MAPEG tarafından 68 ilde 766 bölgeye maden ruhsatı verilmesi üzerine, Dersim’de 11 bölgenin maden sahasına dönüştürülmek istenmesine bölge halkı tepkili
Ayşe Sürme/Dersim-MA
Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü (MAPEG) tarafından 68 ilde 766 bölgeye maden ruhsatı verilmesi üzerine, Dersim’de 11 bölge maden sahasına dönüştürülecek. Maden sahası ilan edilen yerlerde siyanür ile altın araması yapılacak. Dersimliler, maden sahalarını istemediklerini belirterek, doğanın talan edilmesine karşı ekolojik mücadele hattını örme çağrısında bulundu. Kent halkından Mert Çuhadar, insanın ilk iktidar ilişkisinin doğaya karşı kurduğu ilişki olduğuna dikkati çekerek, bu tahakküm ilişkisinin farklı kategorilerde devam ettiğini belirtti. “Kapitalizm, gölgesini satamadığı ağacı keser” belirlemesine işaret eden Çuhadar, “Sınıfsal toplumlar, gölgesini satamadığı ağacı kesiyor. Doğayla ilişki tek yönlü bir ilişkiye dönüyor. Doğa ile birlikte olmaktansa, doğayı karşısına alarak tek taraflı bir yaşam yürütmeye çalışıyor. Böylece Balıkesir ve Dersim’deki altın arama projeleri de beraberinde geliyor. Dünyanın her köşesinde, Amazon Ormanları’ndan, bugün Dersim dağlarına kadar bu problemlerle karşılaşıyoruz. Bugün bizim kaybedecek bir ağacımız, dağımız, ovamız yok. Ekolojik bir mücadele hattını örmek zorundayız. Buradaki maden sahaları bütün Dersim halkının, Balıkesir’de altın aramaları, Türkiye ve Kürdistan coğrafyasının ortak problemidir” dedi.
Çeşitlilik azalacak
Türkiye’nin her yerinde doğa talanının sürdüğünü söyleyen Dilan Biçici, Dersim’deki orman yangınlarının devlet politikası olduğunu hatırlatarak, siyanür ile dağlarda altın aranmasına karşı çıkmalarını şöyle anlattı: “Siyanür ile altın aramaları için bir havuz oluşturuyorlar. Örneğin çaya attığımızda şeker eriyor. Dağların özellikle eriyebilecek noktalarına siyanürleri bırakıyorlar ve buralarda büyük bir havuz oluşturuyorlar. Bu havuzlarda genel itibarıyla hasarlar oluşuyor. Bizim bölgemizde de siyanür ile altın aramalarında kara hayvanları, kuşlar ve balıklar etkilenecek. Bölgemizde sulardan kaynaklı balıkların etkilenmesi ve doğanın katledilmesi, birbiriyle bağlantılı gidiyor. Balıklar siyanürden en çabuk ve en hızlı etkilenen canlıdır. Kuşların etkilenmesi insanlara ve doğadaki çeşitliliğin azalmasına, diğer hayvanların ölmesine yansıyor.” Siyanür ile altın aramanın doğayı katleden bir proje olduğunu ifade eden Biçici, “Doğanın katledilmesinin yanı sıra insan faktörü de var. İnsanlar köylerinden, evlerinden, yerleşim yerlerinden sürgün edilecekler. Bu dönemde ekonomik krizden dolayı insanlar nereye gidebilir. Bunun için dağlarda maden aramalarına karşı çıkmak için her zaman buradayız” diye konuştu.
Ellerini çeksinler
Dağlarda maden aramalarına karşı olduklarını söyleyen yurttaşlardan Hatun Sevil de “Topraklarımıza zarar vermesinler. Memleketimizi bozmasınlar. Bu yaptıklarından utansınlar. Her yeri zehirliyorlar. Halk işinde gücünde ekip biçimini yapıyor. Topraklarımızı zehirleseler ne ekip biçeceğiz? Gözelerimize zarar verdiler. Şimdi de dağlarımıza göz dikmişler. Çeksinler doğadan ellerini” diye belirtti.
Bir olalım izin vermeyelim
Bursa’da 35 yıl yaşadıktan sonra Dersim’e dönen Gülender Kaçmaz, madenlere tepki göstererek, Dersim’de binlerce endemik bitki, ziyaretgâh ve çeşitli türden hayvanlarının olduğuna işaret etti. Topraklarına zarar gelmesini istemediğini dile getiren Kaçmaz, şunları söyledi: “Biz burada ayılara, kurtlara, dağ keçilerine zarar vermiyoruz. Biz zarar vermek istemediğimiz sürece onlar, buralara zarar vermek için elinden geleni yapıyor. Kesinlikle madenlere karşıyız. Doğamıza zarar vermesinler. İnsanlar daha çok göç edecek. Bir olalım, bu doğa talanına izin vermeyelim.”