İHD, ağır hasta tutuklulardan Abdullah Kalay, Nimetullah Tunç ve Sabri Kaya’nın durumlarına dikkat çekti. Yapılan açıklamada Kaya’nın bir an önce tahliye edilmesinin zorunlu olduğu vurgulandı
İHD üyeleri, İstanbul ve İzmir’de yaptıkları açıklamalarla 4 kez “cezaevinde kalamaz” raporu verilen hasta tutuklu Abdullah Kalay ile Nimetullah Tunç’un durumuna dikkat çekerek, tüm hasta tutukluların serbest bırakılmasını istedi.
İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Hapishaneler Komisyonu üyeleri, hasta tutukluların durumuna dikkat çekmek için sürdürdükleri “F Oturumu” eylemlerinin 425’incisini gerçekleştirdi. Koronavirüs (Covid-19) salgını nedeniyle sosyal medya hesapları üzerinden yapılan açıklamada, kalbinde pil olan, duyma kaybı, bacaklarında ağrı ve ödem, hemoroid, prostat gibi rahatsızlıkları bulunan hasta tutuklu Abdullah Kalay’ın durumuna dikkat çekildi.
Bu haftaki basın metnini İHD Hapishane Komisyonu üyesi Meral Nergiz Şahin okudu. Cezaevlerine Covid-19 salgını ve bağlı sorunların giderek artığına dikkat çeken Şahin, bu durumun tutukluların yaşam hakkına ağır tehdit oluşturduğunu söyledi. Silivri 7 Nolu L Tipi Kapalı Cezaevi’nde kalan 8 tutuklunun yoğun bakımda olduğunu söyleyen Şahin, bu cezaevinde başlayıp 8, 6 ve 5 Nolu L Tipi cezaevlerine yayılan salgın nedeniyle 191 tutuklunun enfekte olduğunu, ancak yeterli tedaviye erişemediklerin bilgisini verdi.
Kalay’ın durumu
Ardından Kocaeli Kandıra 2 Nolu F Tipi Cezaevi’nde bulunan hasta tutuklu Abullah Kalay’ın durumuna dikkat çeken Şahin, şu bilgileri verdi: “2012 yılında kalp krizi geçirir ve yapılan anjiyo sonrasında tıkalı ana arter damarına stent takılarak ölümden döndürülür. Kalp krizi geçirdiğinde 2 saat sonra hastaneye ulaştırılabilen Kalay, geç müdahale edildiği için kalbinin büyük bir kısmı tahribata uğramıştır. Bundan dolayı kalp yetmezliği, damar ve böbrek rahatsızlığı yaşamaya başlar. Kalbinin çalışma oranı yüzde 25-30’dur ve 10 çeşit ilaç kullanmaktadır. Buna rağmen durumu daha da kötüleşir. 25 Mayıs 2019 tarihinde kalbine pil takılır. 9 Ocak 2020 tarihinde ise kalp pili muayenesi sırasında yeniden kalp krizi geçiren Kalay acil müdahale ile bir kez daha ölümden döndürülür. Ayrıca kulağında yüzde 50 duyma kaybı, bacaklarda ödem, hemoroid, prostat rahatsızlığı ve sol böbreğinde taş vardır.”
ATK raporları kabul etmedi
Kalay’a, Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Uygulama ve Araştırma Hastanesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Kurulu tarafından 4 kez “cezaevinde kalamaz” raporu verildiğini de söyleyen Şahin, ancak İstanbul Adli Tıp Kurumu 3’üncü İhtisas Kurulu’nun bu raporları kabul etmeyerek, Kalay’ın tahliyesini engellediğini dile getirdi.
Şahin, Kalay’ın 31 Mart 2020 tarihinde Kocaeli Cumhuriyet Savcılığına gönderdiği dilekçesinde Covid-19 Salgını yanında kalp yetmezliği ve kalp krizi riskinin yüksek olduğunu, bu nedenle avukatının infaz ertelemesi dilekçesi verdiğini, Cumhuriyet Savcılığının ise kendisini yeniden hastaneye sevk ederek sağlık raporu alınmasına karar verdiğini, ancak sağlık durumu ve kalp krizi riski nedeniyle kapalı ring aracı ile kelepçeli halde hastaneye gitmesinin mümkün olmadığını belirterek, mevcut sağlık raporlarının incelenip değerlendirilerek tahliye edilmesine karar verilmesini istediğini belirtti.
Şahin, cezaevlerinde yaşanan Covid-19 salgını nedeniyle Abdullah Kalay nezdinde tüm ağır hasta tutukluların serbest bırakılması için yetkilileri göreve çağırdı.
İzmir
İzmir’de de İHD üyeleri yaptıkları açıklamayla Manisa Akhisar T Tipi Kapalı Cezaevi’nden kalan hasta tutuklu Nimetullah Tunç’un (44) durumuna dikkat çekti. Her hafta “Hasta tutuklulara özgürlük” sloganıyla yapılan eylem, Covid-19 salgını nedeniyle yine internet üzerinden gerçekleştirdi. Derneğin Şube Yöneticisi Ahmet Çiçek tarafından yapılan açıklamada, hasta tutukluların karşılaştıkları bürokratik engellerin ve yasal zorlukların hastalıklarını işkenceye dönüştürüldüğünü dile getirdi.
Ancak tabut içerisinde tahliye olabilen hasta tutukluların ölümlerine seyirci kalındığı eleştirisinde bulunan Çiçek, hasta tutukluların hastalıklarını tespit edip onların tahliye olmalarına karar verecek tek merci olarak Adli Tıp Kurumu’na (ATK) işaret etti. Çiçek, “Biz insan hakları kurumları ATK’nin tek merci olmaktan çıkarılmasını talep etmeye devam ediyoruz. Cezaevindeki tutuklu olan insanların bütün sorumluluğu devlete aittir. Sosyal yaşam, sağlıklı ortam, sanatsal faaliyetler, sağlığa anında erişim hakkı, iletişim hakkı gibi hakları kullanmaları sağlanmalıdır. Bu haklar hem Anayasa’da hem de uluslararası normlarda tespit edilen haklardır. Kullanımını engellemek ya da keyfi olarak davranmak bir suçtur. Günümüzde bu suç hemen hemen birçok cezaevi yönetimince işlenmektedir” diye belirtti.
Eşitlik talebi
Çiçek, 24 yıldır cezaevinde olan Nimetullah Tunç’un kalbinde aritmik, yavaş atıma bağlı kalp sorunlarının yanı sıra eklem hastalıkları, romatik adrit, bel ve boyun fıtığı, görme bozukluğu, sinüzit, faranjit, mide ve bağırsak sorunları ve üst solunum yollarına bağlı kronik rinit alerji gibi birçok hastalığının bulunduğunu belirtti. Çiçek, tüm insan hakları savunucularına, hükümete ve Adalet Bakanı’na “Pandemi sürecinde ağır hasta tutuklular başta olmak üzere, yaşlı ve hasta tutukluları serbest bırakın ki İnfaz Yasası’nda eşitlik sağlansın” çağrısında bulundu.
Salgın gerekçesiyle gerekli tektik ve tedavileri zamanında yapılmayan, şu an yoğun bakımda olan ağır hasta tutuklu Sabri Kaya’nın durumuna dikkat çeken Hasta Mahpuslara Özgürlük İnisiyatifi, bir an önce tahliye edilmesi çağrısında bulundu.
Ankara
Hasta Mahpuslara Özgürlük İnisiyatifi, hasta tutukluların durumuna dikkati çekmek amacıyla İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara Şubesi’nde basın toplantısı düzenledi. Koronavirüs (Covid-19) tedbirleri kapsamında kitlesel katılımın olmadığı 297’nci hafta açıklamasına sadece İHD Merkez Yürütme Kurulu (MYK) Üyesi Nuray Çevirmen katıldı. Çevirmen, bu hafta Osmaniye 2 Nolu T Tipi Kapalı Cezaevi’nde bulunan ağır hasta tutuklu Sabri Kaya’nın durumuna dikkati çekti.
Çevirmen, 2010 yılından bu yana farklı cezaevlerinde tutulan Kaya’ya 2013 yılında sevk edildiği Sincan F Tipi Cezaevi’nde “Kalp Kapağı Çürümesi” teşhisi konulduğunu belirterek Ankara Numune Hastanesince 6 ay süre ile cezasının tehir edilmesi gerektiği kanaatiyle ‘cezaevinde kalamaz’ raporu verildiğini aktardı. Rapor nedeniyle Kaya’nın İstanbul Adli Tıp Kurumuna gönderildiğini söyleyen Çevirmen, Adli Tıp Kurumu’nun 16 Aralık 2013 tarihinde “ağır hastalık ve hayati tehlike nedeniyle 3 ay cezasının ertelenmesi” yönünde rapor düzenlediğini ve cezasının 3 aylığına ertelendiğini belirtti.
Hastalık ilerledi
Çevirmen, ATK raporuna rağmen Kaya’nın 29 Nisan 2014 yılında Ankara Numune Hastanesinin “cezasının tehirine gerek olmadığı ve cezasını cezaevinden çekebileceği” yönündeki raporu nedeniyle tekrar Sincan F Tipi Kapalı Cezaevine konulduğunu aktardı. Kaya’nın burada kalp ameliyatı olduğunu, kalp kapakçığının bir kısmının değiştirildiğini ve protez kapak takıldığını anlattı. Kaya’nın aynı zamanda şeker, tansiyon, gastrit, ülser hastalıklarının da oluşmaya başladığını belirten Çevirmen, “2016 yılında Karabük T Tipi Cezaevine sevk ediliyor ve 2018 yılına kadar burada kalıyor” dedi. Kaya’nın 2018 yılında bu sefer de Osmaniye 2 Nolu T Tipi Kapalı Cezaevi’ne sevk edildiğini ve hastalığının bu cezaevinde iken daha çok ilerlediğini aktaran Çevirmen, “Kalp krizi geçirene kadar hastaneye sevki yapılmamıştır ve hastalık ilerlemiş. Defalarca hastaneye kaldırılmış ama tedavileri yapılmamıştır. 25 Mart tarihinde kalp krizi ve beyin kanaması nedeniyle yoğun bakıma kaldırılmıştır” ifadelerini kullandı.
Rapor düzenlenmedi
Kaya’nın yoğun bakıma kaldırılmasının ardından avukatı tarafından talep ile dosyanın ATK’ye gönderildiğini dile getiren Çevirmen, ATK’nin Kaya’nın hastaneye yatırılmasını, takip edilmesini ve tedavisinin bitiminde sağlık kurulu raporunun hazırlanmasını istediğini belirtti. Kaya’nın hastaneye yatışının yapılmadığını ifade eden Çevirmen, Sağlık Kurulu’nun da Koronavirüs salgını gerekçesiyle toplanmadığını ve raporun düzenlemediğini söyledi. Bunun üzerine Osmaniye Devlet Hastanesi Nöroloji Uzmanı’nın 2 Nisan tarihinde “hastanın cezasının yatmasında mevcut haliyle sakınca yoktur” şeklinde rapor düzenlediğini dile getiren Çevirmen, “6 Nisan’da tekrar kalp krizi geçiren Kaya 2 Mayıs’a kadar 10 kez Osmaniye Devlet Hastanesi aciline kaldırılmış ve tekrar cezaevine geri gönderilmiştir” dedi. ATK’nin söz konusu raporu kabul etmediğin kaydeden Çevirmen, tekrar hastaneye yatırılmasını istediğini ancak hastanenin ailenin başvurusuna rağmen salgını yine gerekçe göstererek rağmen yatışını yapmadıklarını ifade etti.
Bilinci yarı açık durumda
Çevirmen, Kaya’nın avukatının Anayasa Mahkemesi’ne infazının ertelenmesi ve yaşamsal riski olduğu için hastaneye tedavi amaçlı yatılması için başvurularda bulunması üzerine Osmaniye Devlet Hastanesi’nin 7 Mayıs’ta Kaya’nın ağır hasta olduğunu söyleyerek Adana Şehir Hastanesi’ne sevkinin yapılmasını istediğini anlattı. Çevirmen, “Ama Adana Şehir Hastanesi Kardiyoloji Bölümü Doktoru yarım saatlik yaptığı muayene ile Kaya’yı Osmaniye Cezaevine geri göndermiştir. Aile doktor ile görüştüğünde ise ‘bizim hastanede korona var, kimseyi yatıramam, zaten babanızın durumu iyi değil, cezaevinde kalamaz, ama ben burada yatıramam ayrıca sağlık kurulumuz burada değil’ cevabını almışlardır. Osmaniye Cezaevi’ne geri getirilen Kaya aynı gece yine rahatsızlanmış ve acil olarak tekrardan Osmaniye Devlet hastanesine kaldırılmış ve yoğun bakıma alınmıştır. Yapılan tetkiklerde mide, yemek borusu ve bağırsaklarda kanamalar teşhis edilmiştir. Herhangi bir gıda alamamakta yalnızca serumla beslenmektedir. Bilinci yarı açık durumda” ifadelerini kullandı.
Tahliye çağrısı
Kayanın bugün yaşadıklarının nedeninin zamanında yapılmayan tektik ve tedavilerin olduğunu söyleyen Çevirmen, “Kaya’nın adeta yaşam savaşı verdiği bu süreçte, kendisini toparlayana kadar hastanede tutulması, heyetin acil olarak toparlanıp gerekli olan sağlık raporunun düzenlenerek ATK’ye gönderilmesi ve bir an önce tahliye edilmesi zorunludur. Yaşam hakkı Anayasal olarak koruma altındadır ve devlet bu görevini ivedilikle yerine getirmelidir. Bu süreç içerisinde tüm ihmaller konusunda gerekli araştırmalar yapılmalı, sorumlular tespit edilmelidir” çağrısında bulundu.
HABER MERKEZİ