HDK Emek Meclisi, 29 işçinin hayatını kaybettiği Beşiktaş’taki gece kulübü yangınında ve diğer iş cinayetlerinde sorumluluğu bulunanların hukuk önüne çıkarılıp cezalandırılmasını isteyerek, çalışma alanlarının katliam alanlarına dönüştüğünü vurguladı
Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Emek Meclisi, 2 Nisan günü İstanbul Beşiktaş’taki bir gece kulübünün tadilatı sırasında çıkan yangında 29 işçinin hayatını kaybetmesi ile son dönemde yaşanan diğer iş cinayetlerine ilişkin Ankara’da açıklama yaptı.
Sakarya Caddesi üzerinde yapılan açıklamada hazırlanan basın metnini HDK Emek Meclisi Sözcüsü Yılmaz Yıldırımcı okudu.
Beşiktaş’taki gece kulübünde yaşanan ölümlerin bir kaza, kader veya fıtrat olmadığını dile getiren Yıldırımcı, iş yeri sahiplerinin ve sermayenin karlarına kar katmak isteyenlerin emekçileri yaşamları pahasına çalıştırarak iş cinayetlerine yol açtığını söyledi.
Ölümlerin nedeni ‘kar’ hırsı
Bu iş yerinde tadilat yapılırken gerekli tedbirlerin hiçbiri alınmadığı gibi buna dikkat de edilmediğine belirten Yıldırımcı, yaşanan ölümlerden yerel yönetimler, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve işyeri sahiplerinin sorumlu olduğunu ve hukuk önünde mutlaka hesabını vermeleri gerektiğini ifade etti.
Yıldırımcı, devlet destekli sermayenin kar ve daha fazla kâr elde etme hedefleriyle çalışma yaşamında etik, meslek onuru, çalışma ahlakı gibi evrensel değerleri tanınmadığına da kaydetti.
Yıldırımcı, “Kapitalizm ve sermaye yanlısı sistemin ülkemizde, emekçi halklarımıza dayattığı açlık, yoksulluk, barınamama, ekolojik yıkım, eğitim ve sağlık alanlarında yarattığı toplumsal tahribat ve kriz her geçen gün büyürken, bugün ülkemizde açlık sınırı 30 bin yoksulluk sınırı 60 bine dayanmıştır. Bütün bu zor yaşam koşullarında hükümet sermaye yanlısı politikalar gereğince emekçileri 17 bin gibi açlık sınırının çok altında bir asgari ücretle çalıştırmaya mahkûm etmiştir. İşsizliğin, güvencesizliğin ve örgütsüzlüğün hâkim hale getirildiği toplumsal yaşamda, emekçiler ne yazık ki işin niteliğine, ücretine, süresine, güvencesine bakılmaksızın ne iş olursa olsun yaparım ile karşı karşıya bırakılarak adeta kölelik koşullarında çalıştırılmak zorunda bırakılmaktadır. Ülkemizde emekçileri bu kölelik koşullarında çalışmaya zorlamalar ve dayatmalar nedeniyle, patronlar işçi sağlığı ve iş güvenliğine yasal mevzuat gereği dahi harcama yapmamak ve karlarından küçük bir kısmını ayırmadıkları için bu katliamlar yaşanmaktadır” diye konuştu.
Yılın ilk 3 ayından 450 işçi öldü
İş Sağlığı ve Güvenliği Meclisi (İSİG) verilerine göre, 2023 yılında 1932 işçinin, 2024’ün ilk 3 ayında ise 450 işçinin iş cinayetlerinde yaşamını yitirdiğini dikkat çeken Yıldırımcı, “Maden ocaklarında maden işçileri, inşaat patronlarının karları uğruna inşaat işçileri, altın ve maden aramalarıyla doğamızın alınır satılır hale getirilen politikalarla maden arama işçileri, tekstil işçileri, tersane emekçileri, fabrika işçileri ve bugün gelinen aşamada sermayenin karı ve kapitalist sitemin uygulamalarıyla hiçbir çalışma alanında çalışan işçi ve emekçinin can güvenliği ve iş güvenliği kalmamıştır. Çalışma alanları adeta bir katliam alanı haline getirilmiştir” ifadelerini kullandı.
Bu şartlarda işçiler ve emekçilerin mutlaka örgütlenip kölelik koşullarını kabul etmemesi gerektiğini vurgulayan Yıldırımcı, “Mutlaka işçi sağlığı ve iş güvenliğini uzman ekipler rehberliğinde ve yönetmelikler çerçevesinde iş yerlerinde hayata geçirmek için mücadeleyi yükseltmeliyiz. Çalışma hayatından sorumlu Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile ve ilgili işyerine ruhsat, tadilat, tamirat, inşaat ve çevre güvenliğinden sorumlu yerel yönetimlerin resmi sorumluluklarını yerine getirmeleri için gerek fiili demokratik, gerekse hukuksal mücadeleyi her alanda yükseltmeliyiz. Kamuoyu şunu bilmelidir ki, başta 29 işçinin yaşamlarına mal olanlar olmak üzere bu katliamlarda sorumluluğu olan kim varsa hukuk önüne çıkarılmalı ve gerekli ceza verilmelidir. Biz işçi ve emekçilerde sorumluların peşini bırakmayacağımızı belirtmek istiyoruz” dedi.
Kaynak: MA