Bakan Dönmez, Karadeniz sahil kentlerinde sismik araştırmaları başlattıklarını duyurdu. Sahil yolu, HES’ler, madenler, Yeşil Yol ve yaylalarda kentsel dönüşümün ardından doğalgaz sondajları ile bölgenin idam fermanı veriliyor
Yusuf Gürsucu / İstanbul
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Samsun Valiliği’ni ziyaretinden sonra Samsun Büyükşehir Belediyesi Şehit Ömer Halisdemir Salonu’nda basına kapalı gerçekleştirilen “Samsun Enerji Koordinasyon Toplantısı’na” katılmasının ardından basın toplantısı düzenledi. Dönmez, “Karadeniz sahil kentlerinde de sismik araştırmaları başlatıyoruz. Samsun’a bu yıl içerisinde yaklaşık 64 milyon liralık sismik Ar-Ge, araştırma yapılmasıyla ilgili bütçe ayırdık. İnşallah denizde olduğu gibi belki karadan da müjdeli haberleri sizinle paylaşırız” dedi. Dönmez, Samsun’da enerji ve madencilik alanında yapılan faaliyetlerle yürütülen projeleri değerlendirdiklerini belirtti.
Hiçbir yer bırakmayacaklar!
Türkiye petrollerinin Karadeniz’de, Samsun’a çok yakın bölgede Batı Karadeniz’de önemli sismik arama, araştırma ve üretim faaliyetleri bulunduğuna dikkati çeken Dönmez, “Karadeniz sahil kentlerinde de sismik araştırmaları başlatıyoruz. Samsun’a bu yıl içerisinde yaklaşık 64 milyon liralık sismik Ar-Ge, araştırma yapılmasıyla ilgili bütçe ayırdık. İnşallah denizde olduğu gibi belki karadan da müjdeli haberleri sizinle paylaşırız. Araştırma yapmadan, yerin altının filmini, fotoğrafını çektirmeden bir şey söylemek erken ama aranmadık hiçbir yer kalmasın” sözleriyle Samsun’dan başlayıp tüm Karadeniz sahil kesiminde sondajlar yapılması halinde zaten hızla yok olan ekolojik hayatın sonunu getirmeye çalıştıklarını gösterdi.
Karadeniz’de yağma
Dünyanın belki de en önemli ve gözümüz gibi korunması gereken Karadeniz Bölgesi, hemen hemen tüm coğrafyada olduğu gibi sermaye saldırıları altında. HES’ler, ‘Yeşil’ yollar, madenler, kentsel yağma, orman katliamı, Ayder Yaylası’na yapılan kentsel dönüşüm ve mera işgalleriyle o güzelim doğanın, birçok endemik bitki ve hayvan türünün hızla yok edildiği, İkizdere’de olduğu gibi koruma alanlarının taş ocağı vd. saldırılarla yağmalandığı insanların köylerinden tamamen göç etmek zorunda bırakıldığı bir dönemi yaşıyoruz. İnşa edilen dev barajlar ve yüzlerce HES ile doğası tamamen tahrip edilmiş olan bölgede seller can alırken evler, bağlar, kentler yerle bir ediliyor. Kara ile denizin bağını koparan geniş otobanlı sahil şeridi sadece insanın denizle bağını koparmakla kalmamış, hem canlıların hem de suların denizle buluşmasının önünde büyük bir engel olarak durmaya devam ediyor.
Su çalındı
Türkiye’nin iki bölgesi diğer bölgelere göre ‘nitelikli su’ açısından zengin bölgelerdir. Bu iki bölge Karadeniz ile Kürt coğrafyasıdır. İki bölgede yaşayan halkların geçmiş tarihleri boyunca suyun yaşamlarında çok önemli bir yerinin olduğu hikâyelerinde, destanlarında ve mitolojik anlatımlarında yer alıyor. Sermayenin emeği ve doğayı köleleştirme politikaları atbaşı hızla ilerliyor. Bu iki bölgenin bir diğer ortak yanı bu bölgelerin petrol, doğalgaz, biyo-yakıt, maden, enerji üretimi gibi amaçlarla düzenlenmiş olmasıdır. Doğadan çalınan sular, HES’lerle boru içine alınarak hem enerji üretimini gerçekleştirmek istiyorlar hem de aynen petrol boru hatları gibi suyu boru içinde taşınarak farklı amaçlara (doğalgaz, kaya gazı sondajları ve termik santraller) bağlanıyor.
Suların yüzde 90’ı oksijensiz
Karadeniz ekosisteminin son çeyrek yüzyılda Tuna, Dinyeper, Dinyester, Don, Kuban ile Kızılırmak ve Yeşilırmak’ın taşıdığı besin tuzları ve kimyasal maddelerin etkilerini inceleyen Sinop Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi bilim insanları, besin tuzu dengesinin bozulması sonucu meydana gelen anormal değişimler gözlemiş ve bunun oluşan hidrojen sülfür gazıyla birlikte balık popülasyonuna büyük zarar verdiğini belirlemişlerdi. Su Ürünleri Fakültesi Temel Bilimler Bölümü Başkanı Prof. Dr. Levent Bat, Karadeniz suyunun yaklaşık yüzde 90’ının sürekli oksijensiz olduğunu belirterek, “Karadeniz, dünyanın en büyük ve en fazla oksijensiz kalan bölgesidir. Son yıllarda da oksijen oranı iyice düştü. Bu nedenle de salyangoz, tirsi, zargana, karides, yengeç, midye, istiridye gibi dipte yaşayan birçok balık ve canlı popülasyonu yok oldu” diye belirtmişti.
Bölge katledilecek
Deniz ekosistemi yapılan sondajlarla tamamen katledilirken, karasal alanda süren yağmaya sondajların da eklenmesiyle bölge gerçek anlamda yıkıma uğrayacak. Rusya’dan deniz içine döşenerek taşınan doğalgaz büyük bir risk kaynağı iken petrol ve doğalgaz amaçlı sondaj sayılarının giderek artması ise Karadeniz’in idam fermanından başka bir şey değil. AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ortaya koyduğu politikalar Karadeniz’in hem karadan hem denizden yok olmasına neden olmakta. Doğalgaz sondajlarını denizde ve karada arttırmak ve üretime geçmek amacıyla hızlandırılan adımlar ise Karadeniz Bölgesi’ni hem denizden ve hem karadan sermaye için katledecek.