Cumhurbaşkanı Erdoğan, Diyarbakır’da kaya petrolü üretimine başladıklarını açıkladı. Kaya gazı ve kaya petrolü olarak adlandırılan üretim, yeraltı sularını ve sondajların çevresini ağır metallerle zehirliyor
Yerin 3 ila 5 bin metre altına birçok kimyasal ve kum katılan binlerce metre küp nitelikli su, yüksek basınçla basılıp yeraltında bulunan karbon kayaçlar patlatılarak elde edilen petrol ve gaz üretiminin yeraltı sularını ve çevreyi zehirlediği ABD’de yapılan üretimlerden çok iyi biliniyor. Kendisine “çevrecinin daniskasıyım” yakıştırmasında bulunan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, yaptığı açıklamada, “Diyarbakır’da ilk defa hidrolik çatlatma yöntemiyle ticari petrol üretimine başladık” diye belirtti.
Milli değil
Erdoğan yaptığı açıklamanın devamında, “Bu tekniği daha da yaygınlaştırarak yeni kuyular açmaya devam edeceğiz. Trakya’da bu yılın başlarında toplam doğalgaz rezervimizi iki katına çıkaran yeni sahalar keşfettik” dedi. Yeraltı ve yerüstü sularını büyük oranda kullanıp tüketen ve aynı zamanda kirleten bu üretimlerin Diyarbakır ve Trakya’ya geri dönülmez yaşamsal zararlar vereceği biliniyor. Tüm bunlara karşın üretimde ısrar eden Türkiye olurken, bu üretimleri yapanların ise ABD’li ve Kanadalı firmalar olması dikkat çekerken, AKP iktidarının son dönem kullandığı ‘milli-yerli’ demogojisini içermediği anlaşılıyor.
Hem savaşıyor hem de kol kola
Türkiye’de iktidar ve kendine bağladığı sermaye çevrelerinin en büyük hedefinin inşaat, maden ve enerji üretimleri olduğu görülebiliyor. Türkiye’de bugün başlayıp çarşamba günü sona erecek olan 10. Enerji Zirvesi yapılıyor. Zirvenin ana teması olarak, “Geleceği İnşa Etmek” başlığının seçilmesi ise dikkat çekici. “Geleceği İnşa Etmek” temasıyla yapılacak zirve, yurt içi ve yurt dışından bin 500’ün üzerinde katılımcıyı bir araya getirecek. Zirvede, Doğu Akdeniz gazının ticarileştirilmesi, küresel ticaret savaşları ve jeopolitik gelişmelerin etkileri gibi başlıkların yer aldığı 20 farklı oturum gerçekleştirilecek. Akdeniz ekosistemini zehirleyecek ve büyük bir ekolojik kıyım yaratacak olan sondaj çalışmaları üzerinden ABD ve diğer ülkelerle gerginlik yaşanırken, aynı ülkelerle Diyarbakır ve Trakya’da kaya gazı ve petrol üretimi yapılıyor olması anlaşılmaz bulunuyor.
Kaya gazı ve petrolü
Bir kaya gazı veya kaya petrolü sondajında 600’ü aşkın kimyasal ve kum eklenen su, bir sondaj kuyusunda 18 kez yerin 3 ila 5 bin metre altına basılıyor. Bir basımda yaklaşık 18 bin metreküp su kullanılıyor. Bir kuyuda ortalama hidrolik kırılma amacıyla 18 kez, toplamda ise yaklaşık 350 bin metreküp su, yerin altına basılıyor ve bu yolla yeraltı suları yani akiferler tamamen hem kimyasal katılmış sular hem de yeraltındaki ağır metallerle kirletirken çevresindeki yaşam da yok ediliyor. Yerin altına basılan zehir halini almış su ile karbon kayaçlar yatay sondajlarla patlatılıyor ve açığa çıkan gaz ve petrol yukarıya alınıyor. ABD’de yaşamı zehirleyen şirketler ile çiftçiler arasında ‘su savaşları’ yaşanırken, bu süreçlerde birçok bölgede yeraltı suları kullanılamaz hale getiriliyor.
Çinliler de geldi
Türkiye coğrafyasında, Diyarbakır ve Trakya bölgesinde zengin rezerv alanları olduğu açıklamaları eşliğinde her iki bölgede dünya enerji devlerine ve yerli uzantılarına sondaj ve işletme lisansları verildi. Shell firması Silvan’da sondaj sahalarını oluşturdu ve sondajlarına başladı. Diğer yandan Trakya’da ABD merkezli şirketler kaya gazı sondajlarında epey yol almış durumda. Erdoğan’ın yaptığı açıklamaya kadar geçen sürede tüm hazırlıklar biterken İhlas Holding’le ortaklık kuran Çin Devlet Petrol Şirketi CNPC’nin iştiraki Greatwall Drilling Company kolları sıvamış durumda.
Deprem tetiklenmesi gizleniyor
Yerin üstünü çimento ve demire bulayanların yeni zenginleşme kapısı olarak yerin altını oymaya başlayacaklarının öngörüldüğü bir dönemde yapılan kaya gazı ve kaya petrolü anlaşması, yeraltındaki gözenekli yapıya hapsolmuş, derinliklerdeki kayalara sıkışmış metan gazının hidrolik patlamalar ve kimyasal ile doldurulmuş suyla çıkarılması anlamına geliyor. Sermaye çevrelerince olağanüstü bir gelişme olarak yansıtılan kaya gazı ve kaya petrolü çıkarılmasının depremleri tetileyerek artışına neden olacağı, yeraltı su rezervlerinin kirlenmesine ve iklim değişikliklerine yol açacağı ise bilinçli biçimde yok sayılıyor.
EKOLOJİ SERVİSİ