Gündemdeki ‘yeni süreç’ tartışmalarına dair verdiği demeçte geçmiş süreçlerde de Türkiye’nin Abdullah Öcalan ve PKK’yi muhattap olarak kabul ettiğini hatırlatan HSM Karargah Komutanı Murat Karayılan, ‘Önder Apo’nun özgürlüğünü eksene almayan çözüm arayışları bizim için yok hükmündedir’ dedi
Halk Savunma Merkezi Karargah Komutanı Murat Karayılan, Kürt sorunu kapsamında yaşanan tartışmalara dair konuştu. Karayılan, Ortadoğu’da yaşananlar için, “Bölgedeki 3. Dünya Savaşı, tırmanış halindedir ve giderek bunun daha da gelişeceği görülmektedir. Küresel hegemonik güçler, bu savaşla birlikte bölgeye yeniden bir dizayn vermek istiyor. Açıkça görülen husus budur” dedi.
AKP-MHP’nin Kürtleri bir kez daha statüsüzlüğe mahkum etmek istediğini ifade eden Karayılan, “Bu dönemde en çok ihtiyaç duyulan şey, örgütlü toplum ve birliktir” dedi.
Sürecin tehlike ve fırsatları içerisinde barındırdığını kaydeden Karayılan, İmralı’daki tecride değindi. Karayılan, “Bizim pozisyonumuz Önderlik (Öcalan) karşısında öz eleştiri pozisyonudur. Biz özeleştiriyi de daha fazla doğru çizgide pratiğe yüklenerek geliştirebiliriz. Hem Hareket olarak hem halk olarak Önder Apo gerçeğine daha fazla cevap olmamız, yükünü hafifletmemiz, elini güçlendirmemiz en temel görevimiz durumundadır. Buna yüklendiğimiz ve bu konuda başarı sağladığımız oranda, ülke ve bölge çapındaki gelişmelere de cevap olmayı başarmış olacağız” ifadelerini kullandı.
‘Demokratik çözüme evet’
AKP-MHP’nin “yeni süreç” açıklamalarına değinen Karayılan, “Sanki yeni bir süreç varmış gibi kendi kendilerine tartışıyorlar ama bize, yani Kürt tarafına şimdiye kadar yansıyan herhangi bir şey yoktur. Hareket olarak demokratik çözüm sürecine karşı değiliz. Bu kadar tecrübeden sonra sıradan özel savaş taktikleri kapsamındaki algı oluşturma politikalarına da prim verecek değiliz. Elbette koşullar değişmiştir, eskinin tekrarı olamaz. Bu doğrudur. Eskiden ciddiyet ve samimiyet yoktu. Türk devleti bir taraftan Önderliğimiz ile görüşmeleri sürdürüyor, ‘çözümü geliştireceğiz’ diyordu, diğer taraftan da ‘Çöktürme Planı’nı karar altına alarak savaşa hazırlık yapıyordu. Son tahlilde, tartışmalar sonucu ulaşılan ortak mutabakat reddedildi. Dolmabahçe Sarayı’nda okunan mutabakattan sonra Nisan’da Önder Apo, PKK Kongresi’nin toplanması ve bu sürecin nihayete erdirilmesi çağrısını yapacaktı. Buna hazırlanırken bizzat Tayip Erdoğan tarafından mutabakat inkar ve reddedilerek tecrit ve savaş dayatıldı. Gerçeği budur. Şimdi de bir taraftan sanki yeni bir şey varmış gibi konuşuluyor, diğer taraftan sopa gösteriliyor, tehditler yapılıyor. Biz mücadelemizi yürütüyoruz ve kimseye muhtaç değiliz” şeklinde konuştu.
‘Gücümüz mevziisini korumaya devam ediyor‘
Karayılan, “PKK zayıfladı” tartışmalarına işaret ederek, “Ayrıca kimi tartışmalarda ifade edilen ‘Biz PKK’yi kendi sınırlarımız içerisinde zayıflatmışız, hatta bitirmişiz. Sadece Irak ve Suriye’de var’ gibi söylemler de gerçeği ifade etmiyor, manipülatiftir. Bizim stratejik düşünerek Kuzey Kürdistan’da bilinçli bir biçimde belli bir esnemeyi geliştiren yaklaşımımızı, zayıflama olarak görenler, yarın ne kadar büyük yanıldıklarını görecektir. Genelde bizim gücümüz 10 yıl öncesinden daha güçlüdür. Kuzey’de belki gerilla hareketi bakımından belli bir azaltma yapılmıştır ama bu konuda kimse kendini aldatmamalı. Bizim güçlü zeminimiz, potansiyelimiz ve çekirdek mevzilenmemiz vardır. Türk devleti, 4-5 yıldır bizi Kuzey’de bitirdiğini söylüyor; bu büyük bir yalandır. Temel olmayan bir-iki eyalet dışında, her yerde gücümüz mevziisini korumaya devam ediyor. Bu açıdan kimse yanlış hesap yapmamalı. Yanlış hesap yapanların kendileri zarar görür” diye kaydetti.
Karayılan, Devlet Bahçeli’nin çağrılarını da değerlendirdi. Karayılan, devamla şunları söyledi:
“Eğer Türkiye’nin çıkarını düşünen, gerçek yurtseverliğin ağır bastığı bir durum gelişiyorsa ve bu temelde bazı yeni adımları atacaklarsa Kürt tarafı buna yok demez ama asla yaş tahtaya da basmaz. Herkesin bunu bilmesi gerekiyor. Önder Apo’nun özgürlüğünü eksene almayan çözüm arayışları bizim için yok hükmündedir. Eskinin tekrarı değil, eğer yeni yöntemlerle sürece yaklaşılacaksa bu halkadan yaklaşılmalıdır. Mandela yasası çerçevesinde Önder Apo’ya yaklaşılarak diyalogların geliştirilmesi, beraberinde sorunun köklü çözümünü de getirebilir.
Kuşkusuz Önder Apo’nun da işaret ettiği gibi PKK’nin, yine yasal-demokratik Kürt siyasetinin çözümde oynayacağı önemli roller vardır. Rejimin yaptığı, birini öbürüyle çatıştırmak gibi basit bir taktiktir. Bundan uzak durularak, Kürt tarafının bileşenlerinin her birinin oynayabileceği rol de göz önünde bulundurulup yaklaşılırsa, sorun olmayacağı açıktır. Kaldı ki, geçmişte Türk devleti Kürt sorununun çözümünde Önder Apo’yu ve PKK’yi muhatap olarak kabul etmiştir. Yine yasal demokratik siyasete rol biçmiştir. Şimdi ondan geri adım atılamaz ve bunun tartışma konusu yapılması iyi niyet olamaz. Devlet, ‘Oslo görüşmeleri’ni kiminle üç yıl boyunca sürdürdü? İmralı görüşmeleri hangi temelde sürdürüldü? Devlet, Önder Abdullah Öcalan’ı muhatap olarak kabul ettiği için bu görüşmeler sürdürüldü.
‘Gerçek ortadadır’
En son, Devlet Bahçeli’nin çağrısı da her ne kadar kendi anlayışına göre ve bizim asla kabul etmeyeceğimiz, akıl dışı bir içerikte olsa da özünde Önder Apo’yu muhatap olarak görmesinden dolayı yapılmış bir çağrıdır. Bu gerçek ortadadır. Bu gerçeği atlayıp, başka bir versiyon üzerinde durmakla herhangi bir çözüm durumu gelişemez. Hakikat budur, bu hakikate göre yaklaşım olursa elbette ki Kürt tarafında da karşılık bulur. Böyle değil de sıkışmışlıktan kurtulmanın arayışları çerçevesinde çeşitli taktikleri geliştirme yaklaşımları da sonuç almayacaktır. Bu gibi taktik manevralara karşı Kürt tarafının karnı toktur.”
Kaynak: Yeni Özgür Politika