Karşılaşmak karşılaştırır. Bir yerde kıyas etmekle başlar. Hatırlatır unutulmuş bir rüya gibi. Anımsatır da bir kâbus gibi. Karşılaşmak rövanş bekler, skor eklemeyi yeniler. Yeniden olmayacağını bilir. Bildiği için bir şey ister. Hayat, bir anda karışıyor cevabı halen bilinmeyen sorulara. Yetişiyor belki. Cevaplara zaman vermek gerekir. Cevapların sorular kadar ani ve huysuz bir temsili yok.
Karşılaştırmak bir nevi şekil vermek. Önyargıya yol açar bir de. Önyargı büyütür ve hatta bunu basitleştirir. Artık her karşılaşmada bu bilgi ondan bir şey almasını ister. Alma ve verme değil, alma ve saklanma, alma ve vermemek için direnme zamanı. Başka hisler, yeniden olanlar bunu uzatır, uzatması da hakkıdır.
Hayatın içine tekrar karışanlar, hayatın içinden çekilenlerin hatıraları karşılaştırıyor ve karıştırıyor bazen. En çok da unutturuyor sanki. Belirsizlikten bahseden hiçbir konuşmanın sonucu yoktur, belki. Her şeye ve her yere itiraz etme özgürlüğü, bazen can sıkıcı. Kendini bir kafesten kurtarıp tekrar başka bir kafese girme isteği. İntihar değil bu. Karşılaşmamak bütün mesele. Kafeste mesela uçmanın rüyasını görürken hava kirliliğinin korkusuyla kendine yeni kafesler yapıyorsun.
Anımsadığımız hatıraların yıkıcılığına nostalji bulaşmış bir mazinin sonrasındayız. Her günümüz dün olsa keşke. Artık her günümüz yarın! Her şey yarın. Her şey yarın olmayacaksa yarın yakınlaştırır. Böylelikle arzı bir basamak daha geriye itiyoruz. Selamet için, gelecek için. Her şey gelecek için. Gelmeyeceğinin örnekleriyle bilmeye rağmen, yeniden.
Yeniden yenilmek herkesin hakkıdır. Ancak yenilince anımsanır zaten emsal yenilgiler. Bir örnek yeniden başlamak da cabası. Hayat uzun süren bir yarın. Hayat uzun sürmesine engel bir dünyada. Çeşitlenebilir hiçbir şey olamamış burası. Nesnelere benzetmek ayıp kaçar. Belki renkler, belki renklerin akıldan kaçan tonları. Kendini saklayan renkler de vardır.
Seni anlıyorum demek için zaman ve koşullar değişmeli. Değişmeyi bekleyenler için bu yeterli. Ötekiler değil, diğerleri, bazı daha büyük iddia sahipleri için ‘düşman’ bunun adı. Önümüzdeki yemek tabağına bakarken adını sadece savaşla duyduğumuz dağların ardındakiler. Yaşamak bu kadar ölümcül ve direngen. Cellat sonraki sokakta kurban oluverdi tarihte. Mazlum geldi zulümle yarıştı. Yol gerekir bazen. Karşılaşmaları örgütleyen yollar.
Bir anda bir yerde oluverip orayı sonradan yeniden düşünmek. Orası gerçekse orada yaşamayı bilmek. Uzak veya yakın her şey birbiriyle bu kadar yakınken, adım atmak gerekir. Uzlaşmadan adım atmayı öğrenmek de lazım. Karşılaştırmaları karıştırmak tuzak oluyor bazı yerlerde. Her yer bizim ama her yer aynı değil. Aynı bizim gibi değil.
Karşılaştırdığına itiraz var bir de. O var. Bizimle buraya kadar geldi. Bam teli, ölüm kalım sebebi, öğretilmiş acil çıkış, öğretilmiş hizaya getirme çabası, öngörülemeyen çıkışlar, imtihan edeyim derken sınanıyorsun bir anda. Erteleme girer araya, işi bu. Sonra sonuç ister bu erteleme borcu. Kimin olduğunu bilmeden ödersin.
Denilir ki kimse borçsuz göçmedi buradan. Ya alacaklı ya da verecekli göçtüler. Adını dünya koyup üstünü kapattılar. Biz de buradayız işte. Aynı yüzyılda, önceden gelenlerin şaibeleri ile doğruları, yarınlara ihtiyaçları ve dünü hatırlatmaları. Hayat bir sinema filmi olamayacak kadar konusuz bazen. Bol oyunculu ve bol seyircili bir etkinlik.
Dağılan dikkatin görmek istediği noktalar olur. Alıntılı anlatımla, ikna ile çizilen manzaralar. Bugün başlasak geç, dün başlamış olsak karışabilir bugün. Önlem ve ihmal. Birikim veya devir. Belki bir şeyler devrilir, belki devrilen ilk adıma basamak olur. Buradan gitmiyoruz, inat sadece inat değildir, unutulmuş bir umuda çağrıdır. Unutmak kuantuma yakışıyor bazen. Kaosun egemenliği düzene böyle direniyor sanki. Eylem, anlam ve adım ve daha başka neden sonuçlar, sonuçsuz nedenler kovalıyor birbirini. Ama yok, unutulan hep unutulmayacak.
Bir şarkıda geçer: “Bir çocuk bütün oyunlara yazılır.” Yenildik, yenilendik yeniden, dirildik ve bir vokal yükseliyor. Ses vermeyen, veremeyen, ses veren, vermek isteyip veremeyenler, birleşir. Birleştikçe kavuşacağız, birleştikçe yeni bir basamak inşa edeceğiz, tıpkı öncekiler gibi. Karşılaşmak bir basamak da düşündürür, bir adım da. Karşılaşmak adımla başlar. İtiraz ve kabul de öyle. Sonrası geleceğin yenilgisi olmasın aman yeter!