CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, cezaevinde ziyaret ettiği tutuklu iş insanı Osman Kavala,nın; “İktidar Gezi davasından istediği kararı çıkartıp bunu ileride seçim kampanyası sürecinde kullanmayı planlıyor” dediğini aktardı
CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, cezaevinde ziyaret ettiği tutuklu iş insanı Osman Kavala’nın; “İktidarın Gezi davasından istediği kararı çıkartıp bunu ileride seçim kampanyası sürecinde kullanmayı planladığını, seçim malzemesi uğruna hem kendilerinin hem toplumun mağdur edildiğini hem de yargının itibarsızlaştırıldığını” söylediğini aktardı.
CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, Gezi davasında hapis cezası alan Osman Kavala, Tayfun Kahraman, Can Atalay ve Hakan Altınay’ı, tutuldukları Silivri Cezaevi’nde bugün ziyaret etti.
Cezaevi çıkışı görüşmeye ilişkin açıklama yapan Tanal; Kavala, Kahraman, Atalay ve Altınay’ın herkesin Ramazan Bayramı’nı kutladığını belirtti. Tanal ayrıca Silivri Cezaevi’nde görüştüğü İş İnsanı Kavala’nın, şehir plancısı Tayfun Kahraman’ın, avukat Can Atalay’ın, siyaset bilimci Hakan Altınay’ın mesajlarını aktardı.
‘İktidar Gezi Davası kararını seçim malzemesi yapacak’
Osman Kavala, Tayfun Kahraman, Can Atalay ve Hakan Altınay’ın CHP’li Tanal aracılığıyla ilettikleri mesajlar şöyle:
“1Kasım 2017’de Gezi olaylarını finanse etmek, 15 Temmuz darbe girişimine katılmak iddiasıyla iki ayrı suçtan dolayı tutuklandım. 15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili iddianame, 2 yıl içinde düzenlenmesi gerekirken hazırlanmadı. O arada Gezi’den dolayı İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi hakkımda beraat kararı verdi. 15 Temmuz’dan dolayı da beni resen tahliye ettiler. Bu sefer beni casusluk suçlamasıyla tutukladılar. Sırf beni içeride tutmak için bu sefer de casusluk ipine sarıldılar.
İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi, baktığı Gezi Davası’yla ilgili herkese beraat kararı verirken, ‘Zehirli ağacın meyvesi de zehirlidir’ prensibini dikkate alıyor. Yani hukuka aykırı yöntemlerle elde edilmiş bulgular, delil kabul edilemez. Bu karardan sonra istinaf mahkemesi, bozma kararı verdi. Dosya tekrar İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nin önüne geldi. Çarşı davası ise İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülüyordu. Her iki mahkeme arasındaki yazışmaların ardından Gezi ve Çarşı dosyaları birleştirildi. Esas bizim davamızın görülmesi gereken yer, İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi’ydi. Delilleri bu mahkeme toplamıştı. Sonrasında birleştirilen her iki dava tekrar ayrıldı. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, asıl kendi bakması gereken Çarşı Davası’nı başka yere gönderdi. Kalktı Gezi Davası’na da kendisi bakıyormuş gibi davrandı. Gezi dosyasını, İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi’ne göndermesi gerekirken kendisi baktı.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), ‘Osman Kavala’nın tutukluluğunu gerektirecek makul şüphe ve yeterli delil yok’ diyerek hak ihlali kararı verdi. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi ise AİHM’nin yeterli şüphe ve delil olmadığı için verdiği hak ihlali kararına rağmen dosyaya yeni bir delil girmeksizin, aynı delillere dayalı olarak bana ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verdi. İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi, zaten beraat kararı vermişti. AİHM, ‘Senin bu delillerin tutuklamayı gerektirmez. Makul şüphe yok’ diyor, fakat İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, aynı delillerle beni mahkûm etti.
‘İlerdeki seçimlerde kullanmak üzere bizi de mağdur ediyor, toplumu da’
İktidar, burada yargıyı kullanıyor. Temelsiz bir iddia nedeniyle bana ceza verildi. Bu ceza akla, mantığa aykırıdır! İktidar, ortaya koyduğu iddialarla mahkeme yoluyla istediği kararı çıkartıp, bunu ilerideki seçimlerde kullanmak üzere bizi de mağdur ediyor, toplumu da mağdur ediyor, yargıyı da itibarsızlaştırıyor. 2 yıl hâkimlik yapan, AKP’den milletvekili adayı olan birisi, nasıl oluyor da ağır ceza mahkemesi üyesi oluyor ve ağır cezada insanların geleceğiyle, hayatıyla oynuyor, müebbet hapis cezası veriyor?”
HABER MERKEZİ