Kapitalizmin uzun yıllardır can çekiştiğini gösteren olgular oldukça fazla. Özellikle son yıllarda ne yapacaklarını şaşırmış durumdalar. Türkiye’nin de içinde yer aldığı birçok ülkede halklar üzerinde faşizm uygulamaları hayata geçirilirken, hammadde deposu olan doğal yaşam ise adeta katlediliyor. Sermayenin büyüme eğrisinin ise her geçen yıl düştüğü izleniyor. Bugün ortalama yüzde 2-3 seviyesine düşen büyüme rakamları onları ürkütüyor. Kapitalizmin sürdürülmesi büyümedeki yetersizlik nedeniyle zora girerken, aralarında paylaşım sıkıntılarını ortaya çıkarmış durumda. Yeni bir paylaşım savaşına doğru giden kapitalizmin, İran’a yönelik olarak bir savaş hazırlığı içine girdiği görülüyor.
2. dünya paylaşım savaşından hemen sonra, 1954 yılında kurulan, başında ise Rockelfeller ailesinin olduğu iddia edilen ve ABD dış politikası üzerinde etkinliği olan ‘Bilderberg Toplantıları’ her yıl yapılmaya devam ediliyor. Kuruluşundan hemen sonra 1954 ve 1974’te iki toplantısını Türkiye’de gerçekleştirmişti. Bilderberg ismi ilk inşa toplantısının gerçekleştiği Hollanda’da bir otelin isminden geliyor. Toplantılarının şeffaf olmadığı ve toplantıların amacının, kapitalizmin her türden çıkarlarını ve bekasını ele almak olduğu biliniyor. Bilderberg Toplantıları’na bu yıl Avrupa ve Kuzey Amerika’dan holding patronlarından siyasetçilere, kraliyet aileleri ve akademisyenlere uzanan yelpazeden 130 davetli katıldı.
Bu yılki toplantı İsviçre’nin Montrö kentindeki Montrö Palas Otel’de 30 Mayıs – 2 Haziran tarihleri arası düzenlendi. İsviçre ve Fransa ekonomi bakanları, Almanya Hristiyan Demokratların lideri Annegret Kramp-Karrenbauer ve Zürih merkezli Credit Suisse Bankası’nın CEO’sunun katılımcılar arasında olduğu “gizli” toplantıya Türkiye’den davet edilen isimler ise Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Koç (2017 yılında da katıldı) ve Koç Üniversitesi’nden Metin Sitti, Özyeğin Üniversitesi’nden Evren Balta, Koç Üniversitesi’nden Selva Demiralp olduğu açıklanmıştı. Toplantının gündeminin ise iklim değişikliği ve sürdürülebilirlik, Brexit, Çin, Rusya, kapitalizmin geleceği ve sosyal medyada örgütlenme gibi konu başlıklarından oluştu.
Bilderberg Toplantıları’na bugüne kadar Türkiye’den katılan isimlerin bazıları ise şunlar; Bülent Ecevit, İhsan Sabri Çağlayangil, İhsan Doğramacı, Turan Feyzioğlu, Kamran İnan, Hasan E. Işık, Gülten Kazgan, Halil Tunç, Memduh Yaşa, Selçuk Yaşar, Selin Sayek Böke, Ali Babacan, Mehmet Şimşek, Mustafa Koç, İlhan Kesici, Soli Özel, Gönenç Gürkaynak, Nuray Mert, Cüneyt Ülsever, Sedat Ergin, Nuri Çolakoğlu, Hasan Cemal, Ruşen Çakır, Cengiz Çandar, Zeynep Göğüş, Gündüz Aktan, Fehmi Koru, Sami Kohen, Murat Yetkin, Fuat Keyman ve Enis Berberoğlu. Bilderberg toplantılarına katılan herkesin asla toplantıda konuşulanları paylaşamayacağı noktasında yeminleri alınmakta! 2019 yılına kadar yapılan toplantıların hemen hepsine Türkiye’den hükümet düzeyinde katılımlar sağlanırken bu yıl hükümetten hiç kimsenin yer almaması çok dikkat çekti.
Toplantının gündeminde yer alan ‘iklim değişimi ve kapitalizmin geleceği’ bölümüne odaklanmamız gerekiyor. Çünkü her ikisi birbirine sarmal biçimde bağlı. İklim sorununa sürdürülebilirlik kavramının eklenmesinin nedeni ise kapitalizmin geleceği ile bire bir ilintili. Son yıllarda dillere pelesenk olan sürdürülebilirlik kavramına yüklenen yaşamsal boyut, insanların bu kavrama sarılmasına neden olurken aslında insanlar, kapitalizmin sürdürülebilmesine destek olduklarını fark etmezler bile. Kapitalizme karşı olduğunu belirten kişi ya da örgütler dahi bu sürdürülebilirlik kavramının tuzağı içine düşmekten kendini alamıyor. Bunun elbette birçok nedeni olabilir ancak temel neden kapitalizme mahkum bir dünyaya hapsolduğumuza içten içten inanılması yol açmaktadır.
Bilderberg Toplantıları’nın alt gurubunda yer alan Davos toplantıları da buradan feyiz alıp gündem oluşturmakta. Benzer sorunlar Davos toplantılarında da gündeme gelir. Sermaye insanı ve doğayı daha çok nasıl sömürebiliriz noktasına odaklanır. Kapitalizm kendi çıkarları adına bir araya gelerek aldığı kararlara karşı biz ezilenler, sömürüye uğrayan, katliamlara maruz bırakılanlar olarak çok fazlayız! Bir avuç sermayeye karşı milyarlarca insanız ve bunun farkına mutlaka varmalıyız. Sürürülebilirlik kavramı gibi uyuşturucu kavramlardan uzak durup, çok net ve açık biçimde anti-kapitalist bir çizgide ve kapitalizme karşı hep birlikte ve cepheden mücadeleler örgütleyip büyüyemezsek ters orantıda büyük kayıplar verir küçülürüz. Gelecek hayallerimiz de yok olup gider ve çocuklarımıza yaşayabilecekleri bir dünya bırakma şansını yitiririz.