İslahiye’nin Boğaziçi Mahallesi’nden depremzede Sibel Şahin, halkın yardımı ile ayakta kaldıklarını belirterek, 4 aylık bebeğinin ölmemesi için yıkık evden mamasını almak zorunda kaldığını, kar suyu eritip içtiklerini söyledi
Mereş’te meydana gelen depremlerin ağır bilançosu Dîlok’un (Antep) ilçelerinde daha çok ortaya çıkıyor. Dîlok’un İslahiye ilçesine bağlı Boğaziçi Mahallesi’nde (Cevizlidere) halk kendi imkanlarıyla enkazlardan çıkarken, dayanışma sonucu yapılan yardımlarla soğuktan korunmaya çalışılıyor. 21 hanenin bulunduğu Boğaziçi Mahallesi’nde 2 kişi yaşamını yitirdi. Mahallede evlerin tamamı yıkılırken, dağlardan düşen kayalar ise yolları ve mezarlıkları tahrip etti.
‘60 yıllık emeğimiz gitti’
Çadırları kendi imkanlarıyla yaptıklarını söyleyen depremzedelerden Sibel Şahin, devlet olmadığı için kendi başlarına çadırlarını yaptıklarını belirtti. Şahin, “Eşim ne bulduysa onunla çadır yapmaya çalıştı. 4 aylık bebeğim var ve sığınmak zorunda kaldım. Çadır istememize rağmen gelmedi. 60 yıllık emeğimiz bir anda gitti. Ben evimi bu halde görmek istemiyorum, sürekli ağlıyorum. Yapacak çok şey var ama yapan yok. Buraya hiçbir şey gelmiyor. İlk gün askeriye yanımızdan geçti, bizi soran bile olmadı” dedi.
‘Yetkililerden kimse gelmedi’
“Bütün cenazelerimizi çıkardık, kendi başımıza gömdük, yaralarımızı kendimiz sardık, neden?” diye soran Şahin, “Diğer köylere yardım yapılıyor, muhtar var diyorlar. Bizde muhtar görünmüyor. Yetkililerden gelen kimse yok, askeriyeyi geçtik, muhtarımız bile yok. Ben dilenerek, ağlayarak çadır aldım. Kimsenin çadırı yok, alan kendi imkanlarıyla alıyor. Çadır yaptık ama çocuklarım hâlâ ağlıyor ve korkuyorlar. Halkın getirdikleriyle yetiniyoruz. Yıkılmış eve girerek tuvalet ihtiyacımızı karşılıyoruz. 4 aylık bebeğime banyo yaptıramıyorum, hava soğuk nasıl yaptırayım?” şeklinde konuştu.
‘Kızım açlıktan ölecekti’
Köyde bulunan konteynerleri halkın kendi imkanlarıyla aldığına dikkat çeken Şahin, “Geçmeyecek, benim yaşadığım o günkü acı hiçbir zaman geçmeyecek. Bir yılda bitireceğiz diyorlar, ama bu acılar geçecek mi? Geçmiyor. 19 yaşında gözümün önünde genç bir çocuk öldü, geçer mi bu? Komşumu alıp ahırın içine attılar. Neden, niye yaptılar? Kimse uğramadı buraya bir iki gün boyunca. Kendi imkanlarımızla yaşadık. 112’yi arıyorum ‘Neresi?’ diyorlar. Ya nasıl neresi, deprem bölgesi. 4 aylık kızım açlıktan ölecekti, gidip o enkazın altında mamasını almak zorunda kaldım. Karı eritip su yaptım. Milletin yardımının dışında yardım yok” ifadelerini kullandı.
Haber: Dilan Babat / Mereş-JINNEWS