Korucular tarafından katledilen DEM Parti yöneticisi Ahmet Gün’ün mücadele arkadaşları, olayın politik bir saldırı olduğuna işaret ederek, Gün’ün özel olarak hedef alındığını ve yaşananların sorumlusunun devlet olduğunu belirtiler
Şirnex’ın Qileban (Uludere) ilçesine bağlı Sêgirk (Şenoba) Beldesi bulunan Taloka köyünde, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Sêgirk Belde Belediye Meclis üyesi ve parti yöneticisi Ahmet Gün ile oğlu Abdurrahim Gün, 11 Aralık’ta silahlı saldırıya uğradı. Baba Gün, olay yerinde hayatını kaybetti. Oğlu Abdurrahim Gün yaralandı. Olayın yaşandığı sırada bölgede bulunan Ahmet Gün’ün yeğeni Mahmut Gün ise saldırıdan yara almadan kurtuldu. Oğul Gün ile yeğen Gün, saldırının sorumlusu olarak Enver Babat, Ömer Yarar, Sıddık Babat ve oğlu Ebubekir Babat’a işaret etti. Soruşturma devam ederken, Enver Babat (60) olay günü teslim oldu. Diğer isimlere dair herhangi bir gelişme olup olmadığı bilinmiyor.
Katledilen Ahmet Gün, yıllardır beldede korucu baskısına rağmen siyasi faaliyetler içerisinde yer isimlerden birisiydi. Gün’ün mücadele arkadaşları, korucu silahlıyla yaşanan saldırıyı Mezopotamya Ajansı’ndan Ömer Akın’a değerlendirdi.
‘Devlet arkamdadır deyip her şeyi yapıyorlar’
Qileban’da (Uludere) yaşayan İsmail Tong, Gün’ün halkçı ve toplumda sayılan ve sevilen biri olduğunu söyledi. Tong, saldırıyı “vahşet” olarak niteleyerek, “Bu durumların sorumlusu devlettir. Devlet halkın arasına silah koydu” dedi. Eline silah verilecek kişilerin silahları ne amaçla kullanacağı ve psikolojilerine bakılması gerektiğini söyleyen Tong, “Çünkü yüzlerce kişi korucu silahlarıyla öldü. Bazılarının çocukları bu silahla intihar etti. Bu silah kendi amacı dışında kullanıldı. Bunun için bu silah bizler için her zaman tehlike oluşturuyor” diye kaydetti.
Ahmet Gün’ün katledilmesinin ilk olmadığına dikkat çeken Tong, “Bu köyde daha önce tek bir silahla 5 insan öldürüldü. 20 bin TL parasını veren herkese silah verip korucu yapıyorlar. Daha sonra tehlike olarak toplumun arasına giriyorlar. Devletten silahı alanlar, ‘nasıl olsa devlet arkamdadır, ben de devlet görevlisiyim’ diyor. Her şeyi yapıyorlar. Bu insanlar bölge için her zaman tehlikelidir. Bu silahların kaldırılmasını istiyoruz” diye konuştu.
‘Doğrudan şaşmayan biriydi’
Gün ile aynı mahallede yaşayan Mesut Gün, “Onunla yoldaşlık eden insanlar çok iyi bilir; çok değerli ve mert bir arkadaştı. Partizan bir insandı ve hiçbir zaman boyun eğmezdi. Doğrudan şaşmayan biriydi. Bunun için çok büyük bedeller ödedi. 90’lı yıllardan bugüne kardeşini, yeğenini ve kuzenlerini bu mücadelede kaybetti. O da onların yolunda gidiyordu. Çok üzgünüz” diye belirtti.
Olayın sıradan bir olay olmadığını söyleyen Gün, “Sêgirk gibi bir beldede 600-700 korucu var. Özellikle Babatlar olarak bilinen ailenin yüzde 90’ı korucudur. Kendileri gibi olmayan herkesi düşman olarak görüyorlar ve zulüm ediyorlar. Devleti de arkalarına aldıkları için bunu rahatlıkla yapıyorlar. Ahmet arkadaş da bu kirli sistemi kabul etmiyordu” dedi.
‘Özel olarak hedef alındı’
Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Qileban İlçe Eşbaşkanı Abdullah Yaman, Gün’ün merhametli, alçakgönüllü ve örnek bir kişilik olduğunu söyledi. Yaman, “Ahmet arkadaş, 40 yıldır özgürlük mücadelesi için emek veren bir insandı. Sistem tarafından tutuklandı, işkenceden geçirildi. Faili meçhul dönemlerinde birkaç defa ölümden kurtuldu. Ama hiçbir zaman yurtsever duruşundan taviz vermedi. Katledildiği güne kadar da mücadele içerisinde yer alıyordu. Bütün çevresine moral motivasyon kaynağıydı” dedi.
Yaman, “Ahmet arkadaşımız özel olarak seçildi. İnsanların gözlerinin korkutulması, inançlarını kırılması için bilinçli seçilen bir hedefti. Bu saldırı hem devletin hem de devletin paramiliter güçlerinin özel bir mesajıdır. Ahmet arkadaşın hedef alınması sadece iki aile arasında bir kavga olarak görülecek bir olay değildir. Bu direk siyasi bir mesajdır. Politik bir saldırıdır” ifadelerini kullandı.
‘Yaşananların sorumlusu devlettir’
Silah verilen korucularla toplumun karşı karşıya getirildiğini ifade eden Yaman, “Bununla Kürt halkının mücadelesinde başarıya ulaşmamasını hedefliyorlar. Bunun için yaşanan bu olayların sorumlusu devlettir. Örneğin Sêgirk koruculuğun merkezi olarak seçilmiş ve şimdiye kadar onlarca kişi bu karanlık güçler tarafından katledilmiş. O kişiler (saldırganlar), devleti arkalarında görmeseler asla böyle bir şey yapma cüretini kendilerinde bulamazlar. Bu korucular daha önce taciz, tecavüz ve katletme yaptılar. Ama bunun sorumluluğunu devlet üzerine aldı. Cezasızlık politikasıyla üzerini örttü. Onun için bu kişiler bu cüreti devletten alıyor” şeklinde konuştu.
‘Devlet eliyle katledildi’
Gün’ün “değerli bir mücadele arkadaşı” olduğunu dile getiren Feride Ender ise, “Her zaman çalışmaya içtenlikle katılan ve hazır olan biriydi. Ahmet arkadaş denildiği zaman merhamet, iyilik ve yoldaşlık aklımıza geliyor. Her zaman yapıcı bir insandı. Barış sevdalısı biriydi. Ahmet arkadaşın katledilmesini kabullenemiyoruz. Onu katledenleri lanetliyoruz. Ahmet arkadaşımız devlet tarafından ve devlet eliyle katledildi. Bu sıradan bir saldırı değildi. Ahmet arkadaş öncü bir kişiydi. Bunun için bilinçli bir şekilde katledildi” ifadelerini kullandı.
ŞIRNEX