Kars Şehir Sineması’nda 40 yıldır makinistlik yapan 67 yaşındaki Cahit Deniz, aynı zamanda sinema tutkunu. Eskiden Kars’ta çok iyi bir sinema izleyicisinin olduğunu belirten Deniz, ’Ama şuan sinemada taş devri yaşanıyor’ dedi
Sinema makinistliği bir dönemin en zorlu ve önemli mesleklerin başında yer alıyordu. Ancak dijital sinemanın ortaya çıkması ile birlikte bu meslek de artık tarihe karışmak üzere. Film boyunca kömürlü film makinelerinin başından asla ayrılamayan ve hayatları sadece küçücük makine odasında geçen makinistler, bu nedenle sinemanın en önemli figürleri olarak tanınırlar. Bu emektarlardan biri de 40 yıldırKars Şehir Sineması’nda makinistlik yapan 67 yaşındaki Cahit Deniz. Mezopotamya Ajansı’ndan Adnan Bilen, Cahit Deniz ile ortaokul öğrencisiyken sinema salonu önünde çekirdek satmakla başlayan ve makine odasına uzanan yaşam hikayesini konuştu.
Kırk yıllık emek
Makinistlik hayatının ortaokula yeni başladığı yıllarda sinema salonu önünde çekirdek satması ile başladığını söyleyen Deniz, sinema ile ilk tanışmasını şöyle anlatıyor: “Ben Sarıkamış’ta oturuyordum. Ortaokulu Kars’ta okumak için geldim. O dönem dayım sinemada çalışıyordu. Sonra okulu bırakarak sinema salonu önünde çekirdek satmaya başladım. Sinemanın içerisini çok merak ediyordum. Bu merakımı da sinemada makinist olan bir ağabeyimize çay götürerek gidermeye çalışıyordum. Her çay götürdüğümde makine odasını titizlikle inceler ve öyle dışarı çıkardım. Bu merakımı anlayan o makinist ağabeyimiz bana makinelerin nasıl çalıştığını öğretmeye başladı. Bir süre sonra bu işi yapabileceğimi anladım. O makinist ağabey ölünce de onun yerine ben geçtim ve böylelikle 40 yıl yapacağım bir mesleğe giriş yaptım.”
Kömürlü makinelerden…
Makinistliğe kömürlü makinelerle başladığını söyleyen Deniz, ardından lambalı ve dijital makinelere geçildiğini belirtti. O dönem sinema makinelerini çalıştırmanın zor olduğunu söyleyen Deniz o günleri şöyle anlattı: “Özellikle kömürlü makineler çok sıkıntılıydı. Saatlerce bu makinenin başında beklemen gerekiyordu. Çünkü o kömür söndüğünde sinema salonundaki insanlar kıyametleri koparırdı. Bu yüzden bir saniye bile o makinenin başından ayrılmaman gerekiyordu. Ben o makinenin sesine o kadar alışmıştım ki koltukta bazen uyuyakaldığımda o tiktaklar sayesinde filmin süresini bile tahmin edebiliyordum. Film bobini sona geldiğinde hemen uykudan kalkardım çünkü o tiktakların hepsi beynime kazınmıştı. Tabi baya sıkıntı yaşadığım zamanlar da oldu. Bir keresinde makine dairesine çıktığımda makinede bir gariplik olduğunu fark ettim ama ne olduğunu çözemedim. Neyse filmi başlattık ama perdede beyaz ışık dışında bir şey görünmüyor. Tabi insanlar aşağıda isyan çıkarıyorlar. Bir süre uğraştıktan sonra bir baktım ki makineye film takmayı unutmuşum. Sadece bu değil ki çok kez filmleri tepe aşağı oynattım.”
‘Sinemada taş devri’
O dönemler Kars’ta çok iyi bir sinema izleyicisinin olduğunu belirten Deniz, “Şehir merkezinde Şehir Sineması, Yeltekin Sineması, Halk Eğitim Sineması, Orduevi Sineması olmak üzere beş sinema vardı. Her sinema da tıklım tıklık dolardı. Çünkü o dönem sinemaya gitmek bir kültürdü ve çok büyük bir sevgi gerektiriyordu. Herkes o dönem sinemaya giderdi. Türk filmleri değil yabancı filmler bile büyük bir ilgi görüyordu. Bugün nüfus 10 katına çıktı ama sinema izleyicisi yok. Şuan sinemada taş devri yaşanıyor. Eskiden her ilde, ilçede bir sinema vardı ama bir süre sonra insanlar gitmediği için kapattılar. Bu bir kültür işi.Kars’ta olup sinemaya gelen aile sayısı diyebilirim ki 10’u geçmez. O sinema kültürü öldü. Eskiden opera,tiyatro vardı ama onlar da gitti. Bu sinema salonunu da sırf ‘Kars’ta sinema salonu yok’ demesinler diye bugüne kadar getirdik. Binlerce insan hala sinema salonunu bile görmemiş ve merak da etmemiş. Bu çok acı bir durum” dedi.
Sinemaya adanan ömür
Sinemanın kendisi için bir tutku olduğunu ve asla bırakma niyetinde olmadığını söylen Deniz, “Ben ‘her yıl bırakacağım’ diyorum ama kopamıyorum. Benim 15 yıllık bir koltuğum var onu hala saklarım. Sinema benim için alışkanlık mı tutku mu bilmiyorum. Sinemada bambaşka bir duygu içerisinde yaşıyorum. Hayatımdaki tek ‘keşkem’ okul okumamış olmamdır. Hala de ‘keşke okulu bırakmasaydım’ diyorum. Ben her sabah erkenden sinemayı açarım. Tatil zamanlarında bile erkenden gelip sinemayı açıyorum. Ömrümün burada bitmesini istiyorum. Herkes bana ‘sen o sinema salonunda öleceksin’ diyor. Ben de onlara ‘sinemanın karşısındaki kaldırıma mezarı yapın ve üzerine sinemacı Cahit diye yazın’ diyorum. Bu haberi okuyan herkes ‘Yav bu hala sinemada mı çalışıyor?’ diyecekler. Her anımda sinema var ve sinemayla yaşıyorum. Çoğu zaman uykumdan bobin düştü diye uyanıyorum hala. Gece uyurken bile film şeridi gözümün önünden geçiyor. Ben bu kadar bağlı olduğum bir mekanı nasıl bırakıyım?” diye konuştu.
KARS