İrademizi gasp ettiniz. Mardin, Van, Diyarbakır yerel yönetimlerine kayyım atadınız. İstanbul seçimlerinin, Kürt halkının belediyelerini geri alışının öcünü alıyorsunuz tek tek. Bu saldırı bundan önce yaptığınız nice siyasi darbelerin, saldırıların devamı.
Bizler barış içinde eşit ve özgür yaşamak istiyoruz, ne yaparsanız yapın bunu değiştiremeyeceksiniz. 7 Haziran 2015 seçimlerinden sonra halkların yan yana gelişi yıllardır egemenliği elinde tutan sizler için kaybetmenin başlangıcı idi. Halkların kardeşliği, dayanışması korkutuyor AKP-MHP iktidarınızı Saldırılarınızı daha da arttırdınız. Halklara savaş açtınız. Demokratik siyaseti yok saydınız. Halkların temsilcilerine saldırdınız. Vekilleri siyasetçileri tutukladınız, yerel yönetimlere kayyım atayıp halkların iradesine siyasi darbe uyguladınız. Kadın siyasetçiler sizi, yüzlerce yıllık patriyarkal geleneğinizi, kimliğinizi daha çok korkuttuğu için olsa gerek kayyım atadığınız yerellerde önce kadın müdürlükleri kapattınız, kadın siyasetçilere ayrıcalıklı baskı zulüm uyguladınız.
Bizler vazgeçmedik özlük haklarımızı yok etmenize, Sur’da, Cizre’de, Dargeçit’te Ankara’da, Suruç’ta bizleri öldürmenize rağmen barıştan, yanyana gelmekten, meclislerde siyaset yapmaktan vazgeçmedik. Vazgeçemeyeceğiz. Bir arada eşit ve barış içinde yaşayacağız. Bu böyle biline. Ne yaparsanız yapın. Bizler kararlıyız; bugün yeniden kayyımlarınızla siyasi darbe yapmanız, basın açıklaması yapan tüm arkadaşlarımıza saldırmanız, HDP’li ilçe, il, parti meclisinden arkadaşlarımızı tutsak kılmaya devam etseniz de vazgeçmeyeceğiz.
Siz gidicisiniz. Sizi utanç hikayelerinin aktörleri olarak tarihe gömeceğiz. Yöneticinizi başkan yaptırtmadığımız gibi sizleri de siyasetten sileceğiz.
Sizler de biliyorsunuz aslında bu saldırı çırpınışlarınız gidişi geciktirme çabalarınızdan öteye değil. Saldırganlığınızın ardındaki gerçek gidişinizin son çırpınışları.
Gezi Direnişi’nde Taksim Meydanı’na halklar girerken meydanı terk etmekte olan tomaların son saldırısı gibi saldırılarınız.
İçişleri bakanı olan zad -hukuku bekleyecek değildik- diye uydurdukları kılıfı bu sözlerle söylüyorsa, yaptıkları saldırıya karşı iradesini geri isteyen kadınları, gençleri polis yerlerde sürüyorsa, bunların tümü gidişinizin çırpınışları.
Sizi istemiyoruz. Kayyımlarınızı da siyaseten ülkeye yaptıklarınızı da istemiyoruz.
Yöneticilerinizin yaptıklarının üstünü halkın iradesini yok sayarak halklara saldırarak daha fazla örtemeyeceksiniz.
Yıllardır yönettiğiniz hizmet değil para kazandığınız İstanbul’da yağış esnafı geçimliğini önüne koyup sürüklercesine yönettiğiniz idarelere,her yerde ormanları, meraları, yaylaları dereleri enerji maden şirketlerine teslim ede ede paraya çevirmenize.
Seçtiğimiz yöneticileri, vekilleri yok saymanıza, yoldaşlarımızı zindanlara tıkıp hürriyetlerini uyduruk yalanlarınızla ellerinden almanıza göz yummayacağız. Sizi istemiyoruz… Kayyımlarınızla birlikte gideceksiniz.
O hiçe saydığınız hukuk size lazım olacak çünkü yargılanacaksınız. Sizi bu topraklarda birlikte özgür yaşamak isteyen halklar yargılayacak. Salyalarınızı, teknelerinizi, hakaretlerinizi, yalanlarınızı, S400’lerinizi, kayyımlarınızı, her kanalda sizi öve öve bitiremeyen yandaşlarınızı da alın giderken.
Yolsuzluklarınızı, savaş oyunlarınızı alıp gideceksiniz. Başkanınızı da alın giderken.
Şirketlerinizi de, savcı; şirket, rektör, spiker, kayyım, vali, polis tüm yandaşlarınızı götürün, faşizmi unutmayın geride…
İşçiler emekçiler, gençler, kadınlar, LGBTİ’ler, tüm halklar olarak sizi istemiyoruz.