Irkçı, şoven ötekileştirici dil kaybetti!
Bence, 23 Haziran seçiminin kesin sonucu budur…
23 Haziran, asla sadece belediye başkanı seçimi değildi.
AKP-MHP ittifakının söylemlerine bakıldığında, bu seçim iktidar açısından da çok anlamlı sonuçlar doğuracak bir seçimdi.
Bu seçimin bir sonucu da şu oldu; eğer Cumhurbaşkanlığı seçimi devam edecek ise, geleceğin Cumhurbaşkanı Ekrem İmamoğlu olacaktır. Sistem yine kendi içinden bir “muhalif” çıkarttı.
AKP-MHP ittifakı, Ekrem İmamoğlu’na saldırırken, O’nun ‘Pontus’ olduğunu iddia etti ve ‘Topal Osman’ı hatırlattı. ‘Topal Osman’ın izindeyiz’ dediler.
Bu söylemlere karşılık, İmamoğlu da; ‘Topal Osman’a bağlıyım’ açıklamasında bulundu. İşte, hep aynı durum; bir kez daha tekrarlandı. Resmi ideolojinin, Türkçü ve İslamcı kanadı, bir kez daha, ‘iktidar kavgası’na giriştiler. Ve bizler de, bu kanatlardan birini zayıflatmak adına, diğerinden yana ‘taraf’ olduk.
Seçimlerin YSK tarafından iptali sonrasında, yapılan bu hukuksuzluk karşısında, İmamoğlu’na oy vermeye karar vermiştim.
Ancak, ‘Topal Osman’a bağlıyım’ açıklaması ile ‘mutsuz olmamak’ adına oy kullanmadım. Ancak, Kürtlerin çoğu oy verdiler İmamoğlu’na… Siyasetten doğru da yaptılar.
Bu seçimin, belki de en önemli sonucu, coğrafyada demokratikleşmenin temel unsuru Kürtlerdir.
Tabii ki bunun yanında, soykırım sonrası sayıları çok azalsa da, Ermeniler, Rumlar, Yahudiler ve diğer Müslüman olmayan halklar.
Resmi ideolojinin, İttihatçı sistemin tüm mağdurları, değişim taleplerini dile getirdiler. Irkçı, şoven, ötekileştirici dile karşı olduklarını, çok büyük bir fark ile haykırdılar.
Ben CHP’de, ‘iyi bir damar’ olduğuna da inanıyorum. CHP yok edilmeyeceğine göre, CHP’nin demokratikleşmesini tercih etmekten başka bir şansımız yok.
23 Haziran’da kaybeden, 90’ların zihniyeti olmuştur. Kaybeden, Mehmet Ağar ile Tansu Çiller ile Doğu Perinçek ile ittifak yapan AKP olmuştur.