İHD ve kayıp yakınları Colemêrg, Amed ve Êlih’te bir araya gelerek Sabri Çardakçı, Ali İhsan Dağlı, Mahmut Demirel’in akıbetini sordu
İnsan Hakları Derneği (İHD) ve kayıp yakınlarının “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” talebiyle her hafta Amed, Êlih (Batman) ve Colemêrg’te (Hakkari) gerçekleştirdiği eylemler devam etti.
Colemêrg
İHD ve kayıp yakınları Colemêrg’te eylemlerinin 118’nci haftasında Gever (Yüksekova) ilçesinde Sanat Sokağı’nda bir araya geldi.
İHD Colemêrg Şubesi ve kayıp yakınları, Gever (Yüksekova) ilçesinde Sanat Sokağı’nda bir araya geldi. Bu haftaki eylemde Colemêrg’in Gever (Yüksekova) Dara köyünde yaşayan ve köydeki evinin önüne gelen JİTEM’ciler tarafından ağır makinalı silahlarla katledilen Sabri Çardakçı’nın akıbeti soruldu.
Hasta tutsaklar için çağrı
Burada ilk olarak konuşan İHD Colemêrg Şubesi Eşbaşkanı Sibel Çapraz, hasta tutsakların durumuna dikkat çekerek, Adalet Bakanlığı’na hasta tutsakların önündeki tedavi engelinin kaldırılması ve tahliyelerine dönük çağrıda bulundu.
Türkiye tazminat ödemeye mahkum edildi
Basın açıklamasını okuyan İHD Colemêrg Şube üyesi Ozan Akbaş, insan hakları kavramına uzak durmanın tüm ideolojilere zarar verdiğini belirtti. Akbaş sözlerini şöyle sürdürdü:
“Cumartesi Annelerinin gözaltında kaybedilen sevdiklerimiz için mücadele etmesi de gelecek nesillerin güven duydukları bir ortam içinde büyümesi ve kaybedilenlerin faillerinin hak ettikleri cezayı alması için çok önemli bir direnme örneğidir. Sabri Çardakçı’nın katledilmesi olayı ile ilgili olarak ‘etkin soruşturma yürütülmediği’ gerekçesi ile Türkiye tazminat ödemeye mahkûm edildi. Tüm gerçekliklere ve tanıklıklara rağmen Sabri Çardakçı’nın akıbetinin faili meçhul bırakılması hukukun varlığına olan inancımızı yerle bir etmektedir. Üstünlerin hukuku değil hukukun üstünlüğü temel alınsın ve ‘Sabri Çardakçı’nın akıbeti açıklansın.’ Son kaybımızın akıbeti açıklanana kadar bu meydanlardan sesimizi yükseltmeye devam edeceğiz”
Eylem, açıklamanın ardından oturma eyleminin yapılması ile son buldu.
Amed
İHD Amed Şubesi, “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” eyleminin 792’nci Rezan ilçesindeki Koşuyolu’nda bulunan Yaşam Hakkı Anıtında bir araya geldi. Bu haftaki eylemde 4 Nisan 1995 yılında gözaltında kaybettirilen Ali İhsan Dağlı’nın akıbeti soruldu.
Eylemde kısa bir açıklama yapan İHD Bölge Temsilcisi Tahir Saçaklı, “Yıllardır gözaltında kaybedilen yakınlarımızın faillerinin bulunup yargılanmasını istiyoruz. Ülkede huzur olmasını tüm halkların bir arada özgürce yaşamasını istiyoruz” dedi.
Ali İhsan Dağlı’nın akıbeti soruldu
Eylemde, 4 Nisan 1995 yılında gözaltında kaybettirilen Ali İhsan Dağlı’nın akıbeti soruldu. Dağlı’nın kaybettirilmesi hikâyesini İHD Amed Şube üyesi Fırat Akdeniz anlattı. Akdeniz, Dağlı’nın kaybettirilme hikayesini şu ifadelerle aktardı: “Ali İhsan Dağlı, eşi ve çocukları ile birlikte Amed’in Silvan ilçesine bağlı Eşme Köyünde ikamet eder. 14 Nisan 1995 yılında köyde güvenlik güçleri tarafından yapılan operasyon sonrası çatışma çıkar. Çatışma sonrası Ali İhsan Dağlı evinin yakınların da gözaltına alınır. Köy muhtarı Mehmet Şirin Kılıç, gözaltına alınan Dağlı’nın köyden götürüldüğüne ve sol elinden yaralandığına şahit olur. Köy muhtarının aktardıklarına göre; Dağlı önce Hişkamergê köyüne götürülür. Yarım saat burada bekletildikten sonra bir helikoptere bindirilerek Silvan Jandarma Komutanlığına götürülür. Ali İhsan Dağlı’nın köyden çıkartılırken kurşun yarasından dolayı gömleğinin kanlı oluğuna şahit olunur. Köy halkının gözü önünde gözaltına alınan Dağlı’dan bir daha haber alınmadı.”
AİHM Türkiye’yi mahkum etti
Gözaltına alınmasından sonra yapılan tüm başvuruların sonuçsuz kaldığını dile getiren Akdeniz, bu süreci ve sonrasında yaşananları şöyle anlattı: “24 Nisan 1995 yılında babası Mehmet Dağlı tarafından DGM savcılığına yapılan başvuru sonrası aileye ‘Ali İhsan Dağlı adlı bir şahsın gözaltına alınmadığı söylenir.’ Yine 1995 Evrensel gazetesinin 11 Ekim tarihli haberine göre, ailenin İHD’ye başvurmasından dolayı köy, güvenlik güçleri tarafından basılır ve aile askerler tarafından şiddete maruz kalır. Bu baskılar Ali İhsan Dağlı’nın kaybedilmesinden sonra sürekli olarak devam eder. 11 Ekim 1995 yılında Evrensel gazetesinin ‘İşte Kayıp’ başlıklı haberi ile Ali İhsan Dağlı’nın gözaltında çekilmiş fotoğrafı ile gözaltına alındığı belgelenir. Sol fotoğrafta Ali İhsan Dağlı’nın elinin sarılı vaziyette olduğu görülür. Ailesi çekilmiş bu fotoğraf dışında Ali İhsan Dağlı’ya ilişkin başka bir somut bilgiye ulaşmaz. 16 Ekim 1995 tarihinde bu fotoğraf şubemize gelen ailesi tarafından teşhis edilir.”
İç hukuk yollarında sonuç alınmaması üzerine ailenin davayı AİHM’e taşıdığını ve Türkiye’nin mahkûm edildiğini vurgulayan Akdeniz, kayıpların akıbetinin açıklanarak, faillerin yargılanmasını istedi.
Açıklama oturma eylemiyle son buldu.
Êlih
Êlih’te ise kayıp yakınları ve İHD Şubesi üyeleri, eylemlerinin 628’inci haftasında Gülistan Caddesi’ndeki İnsan Hakları Anıtı önünde toplandı. “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” yazılı pankart ile kayıpların fotoğrafının açıldığı eylemde, bu hafta 2 Nisan 1994 tarihinde kentte “kimliği belirsiz” kişilerce kaçırıldıktan sonra bir daha haber alınamayan Mahmut Demirel’in akıbeti soruldu.
Eylemde açıklama yapan İHD Şube Yöneticisi Reşit Çetinkaya, tüm kayıplar bulunana dek eylemlerine devam edeceklerini söyledi. Bu hafta 14 Nisan 1995 tarihinde Wan’da gözaltına alınıp kaçırıldıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Kadir Keremoğlu’nun akıbeti soruldu.
Çetinkaya, Kerimoğlu’nun kaçırılma ve kaybettirilme hikayesini şöyle anlattı:
“Geverli (Yüksekova) olan Keremoğlu ailesi Wan’da yaşıyordu. Varlıklı olan aileyi tehdit eden JİTEM bağlantılı kişiler, ‘ölüm listesinde adınız var’ diyerek haraç istiyordu. Aile haraç vermeyi reddedince hedef haline geldi. 75 yaşındaki iş insanı Kadir Keremoğlu 14 Nisan 1995 tarihinde Wan merkezde bulunan Keremoğlu Camisi’nden çıktığında 01 EA 600 plakalı Beyaz Toros ve ona eşlik eden 65 ER 279 plakalı Doğan, 06 FH 600 plakalı Broadway ve 34 ALL 82 plakalı otomobildeki kişiler tarafından kaçırıldı.
‘Yeşil’e teslim edildi’
Aile yaptığı araştırma sonucunda; Keremoğlu’nu kaçıranların onu ‘Yeşil’ kod isimli Mahmut Yıldırım’a teslim ettiğini, ardından önce Van JİTEM merkezine, daha sonra da Van Jandarma Alay Komutanlığı’na götürüldüğünü öğrendi. Aile ayrıca kaçırma olayına karışan JİTEM’le ilişkili şahısların kimlik bilgilerine de ulaştı.
Aileden fidye istendi
Van Emniyet Müdürü, Van Valisi ve Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar ile görüşen aile bu bilgileri paylaşarak babalarının bulunmasını istedi. Değişik tarihlerde aile ile iletişim kuran ve kendilerini özel harp dairesi ve istihbarat mensubu olarak tanıtan kişiler ile yarbay rütbeli bir subay, babalarını teslim etmek için onlardan fidye istedi. Olay, Aktüel Dergisi’nin 285 ve 286 sayılı nüshalarında detaylarıyla yer aldı. Keremoğlu Ailesi 13 Ocak 1997 tarihinde Meclis Susurluk Araştırma Komisyonu’na verdiği ifade de yaşananları anlattı ve zanlıların isimlerini açıkladı.
Girişimler sonuçsuz
Ailenin Amed, Colamêrg ve Wan’da adliyeler arasında gidip gelen dosyada Kadir Keremoğlu’nun akıbetinin açığa çıkartılması ve sorumlu olanların cezalandırılmasını sağlayacak nitelikte bir yargılama faaliyeti yürütülmesi girişimleri sonuçsuz kaldı. Dava 2015 yılında Anayasa Mahkemesi’ne taşındı. Anayasa Mahkemesi de başvuruyu reddederek iç hukuk yollarını tamamen kapattı ve aile dava AİHM’e taşıdı.”
Açıklama, oturma eylemiyle son buldu.
Kaynak: MA/JINNEWS