Dedeoğulları ailesinden 7 kişi, ‘Kürt olduğumuz için saldırıya uğradık’ diyerek ırkçı saldırı ile katledilmeden önce verdikleri ifadenin savcılık tarafından görmezden gelindiğini söyleyen Çetin Dedeoğulları, kamuoyuna duyarlılık çağrısında bulundu
Konya’nın Meram ilçesinde 30 Temmuz’da tetikçi Mehmet Altun’un, Dedeoğulları ailesinden 7 kişiyi katletmesinin üzerinden 5 ay 21 gün geçti. Katliamın ardından 12 Mayıs 2021’de Dedeoğulları ailesine yönelik ırkçı saldırıda bulunan Keleş ve Çalık ailesinden tutuklananların hepsi teker teker serbest bırakılırken, dosya kapsamında tutuklu tek kişi Altun kaldı. Katliamın üzerinden geçen süre içerisinde etkili bir soruşturma ve kovuşturma yapmayan yargı birimleri, tek fail olarak Altun’u yargılamakta kararlı olduklarını da ilk duruşmada gösterdi. Tek failin Altun olmadığını, arkasındaki güçlerin de araştırılıp yargılanmasını isteyen Dedeoğulları ailesinin kalan tek bireyi Çetin Dedeoğulları, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Adalet Bakanı Abdülhamit Gül ve taziye sürecinde İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’yla görüştü.
7 kişinin ifadesini hiç kimse görmedi
Mezopotamya Ajansı’ndan (MA) Zemo Ağgöz’e konuşan Çetin Dedeoğulları, yaptığı görüşmelere ve adalet talebine dair değerlendirmelerde bulundu. Yaptığı görüşmelerde, ilgili makamların olayı her yönüyle araştırılacağını söylediklerini, dile getiren Dedeoğulları, hiçbir şey yapmadıklarını belirtti. Görüşmelerde hepsinin ortak kanaatinin faillerin bulunup cezalarını çekmesi yönünde olduğunu dile getiren Dedeoğulları, “Katliamın sadece bir katille sınırlı olmadığını, onlar da söyledi. Ama savcılık aşamasında hazırlanan iki iddianamede de tamamen şahısların söylediği sözlere dayatıldı. Benim ailem katledildi, 7 kişinin ifadesini hiç kimse görmedi. Babam da kardeşlerim de katillerin ve katillere yardımcı olanların hepsinin isimlerinin yazıp savcıya vermiş. Savcılık bunları görmezlikten geliyor” ifadelerini kullandı.
Katliamı bir kişiye yığmak örtbastır
Katliamda suçu olan herkesin cezasını çekmesini istediğini aktaran Dedeoğulları, ailesine saldıranların ellerini kollarını sallayarak dışarıda dolaştığını vurguladı. Kendi can güvenliğinin de olmadığını dile getiren Dedeoğulları, “İddianameleri ve mahkeme aşamasındaki yargılamayı gördükten sonra devletin bazı kurumlarının müdahalesinin olduğunu düşündürttü. Devletin bazı kurumları, sanki bu olayın gün yüzüne çıkmasını istemiyor. Bunu başta savcılar için söylüyorum. Çünkü hiçbir delil gözden geçirilmedi. Katille bağlantıları, telefon ve WhatsApp konuşmalarının hepsi birbiriyle bağlantılı. Bunların araştırmadıklarını düşünüyorum. Devletin bazı kurumlarının, katliamı sadece bir kişiye yığmak adına örtbas etmeye çalıştıklarını düşünüyorum” şeklinde konuştu.
Savcılık sürekli taleplerimizi reddetti
Altun’un katliam için hazırlandığını dile getiren Dedeoğulları, “İşi gücü olmayan bir insan, kredi çekecek ve o lüks otellerde kalmasına yetmeyecek krediler olmasına rağmen oralarda konaklayacak. Lüks oteller ve seyahatler de eklendiğinde çok yüksek rakamlar çıkıyor. Aldığı kredi devede kulak. Demek ki birileri oraya gönderdi. Yoksa benim ailem Mehmet Altun’u tanımaz. Kendisi de itiraf etti. Silah kullandığını söyledi. Ama 10 yıl önce yaşanan olayda savcı silah kullanılmadığını belirtmiş. Ailem de ifadesinde silahın evimize doğru sıkıldığını özellikle belirtmiş. Ama o dönem de araştırılmamış ve bir benzeri şimdi yaşandı. Mehmet Altun belki de 12 Mayıs’ta da vardı ama savcılık iyi araştırmadığı için bulamadı. 12 Mayıs dosyasıyla 30 Temmuz dosyası aynı. Başsavcılık da bana, ‘dosyaları şimdi birleştirmeyeceğim, mahkeme aşamasında birleşecek’ dedi. İyi bir iddianame hazırladığını da söyledi. Ama iddianameleri de gördük ve savcılık sürekli taleplerimizi reddetti” dedi. Adaletin işletilmediğini aktaran Dedeoğulları, savcılığın taleplerini almadan iddianameyi mahkemeye sunduğunu hatırlattı.
Saldırı sırasında orada kaç kişinin olduğunu bulabilirler
Savcılığın katledilen ailesinin ifadelerini dikkate almadığına vurgu yapan Dedeoğulları, “Kürt oldukları için saldırıya maruz kaldıklarını söylüyorlar. Bu sözü kimse uydurmadı. Ailemin hem karakolda hem de savcılıkta verdikleri ifadede var. 12 Mayıs saldırısına dair bana da söylediler. Kendilerine saldıranların kalabalık bir grup olduğunu belirttiler. Ama bunu kimseye inandıramadılar. Araştırılmadığı için inandıramadılar. Sadece baz istasyonu kayıtlarına baksalar, kimlerin, saldırı sırasında orada kaç kişinin olduğunu bulabilirler. Ailemin 50-60 kişinin kendilerine saldırdığına dair söyledikleri de doğru çıkacaktır. Kürt olmalarından dolayı belki de kendilerini inandıramadılar” dedi.
Kimi inandıracağız
Ailesine yönelik 12 Mayıs 2021’de gerçekleştirilen saldırı sonrasında yaşadığı İngiltere’den Konya’ya döndüğünü ifade eden Dedeoğulları, “İfadelerinde ne yazılıyorsa aynısını bana da söylediler. Irkçı bir saldırı olduğunu, karşı tarafın kendilerine ‘biz ülkücüyüz sizi burada barındırmayacağız’ dediklerini anlattılar, bu ifadelerinde de var. Olayın Kürt-Türk meselesine çekilmeye çalışıldığı söylendi ama ifadelerinde var bunlar. Ve bu ifadelerin sahibi olan 7 kişi de yaşamıyor. Ama ifadeleri ortada. Karşı tarafın ifadeleri gibi çelişkili değil. Bu artık tamamen adalete kalmış. Kimi inandıracağız, ifadelerin sahipleri bu dünyada yoklar artık. Bu nedenle tek istediğimiz adalet. Suçlu kimse cezasını çeksin. Adalet olmadan olmaz” diye belirtti.
Kamuoyuna duyarlılık çağrısı
Katliamın ardından hayatının tamamen değiştiğini de dile getiren Dedeoğulları, mahkeme sonuçlanıncaya kadar Konya’da olacağını belirtti. “Adaleti bekleyeceğim” diyen Dedeoğulları, “8 Şubat’ta katliam dosyasının, 11 Şubat’ta da saldırı dosyasının duruşması var. Kamuoyuna biraz daha duyarlı olmalarını istiyorum. Mahkemelere gelip takip etsinler ve yaşatılan haksızlığı görsünler. İnsan olan, vicdanı olan herkesi duruşmalara davet ediyorum. Adalet Türkiye’nin en temel ihtiyacı ve sadece adalet istiyoruz” dedi.
HABER MERKEZİ