Kürt illerindeki kayyum süreci halk iradesinin gaspının ötesinde aynı zamanda bir yolsuzluk süreci oldu. Halk belediyelerini ‘terör örgütüne para aktarmak’la suçlayanlar, belediyeleri soyup soğan çevirirken, sonunda kendi kayyumlarına operasyon bile yaptılar
M. Ender Öndeş
31 Mart seçimleri yaklaşırken, 6 Kasım 2018’de İçişleri Bakanlığı, bir açıklamasında şöyle diyordu: “Terör örgütü elebaşları, örgüte müzahir kişi ve siyasi parti temsilcileri her fırsatta örgüt yanlısı internet siteleri aracılığıyla kayyum atanan belediyelerde yolsuzluk yapıldığı algısı yaymak amacıyla, gerçekleri farklılaştırarak, yasal usulleri yasa dışıymış gibi göstererek açıklamalar yapmaktadır. Bu açıklamaların 31 Mart 2019 mahalli idareler seçimleri ile doğrudan ilgisi bulunmakta ve yerel seçim yaklaştıkça bu yalan haberlerin sayısının artacağı anlaşılmaktadır.”
Aradan daha 4 ay geçmeden, İçişleri Bakanlığı’nın bu yalanlamasının ne anlama geldiği, kayyumların çerezli lüks banyolu makamları sergilendiğinde anlaşıldı! Yeni seçilen HDP’li eşbaşkanlar, yaklaşık 30 ay sonra Kayyumlardan kurtarılan Belediye binalarına girdiklerinde akıl almaz görüntülerle karşılaştılar. Ortaya çıkan gerçekler tahayyül sınırlarını zorluyordu. Özel banyolardan, at çiftliklerine, fincan takımlarından binlerce kilometre öteden getirilen simitlere, şatafatlı gecelerden özel yeme içmelere ve pahalı hediyelere kadar, halka hizmet dışında her şey vardı belediyelerde.
Uçan kuşa borç
Fakat bunlar, buzdağının sadece görünür kısmıydı. Ortada, daha büyük bir talan vardı. DBP’li belediyeleri borç bir yana, hatırı sayılır bir bütçe fazlasıyla devralan, daha doğrusu el koyan Van Büyükşehir Belediyesi kayyumu 1.5 milyar, Mardin Büyükşehir 1 milyar, Diyarbakır ise 900 milyon borç bırakmıştı geriye. Yüksekova’da 680 milyon, Kars’ta 400, Batman’da 307, Cizre’de 220, Kurtalan’da 215, Siirt’te 115, Bulanık’ta 172, Sur’da 152, Silopi’de 133, Bismil’de ise 120 milyon gibi korkunç rakamlar vardı ortada. Belediyeleri ‘temizleme’, ‘terör örgütüne giden kaynakları millete aktarma’ iddiasında olanların yarattığı toplam tahribat 30 ayda 6 milyar lira civarındaydı.
Dipsiz kuyu gibi
Şimdi bakınca komik geliyor ama bu borç tablosuna göre, Türkiye genelinde nüfus oranına göre en borçlu belediye Kurtalan’dı. Diyarbakır Hazro ilçesinin yıllık bütçesi ise, bırakılan borçtan azdı. Yüksekova’da olan ise düpedüz cezalandırmaydı. 36 bin haneli, aylık geliri 4 milyon TL olan ilçeye bırakılan 680 milyonluk borcun nereye harcanmış olabileceğini HDP’ye yeni eşbaşkanlar bile çözemedi! Yüksekova için sadece İller Bankası’ndan çekilen kredi 608 milyondu ve İller Bankası’nın bu krediyi küçük bir ilçeye nasıl verdiği de anlaşılamadı. Öyle ki, bu para ilçeyi yeniden yapmaya yetecek büyüklükteydi.
Sadece banyoyla bitse…
Diyarbakır’da Kayyum Cumali Atilla zamanındaki toplam kaynak israf/yağma tutarı tam olarak hesaplanamıyor. Diyarbakır’da kayyumlar tarafından gerçekleştirilen ve sözleşmeye bağlanan 10 milyon TL üzeri ihale toplamı yaklaşık olarak 500 milyon TL, 20 milyon TL ve üzeri ihalelilerin toplam sözleşme tutarı ise yaklaşık olarak 300 milyon TL civarında. 300 milyon TL tutarın 125 milyonu sadece bir ortak girişime, 70 milyon TL’lik diğer iki ihale tek firmaya verilmiş. Yani 2 firma toplamda 200 milyon TL’lik ihale almış. Bu ihalelerden birisi 40 milyon sözleşme bedeliyle Kayapınar Kayyumu tarafından pazarlık usulüyle verilmiş. Kayapınar Kayyumu çoğu ihaleyi de pazarlık yöntemiyle benzer firmalara vermiş, bazen tek bir firma defalarca ihale alarak 30 milyonun üzerindeki bütçeli ihaleyi ‘kazanmış’ görünüyor.
Önce can sonra Diyarbakır
Diyarbakır Büyükşehir Kayyumunun kent halkının kaynağını kişisel konforu için nasıl kullandığı ayrıca çarpıcı. Kayyumun makam odasına tam 2 milyon 127 bin 725 lira harcadığı öğrenildi. Makam mobilyası alımı için 750.000 TL’yi harcamaktan imtina etmeyen Kayyum, 350 bin TL’yi çelik yapı ve kurşungeçirmez cam, korumalar için 250 bin TL’yi de kiralık pikaba harcamıştı. Esasında bu bütün Kayyum belediyelerinde rutin işlemdi. X-Ray cihazı, kurşungeçirmez cam, çelik kapı, bagaj arama detektörleri, korumalar için kiralık pikap harcaması her kayyum tarafından atandığı belediye bütçesinden karşılanıyordu.
İhaleler pazarlıkla
Diyarbakır Büyükşehir, DİSKİ, Yenişehir, Bismil, Kayapınar ve Sur Belediyeleri’ne atanan kayyumlar İstanbul menşeili bir firmaya toplamda 10 milyon TL değerinde sözleşme bedeli vermişti. Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi ve DİSKİ yaklaşık maliyeti 75 milyon TL olan ihalelerin tamamını pazarlık usulü ile MED A.Ş.’ye verirken, sözleşme tutarı 75 milyon TL olan bu ihalelerin 20 milyon TL’ye yakını araç kiralama hizmet alımlarıdır. MED A.Ş.’nin bu ihale sonucu Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi ve DİSKİ’ye araç kiralama hizmeti verebilmesi için ya en az 80 milyon TL değerinde aracının bulunması ya da bu araçları temin edebilmek için ihale yapmış olması gerekmektedir. Ancak yine MED A.Ş. bu araçların kiralanması için herhangi bir ihale yapmış görünmüyordu. Bu arada AKP yemeklerine yapılan harcamalar, şatafatlı geceler ayrı bir kalem tutuyordu.
Van: Görünmeyen rakamlar
Van genelinde kayyumlar 1 milyar TL’nin üzerinde ihaleli sözleşme gerçekleştirmişlerdi. Genelde yüzde 25-30 bandında seyreden kırım oranları Van Büyükşehir Belediyesi ve VASKİ ihalelerinde düşük kalırken, 5 milyon TL ve üzeri sözleşmeye bağlanan ihale sayısı 40 civarı ve sözleşmelerin toplam bedeli 560 milyon TL olmuştu. 560 milyon TL’lik sözleşmelerin yüklenici firma sayısı ise 30’dur. Yani her firma ortalama neredeyse 20 milyon TL’ye yakın iş almış görünmektedir. VASKİ bünyesinde yaşanan ve resmi evrakta sahtecilik boyutuna ulaşan bir durum, VASKİ 2017 Yılı Faaliyet Raporu incelendiğinde ortaya çıkmıştır. VASKİ 2017 Yılı Faaliyet Raporunda Mal Alım Miktarı toplamı 7.992.555 TL olarak gösterilmektedir. Ancak VASKİ’nin 2017 yılı içinde yaptığı toplam mal alımları incelendiğinde bu tutar 9.970.955 TL’dir. Yani yaklaşık olarak %20’ye denk gelen 2 milyon TL gibi bir mal alımı faaliyet raporunda toplam tutar içinde gösterilmemiştir.
‘Fazla’dan ‘açığa’ bütçeler
Bu usulsüzlükler belediyelerin geleceğini de ipotek altına almaya çalışan kara delikler oluşmuştur. Özellikle Kayapınar Belediyesi, Mardin Büyükşehir Belediyesi ve Van Büyükşehir Belediyelerinde 2017 yılı için borçlanma rakamları izahtan uzaktır. Oysa Mardin Büyükşehir Belediyesi’nin 2016 yılı gideri 250 milyon 747 bin 812 TL iken geliri 252 milyon 662 bin 107 TL olarak gerçekleşerek bütçe fazla vermiş, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi ise 2016 yılında 515 milyon 844 bin 585 TL gidere karşın 541 milyon 961 bin 823 TL gelirle yaklaşık 26 milyon TL bütçe fazlası oluşmuştu.
Sadece ihaleler değil
Ekonomik gasp/çöktürme sadece ihaleler yoluyla sınırlı olmayıp, belediyelerin gayrimenkullerinin ucuz bedellerle yandaşlara peşkeş çekilmesi ya da belediyelere ait taşınmazların yandaş dernekler/vakıfların kullanımına sunulmasıyla da devam etmiştir. Silopi Belediyesi’ne atanan kayyum, belediyeye ait piyasa değeri 1 milyon TL olan imara açık arsanın 26 bin TL’ye AKP’de aktif çalışan Hüseyin Taşkın’ın abisine; 500 bin TL’lik arsanın 11 bin 500 TL’ye AKP İlçe Başkanı Fatih Bilen’in amcasına; 250 bin TL’lik arsanın 6 bin 250 TL’ye kayyumun işe aldığı Faysal Efe’ye verildiği belgeleriyle ortaya konulmuştur. Bu arada, Diyarbakır’dan Batman’a kadar neredeyse bütün belediyelerde kayyumlar, belediye taşınmazlarını tamamen keyfi olarak listelerden çıkarmış, çoğu yerde ise polise devretmiştir.
Çerezler hiç unutulmayacak
Belediyede özel harcamalarıyla da gündemden düşmeyen Mardin kayyumu Vali Yaman, kuruyemiş ve kahve harcamaları nedeniyle kamuoyunda “Çerezci kayyum” olarak tanındı. Yaman’ın 2019 yılının ilk 3 ayındaki kuruyemiş harcamaları faturalara 164 bin 550 TL olarak yansımıştı. Kayyumun 2017, 2018 ve 2019 yılının ilk 3 ayındaki kuruyemiş harcaması da toplamda 305 bin 206 TL olarak belirlenmişti. Bunun yanı sıra 437 bin 532 TL değerinde hediyelik telkâri aldığı da tespit edilen Yaman’ın 2017, 2018 ve 2019 yılının ilk 3 ayında “doğrudan temin yolu” ile gerçekleştirilen harcamalar genel olarak, “yemek, araç kiralama, hizmet alımı, ağırlama ve telkâri” adı altında 8 milyon 159 bin TL özel kalem harcaması yaptığı ortaya çıkmıştı.
Mardin
Bölgedeki bütün kayyumların yolsuzluk dosyaları kabarık olmakla birlikte Mardin bu konuda haklı bir şöhrete sahip. Üstelik sadece parasal işlerde değil, kadınları fuhuşa sürükleyen görevlileriyle de şöhret kazanmıştı Mardin. Bütün yolsuzluklar aslında uzun süredir biliniyor ama ısrarla reddediliyordu; öyle ki bu haberleri yapan muhabir Mardin Büyükşehir Belediyesinin yanına bile sokulmuyordu. Sonunda, her şey ayyuka çıkınca cerahat patladı.
Önce bir Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile aynı zamanda da olan Diyarbakır, Mardin ve Siirt’in de bulunduğu 41 ilin valisi değiştirildi. Ardından, Mardin’de operasyon başladı ve aralarında üst düzey yöneticiler, DEDAŞ İl Müdürü ve müteahhitlerin de olduğu 10 kişi gözaltına alındı. Hepsinin de yolsuzluk, usulsüzlük ve rüşvet belgeleri daha önce yayınlanmıştı. Gözaltına alınanların tümü de Yaman tarafından atanan üst düzey görevliler ve müdürlerdi. Ayrıca tutuklanan 8 kişinin arasında Yaman’ın yeğeni ve cinsel saldırı suçlusu Ercan Uysaler de vardı. Uysaler, kadın bir belediye personelini fuhuşa zorladığı için 11 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldığı halde 7 aydır elini kolunu sallayarak geziyordu.
Herkesin bildiği gerçekler
Oysa bütün bu yolsuzluklar uzun süredir basının dilindeydi ve her seferinde ‘terör örgütü propagandası’ olarak geçiştiriliyordu. Kayyum döneminde kasası boşaltılan Mardin Büyükşehir Belediyesi’nde operasyonun ilk kısmında akaryakıt alım işiyle ilgili zimmet suçlaması yer aldı. Akaryakıt alımları sırasında ihalelerin yapılmadığı, sahte faturalar düzenlendiği, akaryakıt alınmadığı halde akaryakıt alınmış gibi firmalara ödeme yapıldığı soruşturma belgelerine de geçti.
Kent AŞ. üzerinden belediyenin araç kiraladığı firma olan Mardin Turkuazlar Turizm de soruşturmaya alınırken, Mezopatamya Ajansının yayımladığı rüşvet belgeleriyle gündeme gelen firmanın yetkilisi Şeyhmus Demir de açığa çıktı. Yapılmayan yolların yapılmış gibi gösterildiği, dökülmeyen asfaltın dökülmüş gibi gösterildiği, döşenmeyen parke taşlarının döşenmiş gibi gösterildiği ve faturalandırıldığı ortaya çıktı. Söz konusu firmalar bu yolla milyonlarca TL’yi zimmetlerine geçirdi.
Her yerden rant toplanmış
Mustafa Yaman tarafından belediye iştiraki Kent A.Ş.’de müdür olarak görevlendirilen Yunus Emre Akça yolsuzluklardaki kilit isimdi. Akça, aynı zamanda kimi işlemlerde “komisyon” adı altında aldığı rüşvetlerden kaynaklı “Yüzde10 Emre” olarak da biliniyordu.
Yakın zamanda görevden alınan Çevre Koruma ve Kontrol Daire Başkanı Füsun Karaboğa ile ilgili belgeler de yine MA tarafından yayınlanmış ama yalanlanmıştı, HDP’nin görevden aldığı Karaboğa, yeniden kayyum atanması sonrası Yaman tarafından göreve geri getirilmişti. Mardin Valiliği ve belediyenin Protokol Memuru Bülent Erdolu ise belediyenin ihale verdiği firmalarla “komisyon” adı altında rüşvet ilişkileri geliştirdiği açığa çıkmıştı. Bu arada, Dicle Elektrik Dağıtım A.Ş.’nin (DEDAŞ) Müdürü Mehmet Bulut’un da yolsuzluk çarkı içinde olduğu anlaşılırken, Kırsal Yollar Daire Başkanı olan Sinan Yıldırım ise asfalt ve yol ihalelerinde 352 milyon 453 bin 738 TL değerinde usulsüzlüğe karışmıştı.
Sonuçta, Mardin genelinde kayyumlar tarafından ihaleler yoluyla yapılan toplam harcama miktarı 800 milyon TL civarındadır ve bütün bunlar açık gerçekler olduğu halde yapılan yolsuzluk operasyonundan kayyum/vali Yaman’ın muaf tutulmasının sebebi ise hala bir soru işareti olarak duruyor.
Soylu almadıysa kim aldı?
Mardin Büyükşehir Belediyesi kayyumun elinden kurtarıldığında Eşbaşkan Ahmet Türk’ün açıkladığı gerçekler arasında kayyum Mustafa Yaman’ın ‘hediye masrafları’ da vardı. Basına da yansıyan belgeler arasında Mardin Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı’na kesilen toplam 582 bin 618 liralık gümüş takı ve benzeri eşyaların faturaları da bulunuyordu, Yaman’ın 2016-2019 yılları arasındaki ilk kayyumluk döneminde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan (136 bin 946 lira) ile bakanlara alındığı öne sürülen hediyeler için ödemeler Mardin’deki Fırat Silver isimli gümüşçüye yapılmıştı. Ancak daha sonra açıklama yapan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu “Ben böyle bir hediye almadım. O konunun araştırılması için denetleme talimatı verdim” demişti, ancak Soylu’nun gümüşçüde çekilen fotoğrafı da tartışılmıştı. Ayrıca, faturalara göre İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya alındığı belirtilen hediye için de gümüşçüye 40 bin liralık ödeme yapılmıştı.
*Dosyanın ilk bölümü için tıklayınız