Biz Kürtlerin gerçekten işi çok zor. Çok acı çekiyoruz. Bizimle birlikte Rumeli, Anadolu, Mezopotamya, Kilikya ve Zagroslarda yaşayan insanların da durumu farklı değil. Çünkü karşımızda akıl sağlığını yitirmişlerin oluşturduğu bir devlet mekanizması var. Binlerce yıldır entrika, zulüm, şiddet, savaş ve ölüm dışında hiçbir şey üretmeyen bir mekanizmanın sarmalı bu. Haliyle bu topraklarda refah, barış, huzur dönemleri istisnaidir.
Atalarımızın söylediği gibi “Roma Reş” ya da “Roma Bêbext” entrikanın, yalanın hilenin tarihidir. Roma İmparatorluğu bir medeniyet olduğu kadar hilenin ve entrikanın da tarihidir. Günümüz uygarlığının kurumlarının ilk temellerinin atıldığı ve günümüze kadar yetkinleşerek geldiği sistemdir Roma. Belki devlet olarak yıkılmış olabilir. Ama onun türemesi Bizans ondan bin yıl sonra da varlığını devam ettirdi. Bizans bir devlet olarak yıkılsa da tüm kurumları Osmanlı eliyle yürütüldü. Yani Osmanlı; toprak sistemi, vergi ve gelir kaynakları, idari sistemi, askeri ve hukuk mekanizmaları itibarıyla türemesi olduğu Bizans’tan aldı geleneği. Hatta günümüz Türkiye Cumhuriyeti’nin bayrağı dahi bir Bizans sembolüdür ki, bu devlet de kendini Osmanlı mirasçısı sayarak kurum ve yapılarını yeni döneme uyarlayarak onun türemesi olduğunu ispatlamaya çalışmaktadır.
Roma’dan modern Türkiye Cumhuriyeti’ne kadar kahramanlık addedilecek savaşlardan ziyade hile ve entrikalar vardır. Roma; Kartacalılara karşı, Atilla’ya karşı ya da Spartaküs’ün başkaldırısına karşı gerçek bir savaş vermedi ve bir zafer de kazanmadı. Meydan savaşları, zengin taktikler ve kahramanlıklardan ziyade, entrika, hile, oyun içinde oyunlar ve bu bağlamda taktikler görürüz. Verilen ve tutulmayan sözler, zorlanmayı müzakereye, anlaşmaya dönüştürüp zaman kazanma ve ilk fırsatta yok sayma, sorunları köklü çözme yerine sürüncemede bırakma, muhatapla direkt ilişki yerine, uyduruk muhataplar yaratma ve karşıtları birbirine düşürme vb. günümüz modern devletini, egemenlikçi sistemi de etkileyen bir felsefe ve anlayış rücu etmiştir. Hakeza vaatler, ajitasyonlar, sanal gerçeklikler yaratma, semboller, söylemler geliştirme ve efsaneler uydurma ve bunlar üzerinden türetilen bir siyasi, kültürel ve yaşamsal işleyiş mevcuttur Roma’da.
Roma Reş a Bêbext, halkımız için hep aynı isimle kaldı. Yakın dönemde Türkiye ile Yunanistan neredeyse birbirine girecek, büyük tehditler savruluyordu. Libya’nın tümünde dengeler bozulmuş, kuzey üzerinden tüm Afrika’ya hükmedilecekti. Mısır’da Sisi, Suriye’de Esad gidecek; İsrail, Filistin karşısında diz çökecekti. Hakeza Kuzey Suriye’de tanımladıkları biçimiyle PYD/YPG/PKK bitirilecek, Menbic üzerinden Halep’e, Rakka üzerinden DeyrZor ve zengin petrol bölgelerine, Derik üzerinden Rimelan’a inecek, oradaki petrol bölgelerine hâkim olacak, Suriyeli mültecileri de bu bölgelere yerleştirecek, Kürtleri de bitirecekti.
“Yetmez” deyip yetinmeyi bilmeyen bu uygarlığın temsilcileri Heftanin üzerinden daha önce bağımsızlık girişimini önlediği Başur’u ablukaya alacak, istihbaratçı başbakanla kurduğu istihbarat ilişkisi ve oluşturduğu yerel istihbarat ağı ile PKK’nin geçiş yollarını kapatıp bitirecek, bölgede koruculuk sistemi oluşturacak ve yüzyıllık Kürt direnişini kırıp Misak-ı Milli sınırlarına katacaktı.
Ne var ki, Roma’nın, Bizans’ın, Osmanlı’nın devri değil. Bunları hatmetmiş, kendi tecrübelerini eklemiş, savaşlar kazanmış, silah, teknoloji ve kültür yaratmış olan onlarca güç var artık. Nasıl Türkiye-Libya kıyı anlaşması yapıp hamle yaptı ise Yunanistan-Mısır başka bir anlaşma ve hamle ile bunu boşa çıkardı. Tehditlere, söylemlere boyun eğmeyen güçler AB nezdinde, ikili ilişkilerde, ortak hareket edince Türkiye ileride sonuçlarının görüleceği üzerine Libya’da da Akdeniz’de oyun dışı kaldı. Tabii ki bunun örtülmesi, gündemden düşmesi için yeni bir gaz efsanesi Karadeniz’de yaratılacak, Akdeniz unutturulacaktı.
Spartaküs’ün direnişinden ilham alan, tarih boyu direnişçilerin tecrübeleri ve direniş bilincini rehber edinenler de var. Lakin Heftanin’de işler beklendiği gibi gitmiyor. Oradaki güçlerin direnişi yanı sıra halkın TC-KDP eliyle oluşturulması hedeflenen planlara da isyanları yükseliyor. Elbet bunu gündemden düşürecek bir gaz yok. Ama hava var. Tüm havaya hâkim olacak yüzyılın yeni icadına dair bir müjde gelebilir. Bunun sunuşunu da büyük damadın gazı gibi küçük damat da havadan yapabilir.
Son kertede eğer ayaklar yere basarsa Türkiye’nin yüksek faizli de olsa çok milyar dolarlı borca ihtiyacı var ve bir de Kürt anasını görmesin misali ricası var. Bütün dünyadan istediği bu.
Unutmadan, petrol ve gazı ilk bulanlar Romalılardır. Kısmen de kullanmaktaydılar. Ama onu sistematik olarak kullanılabilir hale getiren ve kullananlar Roma’ya karşı savaşanlardı.
Yani mesele gazı bulduğunu söyleyip hava atmak değil.