ne Şahkulubey, Aşitî Mahallesi’ne Yenikent ve Medya Mahallesi de Selahattin Eyyubi ismi ile değiştirildi. Benzer uygulamalar, diğer il ve ilçelerde de yaşandı.
Kürt simgelere tahammülsüzlük
Mêrdîn’in Qoser ilçesinde 2004 yılında babasıyla birlikte 13 kurşunla katledilen 12 yaşındaki Uğur Kaymaz anısına yapılan heykel, Kürt demokratik siyasetinde önemli bir yeri olan Orhan Doğan’ın Cizîr (Cizre) Belediyesi tarafından yaptırılan heykeli ve Kürt şair, edebiyatçı ve filozof Ehmedê Xanî anısına Bazîd’de (Doğubeyazıt) yapılan heykel kaldırıldı.
Wan’da Tahir Elçi, Licê’de Ceylan Önkol, Yenişehir’de Mervanî Parkı kapatılırken bu parktaki Mervanilere ait kabartmalar söküldü, Kayapınar’da ise Roboski Anıtı kaldırıldı.
Belediyelere bağlı açılan çok sayıda kütüphane işlevsiz hale getirilirken, raflarda yer alan onbinlerce kitap da farklı gerekçelerle toplatılarak imha edildi.
Kültür ve sanata saldırı
Kürt kültür ve sanatın gelişmesinde önemli rol oynayan merkezler kapatılırken, Kürtçe’ye dair kültür ve sanat etkinlikleri de yasaklandı. Amed’de Aram Tigran Kent Konservatuarı, Wan’da Nuda Kültür Merkezi, Cizîr’de Berivan Kültür Merkezi ve Êlih’de kentin simgesi haline gelen Yılmaz Güney Sineması kapatıldı. Kayyum atanan tüm il ve ilçelerde, kültür merkezleri ve evleri kapatıldı. Kürt tiyatrosuna önemli katkılar yapan tiyatrocuların işine son verilirken bu oyunculara oyunlarını sergileyecek sahne verilmedi.
Kürtçe okullar kapatıldı
Yine hedeflenen alanlardan biri de Kürt dili oldu. Kürtçe isimlerin değiştirilmesi ile yetinmeyen kayyumlar, Kürt dili eğitimi veren birçok merkezi de kapattı. Asimilasyon politikaları kapsamında belediyelere bağlı Zarokîstan, Xalxalok, Ferzad Kemanger gibi Kürtçe eğitim veren ilkokul ve kreşler kapatıldı. Bu kreş ve okullarda Kürtçe öğrenen ve yaşları 5 ila 12 arasında değişen yüzlerce çocuk ise ya evlerine gönderildi ya da seçeneksiz bırakıldı.
Halkevleri kapatıldı
HDP’li belediyeler tarafından mahallelerde kurulan halk dilinde ‘Mala Gel’ olarak bilinen Halkevleri kapatıldı. Halkın sorunlarını çözmek odaklı kurulan halkevlerinde, mahallede yaşanan sorunlara çözüm bulunurken, yine halkevleri bünyesinde taziye evleri, çamaşır evleri ve tandır ocakları kurularak halkın yaşamını kolaylaştırılan çözümler geliştirildi. Ancak, kayyum tarafından kapatılan bu evlerden sonra, yoksul mahallelerde sorunlar her geçen gün daha da katmerleşti. Mahallelerde yaşanan en küçük bir anlaşmazlık devasa sorunlar haline gelirken, zaman zaman da bu anlaşmazlıklar cinayetlerle sonuçlanmaktadır. Halkın çözüm yerleri olan bu evlerin kapatılması, halkın da cezalandırılması anlamına geldi.
Kayyumların hedefi kadınlar
Kayyum belediyelerin hedef aldığı alanlardan biri de kadın oldu. Özellikle kadınlara dönük alanlara yapılan saldırı diğer saldırılardan daha ağır oldu. Kadın politikalarında önemli bir deneyim kazanan HDP’li belediyeler bünyesinde Wan, Amed ve Mêrdîn büyükşehir belediyelerinde ‘kadın politikaları daire başkanlıkları’, il ve bazı ilçe belediyelerinde ise müdürlükler oluşturulmuş, müdürlükler bünyesinde ‘kadın ekonomisini güçlendirme’, ‘kadın eğitimini geliştirme’ ve ‘şiddet ile mücadele’ birimleri kurularak kadın çalışmalarında yeni bir aşamaya gelindi. Şiddetle mücadele kapsamında Amed ve Wan büyükşehir belediyeleri, Bağlar Belediyesi ve Akdeniz Belediyesi bünyesinde ‘kadın sığınma evleri’ açılmış, Amed’de İlk Adım İstasyonu ve Alo Şiddet Hattı kuruldu. Yine 43 belediyede Kadın Merkezi açıldı.
Kayyumların gelmesi ile birlikte, kadın müdürlükler kapatılırken, kapatılmayan yerlerde ise erkek müdürlerin atanması da ironik bir durum oldu. Kadınların yaşadığı sorunları, bir grup erkeğin zihniyetine bırakan kayyumlar, kadın yaşam alanlarını sınırlayarak kadınların yaşadığı sorunlara yenisini ekledi. Özellikle kayyumların gelmesiyle Kurdistan’da kadınlara yönelik şiddet olayları daha da arttı.
Kayyumun deprem karnesi
“Kayyumlar ne işe yarar?” sorusunun vuku bulduğu noktalardan biri de 6 Şubat’ta meydan gelen deprem oldu. Depremde kayyumların halkın sorunlarına çözüm olmak yerine yeni sorunlar yarattığı gözlemlendi.
Deprem boyunca HDP’nin kayyum atanmayan 6 belediyesinden iki ilçe belediyesi ilk günden bu yana canla başla mücadele ederken kurdukları aşevleri ile deprem bölgesindeki büyük bir sorunu çözdüler. Çinar Belediyesi Amed ve Semsûr’da, Silopiya Belediyesi ise Bazarcix ve Narlı beldesinde günde üç öğün 15 bin kişiye yemek çıkardı. Bununla yetinmeyen HDP belediyeleri yurttaşların barınmadan gıdaya kadar birçok ihtiyacına da devletin engellemelerine rağmen çözüm olmaya çalıştı. Eğer HDP’nin diğer 59 belediyesine kayyum atanmasaydı, depremin yaralarının daha hızlı sarılacağına inanılıyor. Keza 23 Ekim ve 9 Kasım 2011’de meydana gelen Wan depreminde HDP’li belediyeler büyük bir dayanışma örneği göstererek depremin yaralarını kısa bir sürede sarmıştı.
Kayyum depremde çöktü
Depremin etkilediği illerden biri olan Amed’de biri boş 7 bina çöktü. Çöken binalara depremin ilk saatlerinde belediyeye bağlı hiçbir itfaiye eri müdahale etmedi. Depremin ilk saatlerinde birçok yurttaşı halk kendi emekleri ile enkaz altından çıkarırken ilk günden sonra ise AFAD ekipleri enkazda arama kurtarma çalışması yaptı. Belediyenin itfaiye ekipleri 24 saat boyunca kayyumdan gelen emri bekledi. Arama kurtarma ekiplerini enkaz bölgelerine geç gönderen Amed kayyumu, enkaz başında günlerce bekleyen depremzedelere bir tas çorba bile dağıtmadı. Günlerce aşırı soğuğa rağmen enkaz başında bekleyen depremzedelere geniş imkanlarına rağmen kayyum, bir tas sıcak yemek bile dağıtmazken günlerce halka yemeği Çinar Belediyesi dağıttı.
Vincin parası depremzededen
Depremde iki bloku yıkılan Amed’in ilk alışveriş merkezi olan Diyar Galeria İş Merkezi’nin diğer ağır hasar bulunan iki blokunda mahsur kalan 14 kedi için günlerce sessiz kalındı. Ellerindeki teknik imkanlara rağmen kılını bile kıpırdatmayan kayyum, hayvanseverlerin ve kamuoyunun baskısıyla oluşan duyarlılığa konmak istedi. İtfaiyede teknik donanımlı vinçleri kediler için seferber etmeyen kayyum, hayvanseverlerin Elezîz’den getirttiği vincin parasını bile ödemedi. 70 bin liraya mal olan vincin maliyetini hayvanseverler oluşturdukları dayanışma ağı ile ödedi.
Belediyeler borç batağında
Halka hiçbir hizmette bulunmayan kayyumlar, belediyenin öz kaynaklarını kısa sürede tüketerek devasa borçlar yaptı. HDP’li siyasetçilerin görevden alınarak kayyum atanan belediyelerde, borçlanma sınırı 10 katı aşan oranlarda aşıldı. Bu boçlanma Sayıştay raporlarına bile yansıdı. Sayıştay, Mardin Su ve Kanalizasyon İdaresi’nin borçlanma limitinin 152 milyon 323 bin TL olmasına rağmen borcun 1 milyar 442 milyon 581 bin TL’ye çıktığını tespit etti.
Sayıştay, Nusaybin Belediyesi’nin 7 ayrı firmadan açık ihale yapılmaksızın, doğrudan temin yoluyla aylık faturalandırılmak üzere toplam 31 aracın toplam 1 milyon 688 bin 650 TL’ye kiralandığını raporladı. Raporda, belediyenin araçları doğrudan temin yoluyla kiralamasının kanuna aykırı olduğu belirtildi.
Sayıştay raporunda, Ağrı Belediyesi’nin toplamda 148 milyon TL kredi borcu olduğu ancak bu borcun 86 milyon TL daha eksik gösterildiği tespit edildi. Rapora göre toplam borçları eksik gösteren Ağrı Belediyesi’nin İller Bankası’na 107 milyon 993 bin TL, diğer bankalara ise 40 milyon 115 bin TL, toplamda 148 milyon TL kredi borcu olduğu ortaya çıktı. Borcun 86 milyon TL eksik gösterildiğini tespit eden Sayıştay, borcun toplam tutarının 62 milyon TL olarak gösterildiğini belirledi.
İhaleler yandaşa
Amed Büyükşehir Belediyesi’nin tüm belediye taşınmazlarının hacizli olduğu, ihalelere dair yapılan incelemede, istisna kapsamında olmayan alımların ihale yapılmaksızın gerçekleştirildiği tespit edildi. Raporda, Park ve Bahçeler Dairesi Başkanlığı tarafından 2021 yılı içerisinde yeşil alanlara, orta refüjlere, parklara ve ağaçlandırma sahalarına dikilmek üzere 23 milyon 205 bin 750 TL bedel ile ağaç, çalı, bitki ve lale soğanı alındığı kaydedildi. Söz konusu alımların Sakarya-Kocaeli bölgesinde yer alan 4 firmadan, her kalem için ayrı teklif alınmak suretiyle yapıldığı aktarıldı.
Belediye taşınmazları satıldı
Belediyenin öz kaynaklarını tüketen kayyumlar, belediyeleri büyük borç altına sokarken, belediyeye ait birçok taşınmazı da satışa çıkardı. Amed’in Yenişehir Belediyesi’ne atanan kayyum, taşınmazlarda hızını alamayarak mahalleyi de satışa çıkardı. Yenişehir Belediyesi, Dokuzçeltik Mahallesi’nin 49 bin 879 metrekarelik kısmını satışa çıkardı. Belediye Başkanlığı binasının önünde bulunan ve imarsız yapılaşmaya sahip mahallede yüzlerce ev, işyeri ve bir cami bulunuyordu. 20 Eylül 2022’de ihaleye çıkarılan mahalle, ihaleye kimse katılmayınca iptal edilmişti. Bir süre sonra mahalle tekrar satış ihalesine sunuldu.
Siirt Belediyesi kayyumu Osman Hacıbektaşoğlu, HDP döneminde hiç borcu olmayan belediyenin borç yükünü ağırlaştırınca çareyi 19 taşınmazı ihale usulü ile satışa çıkarmakta buldu. Belediyeye ait satışa çıkarılan taşınmazlar ise binlerce metrekarelik tarla ve arsalardan oluşuyor. 20 milyon 862 bin TL muhammen bedel ile satışa çıkarılan bu taşınmazlardan 13’ü Evren, 4’ü Çal, diğer 2’si de Yağmurtepe ve Kooperatif mahallerinde bulunuyor.
Kültürel kırım politikaların merkezi haline gelen Amed’in Erxenî Belediyesi de borç batağında olan belediyelerinden biri. Yaklaşık 60 Milyon TL borcu olan belediye son dönemde belediyeye ait çok sayıda taşınmazı kaynak sıkıntısı gerekçesi ile satarken bunca ekonomik krize rağmen yüksek bütçeli bir kültür festivali düzenlemesi tepki ile karşılanmıştı.
Kurumlar devrediliyor
Kayyum yönetimindeki Wan Büyükşehir Belediyesi, yerel seçimlerin yaklaşmasıyla birlikte taşınmazları satışa çıkarmaya başladı. Daha önce belediyeye ait birçok taşınmazın satışını yapan ya da başka kurumlara devreden kayyum, Haziran ayı Belediye Meclisi toplantısında kent merkezi ve ilçelerde paha biçilemez taşınmazı satışa çıkardı. Belediyeye ait Gençlik Merkezlerini de başka kurumlara devreden kayyum, Rêya Armuşê (İpekyolu) ilçesindeki Kevenli ve Selimbey; Artemêt (Edremit) ilçesindeki Süphan ve Tûşba ilçesindeki Beyüzümü mahallelerindeki Gençlik Merkezi binaları ve arsalarının bulunduğu 21 bin 449 metrekarelik alanı, Van Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü’ne devretti.