Dünya genelinde yaşanan koronavirüs salgını gerekçe gösterilerek İskoçya’nın başkenti Galsgow’da yapılması gereken COP26 iklim zirvesi bir yıl ertelendi. Bu erteleme tam bir paradoks örneğini ortaya çıkarmış durumda
Birleşmiş Milletler’in (BM) çabası ile uzun yıllardır düzenlenen iklim zirvelerinde bugüne kadar adeta havanda su dövüldü. Umutlar her yıl bir sonraki yıla ertelenirken, bu yıl 26.’sı planlanan COP26 iklim zirvesinin bir sonraki yıla ertelenmesi dikkat çekici. Dünya Sağlık Örgütü, 2030 ile 2050 yılları arasında her yıl 250 bin kişinin küresel iklim değişikliğine bağlı olarak ortaya çıkacak çeşitli sağlık sorunları nedeniyle yaşamını yitireceğini belirtmişti. Koronavirüs nedeniyle benzer bir süreç daha hızlı yaşanıyor. Koronavirüsünden kurtulmamız mümkün olacaktır, ancak iklim değişiminin sonuçları insan soyunu yeryüzünden silebilecek bir potansiyel taşıyor.
İklim mücadelesi başka bahara
Birleşmiş Milletler tarafından yapılan açıklamada, 26 binden fazla kişinin katılacağı müzakerelerin 2021’e erteleneceği belirtildi. İskoçya’nın başkenti Glasgow’da İngiltere ve İtalya’nın ortaklığıyla gerçekleştirilecek konferansın hangi tarihte yapılacağı ise belirtilmedi. Birleşik Krallık Enerji Bakanı ve COP26 Başkanı Alok Sharma, iklim kriziyle mücadelelerini “usanmadan” sürdüreceklerini belirterek, “Dünya şu anda daha önce görmediği boyutta bir sınavla karşı karşıya ve ülkeler Covid-19’la mücadele edip vatandaşlarının hayatını kurtarmaya odaklanıyor. Bu yüzden COP26’nın tarihini değiştirmeye karar verdik” açıklamasında bulundu. 2015 yılında imzalanan Paris Anlaşması’ndan bu yana en önemli iklim müzakereleri olarak görülen COP26, ülkeleri iklim krizini yavaşlatmak için düzenlemelere uymaya ikna etmeyi hedefliyordu.
Bulaşıcı hastalıklarla yüzleşeceğiz
Yakın döneme kadar sadece tropikal bölgelerde görülen aedes cinsi sivrisinekler bugün artık küresel iklim değişikliğinin etkisi ile ısınan dünyada Antarktika dışında tüm kıtalarda görülüyor. Bu tip sivrisinekler viral kaynaklı birçok salgın ve hastalıkların nedeni iken bu sivrisineklerin yayılma nedeni ise yaşanan iklim değişimleri. Yaşanan son pandeminin nedeni olan koronavirüs salgınından çok daha öldürücü olan ve aynı aileden olan fakat o dönem sınırlanması ve önlenmesi başarılan SARS ve MERS salgınları yaşandı. Bu virüsler hayvandan insanlara geçen bulaşıcı hastalıklar grubundan. Küresel iklim değişikliği önlenemez ve kapitalizmin aşırı üretim süreçleri engellenemezse el değmemiş ve bir avuç kalan doğal alanlar üzerinden yepyeni bulaşıcı hastalıklarla yüzleşeceğiz.
Karbon borsası
Tüm bu sorunları ortaya çıkaran kapitalizm iklim zirveleri yaparak dünyada yaşanan küresel ısınmaya sözde çözüm arıyor. Japonya’nın Kyoto kentinde 1997’de yapılan ve aynı adla anılan “Kyoto Sözleşmesi”, zirvelerden sermayenin ne beklediğini ortaya koymuştu. Kyoto’da alınan kararların tek somut adımı “karbon borsaları” olmuştu. Kapitalist devletlerin sözde küresel ısınmaya çözüm olarak sundukları karbon borsası, soluduğumuz temiz havanın ticari meta haline getirilmesini sağladı. Kirleten devletin veya şirketin, kirletmeyenden kredi satın almasıyla özetlenebilecek yeni bir pazar yaratıldı.
Halklara düşen şey ölüm
Kapitalizmin ekonomik büyüme süreci, tahakküm ve sömürüden başkaca bir şey değildi ve bugün sermaye birikim süreci alabildiğine genişleyerek sürdürülebilir olmayan noktaya geldi. Ekolojik krizin giderek artması kapitalizmin ölümcül yüzünü tamamen açığa çıkardı. Kapitalist büyüme doğal kaynakların neredeyse tükenmesine yol açtı. Sınırlı bir doğal dünyada bu sürecin sürdürülemez hale geldiği ise artık daha net görülmeye başlandı. Koronavirüs önlemleri alınırken açıkça görülen tek şey sermayeyi korumak ve ileri taşımak olurken halklara ise hastalıklar, açlık ve ölüm düşmekte.
EKOLOJİ SERVİSİ