Küremizde yaşanan kriz, ekonomik krizin ötesinde kapitalizmin varoluşsal krizidir. Kriz, kapitalizmin disiplinlerinden biri olan ekonomik krizle izah edilemeyecek kadar çok katmanlı! Dört başlıkta özetleyelim…
Kapitalizmin derinleşen varoluşsal krizi… Derin bunalımın temelinde; felsefeden sanata, teknolojiden ekonomiye, siyasetten örgüte, ulus devletten çekirdek aileye, devletten devletsizliğe, işçi sınıfından sınıfsızlığa, siyasetten siyasetsizliğe, demokrasiden demokrasizliğe, sınırlı mülkiyetten sınırsızlaşan ve çekiciliğini yitirecek mülkiyete… Yani kültür egemen toplum komünizme gidişin karmaşık sorun ve çelişkiler yatmakta.
Kapitalizm, 21. yüzyıla girerken varoluşsal olgularıyla iki arada bir derede kalmanın krizini yaşıyor. Öyle ki kapitalizm; devlet-modernizm çekirdek aile-işçi sınıfı gibi olgularla ne birlikte ilerleyebiliyor ne de yollarını ayırabiliyor! Kapitalizmin varoluşsal bunalımı buralardan beslenerek gelişiyor, derinleşiyor. Ayrıca “bugüne kadar kapitalizm, krizlerin altında yıkılmak yerine genellikle uyum sağladığı ve mutasyon geçiriyordu” ama artık krize uyum sağlamada da sınırlarına dayandığı tezleri de yaygın. Zenginlik içerisinde yoksulluğun derinleşmesi: Uygarlık krizi
Kapitalist toplumlar arkalanmış teknolojik gelişmeyle paralel, hiç bu kadar maddi zenginlik üretebilme kapasitesine ulaşamamıştı. Aynı kapitalist toplum, hiç bu kadar açlık ve yoksulluk da üretmemişti. 1 milyar insan işsiz-yoksul-aç! İnsanlık ilk kez böylesine maddi zenginlikle buluştu ama aynı insanlık manevi olarak da ilk kez böylesine çoraklaşıyor.
Yapay zekanın katkısıyla sağlanan inanılmaz maddi zenginlik okyanusunda; açlıktan cılız düşmüş vücutlar üzerinde kocaman kafalar, ürkütücü düzeyde büyümüş gözler, şişmiş karından ibaret çocuklar, artan ölüm ve intiharlar… Kapitalizmin yüz karası, insanlığın kırılma noktası ve uygarlık krizi!
Bu fotoğrafa ilişkin söylenecek şudur: Lanet olsun ürettiğiniz zenginliğe… Gayri Safi Milli Hasılaya… Yüksek katma değere… Yıllık büyüme oranlarına… Süper savaş silahlarına! Unutmayın ki “Aç bir Dünya tehlikeli. Yiyecek bulamayan insanların üç seçeneği var: ayaklanmak, göç etmek, ölmek” (Sheeran) Macron’u yemek yerken kuşatan emekçiler, “Yoksullara ekmek yoksa zenginlere de huzur yok”; Şili’de “Yoksullar için ekmek yoksa zenginler için de barış yok” deyip şirket binalarını ateşe veren halkın tepkileri geleceğin habercisi! Doğa, ekolojik krizi Avusturalya üzerinden insanın gözüne gözüne batırdı!
Kapitalizmin, işçi sınıfının yanı sıra insan ve doğa ile de çelişkisi büyüyor. Kendisiyle birlikte doğayı, insanlığı yok oluşa sürükleyerek dünyanın fiziki sınırlarını da zorluyor. Burjuvazinin, yerkürenin evrimine düşmanca iradi müdahalesi, doğanın ekolojik dengesinin bozuyor. Çünkü doğa kendi evrimini yaşamak yerine artan yoğunlukla dış müdahaleye maruz kalıyor. Düşmanca iradi müdahale; Dünya’nın içdış dengeleri ile sağlığının bozulup hastalanmasına, ateşinin yükselmesine yol açıyor. Açtı bile! Bilim insanları çok önceden; Avustralya’da daha uzun, sıcak, kuru yazların yaşanacağı, tarımsal alanların daha kuru hale gelip kolay tutuşmasına, yangınların sık ve daha şiddetli görülmesine neden olacağını belirtmişlerdi. Doğanın kendisine haydutça yaklaşan insana Avusturalya’dan yanıtı; mega felaketler.
Komünist hareketin, felsefi-teorik-ideolojik yeniden üretim krizi Kapitalizm nesnel olarak hiç bu kadar komünizme yakın olmamıştı. Çağdaş komünist hareket de hiç bu kadar zayıf düşmemişti. Bütün süreçleri, olguları, üretilmiş tıkaçları, ambargoları, dokunulmaz doğruları; Marksizmin radarından mercek altına alan düşünselteorik-ideolojik yeniden üretim çoktandır ilgili herkesin kapısını tokmakla çalıp duruyor. Felsefe-sanat-ekonomi-devlet-aile-ulus-siyasetörgüt… Hepsinin varoluş sosyolojisi sürekli değişiyorken, komünistlerin ideolojik-teorik üretim alanında uzun süredir “…..yoldaş şöyle dedi” ile sınırlı kendini tekrarı sürüyor! İşte komünist hareketin yeniden üretim krizi!
Şili’den Lübnan’a işçi emekçilerin süren uzun dalga isyanının ikili mesajı İlki, ekmek kavgasıyla sistem içi ekonomik sosyal iyileşmeyi başararak nefes alabilmek. Rüşvet-yolsuzluk-mülkiyet hırsızlığının önünü tam kesmeyi başaramazsa bile frenleyebilmek! İkincisi, son yirmi beş yıldan beri kapitalizme karşı aralıklı hamleleriyle; “ey kapitalizm bu hamlelerle nihai yıkma hedefinde senin güçlü ve zayıf yönlerini yoklarken, kendimi gücümü-hedeflerimi de gözden geçiriyorum. 21. yüzyıl strateji ve taktiklerinin üretimini ise ‘teori ağacı gridir, hayat ağacı yeşil’dir ışığında da oluşturmaları için eylemliliğimle komünist hareketin gözüne gözüne batırıyorum” diyor. Anlayana!