Birlikte Yaşamak İstiyoruz İnisiyatifi, kayıt dışı göçmenlerin sınır dışı edilmesine ilişkin hazırladığı “Sınır Dışıların İki Haftası” adlı raporu yayınladı
Birlikte Yaşamak İstiyoruz İnisiyatifi, kayıt dışı Suriyeli göçmenlerin sınır dışı edilmesine ilişkin hazırladığı “Sınır Dışıların İki Haftası” adlı raporunu İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi’nde basın toplantısı ile duyurdu. “Sınır dışılara son” pankartının açıldığı toplantıya Hakların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Ahmet Şık ve Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu’nun yanı sıra çok sayıda kişi katıldı.
Toplantıda ilk olarak söz alan İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, İstanbul Valiliğinin göçmenler ile ilgili yaptığı açıklamanın ardından kendilerine çok sayıda başvuru yapıldığını belirterek, “Resmi kayıtlara göre Türkiye’de 5 milyon yabancı var. 2011’den sonra 3,6 milyondan fazla kayıtlı Suriyeli var. Ancak kayıtsız Suriyeli göçmenler daha fazla. Dolayısıyla önümüzdeki sorun oldukça büyük bir sorundur” dedi.
Kayıtlı olanlar sınır dışı edildi
Birlikte Yaşamak İstiyoruz İnisiyatifi adına söz alan Eyüp Özer, kayıtlı olan göçmenlerin de sınır dışı edildiğini belirterek, “Hamile kadınlar, çocuklar geri gönderme merkezlerinde nedensiz bir şekilde tutuluyor. Avukatları ve başvurabilecekleri kimse yok. Geçici kimlik kartları olan insanların geri gönderildiği tespitini yaptık. Hişam adlı Suriyeli göçmen sınır dışı edildikten sonra ailesine geri dönmek için sınırda vurularak öldürüldü. Bunun gibi birçok hikaye var. İsimleri paylaşmıyoruz. Hişam öldürüldüğü için ismini paylaşıyoruz” diye ifade etti.
Meclis yabancı düşmanlığından vazgeçmeli
Meclisteki partilerin çoğunluğunun Suriyeli mültecilere bakışının belli olduğunu belirten HDP İstanbul Milletvekili Ahmet Şık, göçmenlere ilişkin ırkçı ve faşizan bir dilin kullanıldığını belirtti. “Suriyeli sığınmacılar neden burada?” sorusunun herkesin kendisine sorması gerektiğini ifade eden Şık, “Bu sorunun yanıtını verdikleri sürece Türkiye’deki herkesin Suriyelilere borcu olduğunu anlayacak” ifadelerini kullandı. Yabancı düşmanlığını körükleyen değerlendirmeler yapıldığını da sözlerine ekleyen Şık, “Buna son verilmeli. Suriyeliler insanca yaşamak hakkına sahip kişilerdir. Türkiye’deki kötülükler Suriyeliler geldikten sonra başladı düşüncesinden vazgeçmeli. Magandalık, taciz, tecavüz, yoksulluk ve krizin müsebbibi Suriyelilermiş gibi davranılıyor. Faşizmden vazgeçin” dedi.
‘Faşizan tutumdan vaz geçin’
İnisiyatifin kalıcı olmasını dileyen CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ise inisiyatifin çalışmalarına destek olacaklarını belirtti. Tanrıkulu, “Mültecilik ve sığınmacılık dünyanın en zor halidir. Faşizm bütün dünyada yabancı düşmanlığı üzerinden kendini var ediyor. Meclis Suriyelileri siyasi maliyet olarak görüyor. Siyasi maliyet, nefret söylemleri üzerinden Suriyelilere yaklaşılmamalı. Maalesef içinde olduğumuz süreç bunu körüklüyor. Büyük insani dramlara yol açan bu faşizan tutumunuzdan vazgeçin” çağrısında bulundu.
Türkiye yasalarına aykırı bir uygulama
Yapılan konuşmaların ardından rapor basın mensupları ile paylaşıldı. Göçmenlerin bombardımanların devam ettiği Suriye’ye gönderilmesinin hem uluslararası hukuka hem de Türkiye yasalarına aykırı olduğunun belirtildiği raporda, “Kayıtlı olduğu şehirden başka bir şehirde bulunmak suç değildir ancak buna rağmen kimlik kontrolleri sırasında başka şehirlerde kaydı olduğu halde İstanbul’da bulunan kişilere, kelepçe takıldığı, polis tarafından suçlu muamelesi yapıldığı, fotoğraflarda açıkça görülmektedir. İl Göç İdaresi, kaydı İstanbul’da olmadığı halde İstanbul’da bulunan kişilerin sadece uyarıldığını iddia etse de uygulamanın bu yönde olmadığına dair çok sayıda fotoğraf ve video görüntüsü bulunmaktadır. Aktarılan hikayelerin hemen hepsinde uzun süre aç bırakma, kötü muamele ve hakaretten söz edilmekte. Güvenlik güçlerinin “Benim arkadaşım Afrin’de sizin ülkenizi savunurken yaşamını yitirdi, sizler korkaksınız” sözleriyle saldırarak, şiddet uyguladığı, aktarılan tanıklıklar arasında” denildi.
Göçmenlerin yaşadığı hak ihlallerinin de yer aldığı raporda talepler ise şu şekilde sıralandı:
“* Kolluk kuvvetlerinin, göçmenlere yönelik, ev baskınları, kimlik kontrolü, alıkoyma, zorla “Gönüllü Geri Dönüş Belgesi” imzalatma uygulamaları ve kötü muamele sonlandırılmalıdır.
* Göçmenleri kriminalize eden, suçlayıcı, damgalayıcı ve ötekileştirici her türlü söylem ve uygulamaya son verilmelidir.
* Sınır dışı edilenlerin hızla Türkiye’ye tekrar yasal yollardan girişleri sağlanmalıdır.
* Göçmenlere seçtikleri şehirlerde kayıt yaptırma hakkı ve koşulsuz seyahat özgürlüğü sağlanmalıdır.
* Farklı illerde ikamet eden aile fertlerinin istedikleri illerde birleşimi sağlanmalıdır.
* İdari gözetim uygulamasına son verilmelidir.
* Geri gönderme merkezlerindeki insan hakları ihlalleri derhal son bulmalıdır, geri gönderme merkezlerinin kapatılması için çalışmalara başlanmalıdır.
* Türkiye, Cenevre Mülteci Sözleşmesi’ne koyduğu sınırlamayı kaldırmalı, zulümden kaçan herkese mültecilik statüsü tanınmalıdır.
* Mültecileri Türkiye’ye hapseden AB-Türkiye arasındaki geri kabul anlaşması iptal edilmelidir. Kimse nedensiz göçmez, bütün sınırlar açılmalıdır.”
İki haftada bir yayınlanması planlanan raporun ikincisi ise 19-20 Ağustos’ta yayınlayacak.