Uluslararası PEN’in 90’ıncı genel kurulunda düzenlenen panelde konuşan Kürt gazeteci Nedim Türfent, Türkiye’nin son yıllarda çok sayıda Kürt gazeteciyi hedef aldığını belirterek, ‘Öldürülen Kürt gazeteciler olunca, uluslararası toplum üç maymunu oynuyor ya da devekuşu gibi başını kuma gömmeyi tercih ediyor’ dedi
Uluslararası PEN’in İngiltere’nin Oxford kentinde “Savaşta olan bir dünyada yazarlar” mottosuyla düzenlenen 90’ıncı genel kurulu sürüyor.
Dün gece genel kurul kapsamında Ashmolean Müzesi’nde Juliet Jacques’in moderatörlüğünde yapılan “Güç, ayrıcalık ve ifade eşitliği: küresel dayanışmayı uygulama yolları” adlı panele şair-gazeteci Nedim Türfent, Malezyalı araştırmacı-film yapımcısı Mahi Ramakrishnan ve Nikaragualı yazar Gioconda Belli katıldı.
Konuşmasında Kürtçeye yönelik artan baskılara değinen Türfent, “Türk polisi Diyarbakır’da iki Kürt dil derneğine ve bir kitapçıya baskın düzenledi. Aralarında Kürtçe öğretmenleri ve yayıncıların da bulunduğu en az 25 kişi gözaltına alındı. 20 yıl önce değil, dün polis 409 kitap ve 144 dergiye el koydu. İçişleri Bakanlığı, Zarokistan adlı Kürtçe kreşe için bir müfettiş görevlendirdi” dedi.
‘Kürtçeye düşmanlık her alanda kendini gösteriyor’
Kürtlerin sokakta Kürtçe konuştukları ya da şarkı dinledikleri hedef alındığını anımsatan Türfent, “Kürtçeye karşı artan düşmanlık hastanelerden hapishanelere kadar her alanda kendini gösteriyor. Bu düşmanlık AKP hükümetinin ve Türk devletinin Kürt diline yönelik baskıcı ve inkârcı yaklaşımından kaynaklanmaktadır” diye kaydetti.
Kürt kadın gazeteciler Gülistan Tara ve Hêro Behadîn’in Süleymaniye’de Türk dronuyla öldürüldüğüne dikkat çeken Türfent, Türkiye’nin son yıllarda benzer şekilde Rojava’da da çok sayıda gazeteciyi hedef aldığını ifade ederek şunları dile getirdi:
“Uluslararası toplum, fail Türk devleti ya da mağdur Kürt gazeteciler olduğunda genellikle üç maymunu oynamayı ya da devekuşu gibi başını kuma gömmeyi tercih ediyor. Bu cinayetlere karşı utanç verici bir şekilde çok az uluslararası ses çıkıyor. Kürdistan’da gazetecilerin öldürülmesi, Ukrayna ya da Gazze’de gazetecilerin öldürülmesi kadar büyük bir suçtur. Tutarlı olmak zorundayız. Bu ölümlere karşı çıkmak, bizim için hem küresel bir görev hem de mesleki bir zorunluluktur.”
‘Yüz yıllardır süren adaletsizlik’ var
Hapishanelerde olan Kürt yazar ve gazetecilere dikkat çeken Türfent, “Türkiye, İran, Mısır, Çin, Nikaragua, Belarus ve daha birçok ülkede gazeteci ve yazarlar hapiste. Sınırları ve duvarları anlamsız kılan bir dayanışma hattı örülmesi gerek. Ama özellikle belirtmek isterim ki hem Kürtçenin kendisi hem de Kürt gazeteciler ve yazarlar ana odak noktalarından biri olmayı hak ediyor. Yüzyıldır süren grotesk bir adaletsizlik ve zulüm var. Bu uzun soluklu soruna bir çözüm bulunması için her birimize görev düşüyor. Halklar arasında küresel dayanışma köprüleriyle el uzatabiliriz. Biz gazeteciler, yazar ve şairler sessiz kalırsak, yarın konuşacak hiç kimse kalmayacaktır” diye konuştu.
HABER MERKEZİ