Abdullah Aysu
Türkiye’de ilk nüfus sayımı 1927 yılında yapıldı. Yapılan bu ilk sayıma göre; Türkiye nüfusu 13.648.270 idi. Sayım sonuçlarına göre, halkın %75,8’i belde ve köylerde, %24,2’lik bölümü ise il ve ilçe merkezlerinde yaşıyordu. Beslenme sorunu bugünkü gibi değildi. 1950 sonrasında nüfus kente akın etmeye başladı. Verilere baktığımızda; 2018 yılında kentsel alanlarda yaşayan nüfus %75,1 iken 2019 yılında %92,8’e, 2020 yılında %93’e yükseldi. Belde ve köylerde yaşayanların nüfusu ise şimdilerde %7’lere kadar düştü. Kentteki insanlar doğal olarak yiyeceğini kendisi üretmiyor artık, ama yaşayabilmek için tüketmek zorunda. Kırda yaşayan yüzde 7’lik nüfus kentlerde yaşayan yüzde 93’ü beslemek için çırpınıp duruyor. Fakat bu çırpınan çiftçileri ne hükümetler takdir ediyor, hakkını bir tamam veriyor, ne de, kentliler üreticilere yapılan bu haksızlığın yeterince farkında ve yanında. Ancak bugün bunu anlatamayacağım.
Gübre mesele
Gübre fiyatları dolar kur roketine sıkı sıkıya bağlanmış vaziyette ve onunla birlikte uçuşta. Çünkü gübre hammaddesinin yüzde 95’i ithal ediliyor. Dövize bağlı olarak yükselen gübre ateşini ne ıslak bez, ne ateş düşürücü hap düşürüyor. Ayrıca Faik Toy’a göre; “Özbekistan devletinin ürettiği ÜRE gübresinin ton fiyatı 368 dolar,
Çin’den Özbekistan’a satılan ÜRE gübresi 320 dolar. Bir kilogram gübre üretmeyen Kuzey Irak’ta bile 700 dolar ama ülkemizde ÜRE gübresi 1050 dolar.” İşin bu katakulli- dalga dubara bölümü. Bunu da bir yere not edelim. Ayrıca belirtmek durumundayız; sözünü ettiğim bu gübreler, kimyevi gübre. Bunlar, toprağın vasfını bozan, suyu kirleten, onunla beslenen bitkilerden elde edilen ürünlerin besin değeri düşük olan ve sağlık için risk oluşturduğu söylenen gübreler.
O halde ne yapmalı?
Nüfusun yüzde 93’ünün kente yaşadığını söylemiştik. Bu halkın tamamının beslenmesi, sağlıklı gıdaya gönül rahatlığı ile erişmesi lazım. Şimdi kentte yaşayan insanlar çay ve kahve içiyor mu? İçiyor! Mutfağında yemek pişiriyor mu? Pişiriyor! Lokantalarda, restaurantlarında yemek yapıyor ve yiyor mu? Evet! Çay ve kahve atıkları ile yemeklerin yapıldığı aşamadaki atıkları, yemek yendikten sonraki artanından oluşan atıklar ayrı biçimde toplanıp depolanabilir. Bunlar bir veya şehrin büyüklüğüne göre birkaç merkezde toplanabilir, burada fermente edilebilir mi? Buna da evet demek durumundayız, çünkü öyle! O halde buradan elde edilen yanmış-fermente olmuş atıklar (kompost ve gübreler) çiftçilere dağıtılabilir. Ancak bunun gerçekleşmesi için merkezi devlet ile yerel yönetimlerin birlikte taşın altına ellerini koyması lazım.
Ve
Bu amaçlı Meclis’te yasal düzenleme yapılır, kentin potansiyeline göre merkezi devlet bütçesinden o kente bu işe mahsus ödenek ayrılır ve verilir. Aynı yasayla kırsalın gübre ihtiyacını karşılamakla yerel yönetimler de yükümlü kılınır. Bunun gerçekleşmesi halinde doğa kendini onarmaya başlar. Toprak, canlı organizma haline dönüşür. Su, berraklaşır. Sağlıklı gıdaya da herkes için eşit erişim sağlanır. Gelin Katikulliler bozmaya kimyevi gübre ile başlayalım. Ha ne dersiniz?