Kenan Kırkaya
‘HDP’lileri ve milletvekillerini terörist ilan etmek, her gün kara propaganda yapmak, Deniz Poyraz katliamındaki katilleri harekete geçirme çağrısıdır’
Bugün 17 Haziran, HDP İzmir İl binasının basılarak parti çalışanı Deniz Poyraz’ın katledildiği kanlı saldırının yıl dönümü. O günden bugüne değişen bir şey yok; saldırganlar korundu, katilin sırtı sıvazlandı, açıklama yapmak isteyen milletvekilini sokak ortasında darp eden, tehdit edenler katili “abiciğim” diyerek şefkatle kucakladı!
Katil Onur Gencer’in çıkarıldığı mahkemede ilk duruşmasını izlemiştim. Kendisinden son derece emin, ne yaptığını, kime hizmet ettiğini iyi bilen bir özgüvenle hareket ediyordu. O özgüven boşuna değil, sırtını nereye dayadığının bilincinde, belli yerlerden sufle alıyor. Hemen her gün HDP’yi “terörist” ilan edenler, HDP’ye oy verenleri potansiyel suçlu gösterenler katileri de harekete geçirdi, geçiriyor. Bir süre sonra iktidarın ve ortağının şimdiye kadar sahip çıktıkları ve cezaevlerinden kurtardıkları mafya liderleri gibi Onur Gencer’e de “dava arkadaşımız” diyerek sahip çıkmaları ve onu cezaevinden kurtarmaya çalışmaları şaşırtıcı olmaz. Bunu resmen açıklamasalar da Onur Gencer ile siyasal ve ideolojik olarak amaç birliği içindeler.
O tarihten beri HDP’nin hedef gösterilmesi sonucu HDP’ye yönelik çok sayıda saldırı ve katliam girişimi oldu. HDP Genel Merkezi gece yarısı saldırıya uğradı, Bahçelievler İlçe Örgütüne giren bir saldırgan parti binasındakilerinin cesareti sonucu can alamadan o binadan çıkmak zorunda kaldı. Çünkü hemen her gün HDP’yi “terörist” ilan edenler katillere de “HDP’ye gidenlerin katli vaciptir” fetvası vermiş oluyor. Hedef aldıkları sadece HDP de değil. Aslında HDP şahsında Kürtleri, Kürtlerin dil ve kimlik taleplerini, mücadelelerini hedef alıyorlar. Türkiye’nin demokratikleşmesini, eşitliği ve özgürlüğü savunan herkesi hedef alıyorlar. HDP’li olsun ya da olmasın kendi kimliğine ve onuruna sahip çıkan herkes bu zihniyetin hedefindedir. Önceki gün Kürtçe şarkılar eşliğinde halay çektiği, sarı, kırmızı, yeşil renkler kullandığı için Esenyurt’ta düğün yapan damat ve yakınları tutuklandı. HDP’yi ve Kürtleri hedef haline getirip katilleri harekete geçirenler bugün de iş başında. Bu siyasi yaklaşımdan güç ve cesaret alanlar sadece katiller de değil, üniformalılar da her gün partiye ve parti çalışanlarına bileniyor. Bir polis amiri de çıkıp pek ala “seni çivilerim” diyerek seçilmiş bir milletvekilini kameraların önünde tehdit edebiliyor. Açıklama yapmak isteyen, konferans yapan milletvekillerinin kolunu kırabiliyor. Çünkü biliyorlar ki yaptıkları her türlü kanun dışı eylemde korunacaklar, çünkü biliyorlar ki terfi almaları, görevde yükselmeleri Kürtlere ve HDP’ye saldırmalarıyla mümkün. Bunu Kürtlere saldırarak devlet içinde devlet kuran cemaatin icraatlarından biliyorlar, İçişleri Bakanı’nın hakkındaki her türlü ithama rağmen Kürtlere ve HDP’ye saldırdıkça nasıl bu sistem içinde makul, makbul ve vazgeçilmez hale geldiğini görüyor ve o yolda yürüyorlar.
Güç devşirmeye çalışanlar, iktidar olmaya niyetlenenler de aynı yolda ilerlemekte beis görmüyor. Kimi muhalefet partileri bile iktidara çıkan yolun ancak Kürtlere vurmaktan geçtiğini düşünüyorlar. Baksanıza Gemlik Yürüyüşüne ilk tepki iktidardan önce İyi Parti’den geldi. Milletvekillerinin konuşturulmadığı, milletvekillerine şiddet uygulandığı İstanbul’daki eylem sırasında “polise yumruk” attığı gerekçesiyle Kürt milletvekilleri yine ilk olarak bu parti tarafından hedef alındı. CHP de bu açıklamalara ortak oldu. İktidar, iktidar ortağı ve meclis başkanı eksik kalır mı? Vurun abalıya diyerek hep birlikte yeniden çullanmaya başladılar. Efendim neymiş devletin polisine yapılanlar hainlikmiş, kabul edilemezmiş? O devletin polisini tek sıra halinde kendi çocukları önünde sıraya dizenler her türlü hakareti edenler, tokat atanlar kendileri değilmiş gibi. Ama orada da sanırım şunu söylemek istiyorlar; “Polis bizim polisimiz, severiz de döveriz de. Ama siz bu ülkenin vatandaşı değilsiniz, polisin işi sizi terbiye etmek bizden de kötek yemektir.”
Üstelik bu abanma hali sadece HDP’yi siyaseten sindirmeye yönelik de değil. Çok tehlikeli bir yaklaşım sergileniyor. Düğün gerekçesiyle insanları “terörist” ilan edip tutuklamak bugüne kadar ülkenin dört bir tarafında sorunsuz yapılan Kürt düğünlerini de bazı kesimler için hedef haline getirir ki bu da toplumsal dinamikleri doğrudan dinamitlemeye yöneliktir. HDP’lileri ve milletvekillerini terörist ilan etmek, her gün kara propaganda yapmak, Deniz Poyraz katliamındaki katilleri harekete geçirme çağrısıdır. Onur Gencer, HDP’ye yönelik saldırıda tam da HDP’yi kriminalize eden dili kullanarak indirim talebinde bulunması boşuna değil. Hesap basit, toplumsal gerginliği tırmandırarak iktidarı sürdürmek. Bu hesabı yapanlar kazanırlar mı bilmiyorum ama bu ülkeye çok büyük kötülük yapıyorlar.