Yeni Zelandalı Loop Groop bisiklet kooperatifi, aşırı ve gereksiz tüketimin hâkim olduğu ve bunu hiç umursuyor görünmeyen bir sosyopat şirketler okyanusunun ortasındaki bağımsız bir ada gibi.
Carl Naus ve Dylan Pyle’nin özgürlük anlayışı hepimize bir çağrı. Onlar, bisikletlerin getirdiği sınırsız bağımsızlığa inanan iki anarşist.
Şehir atıklarından geri dönüştürerek ‘kendin yap’ tarzında faaliyet yürüttükleri tamirhanede görüştüğümüz Carl, “Bisiklet gerçekten de anarşist değerlerin cisimleşmiş hali,” diyor.
“Buraya gelip kendi başınıza tamir yapabilirsiniz, tamamen ücretsiz ve benzin de gerekmiyor.”
“Tescil ettirmeniz de gerekmiyor,” diye ekliyor Dylan.
Loop Groop, kâr amacı gütmeyen bir bisiklet kooperatifi. Sıfırdan kendi bisikletinizi monte etmekte veya mevcut bisikletinizi ücretsiz ya da çok az ücrete tamir etmekte kullanabileceğiniz bir kullanılmış bisiklet parçaları depoları var.
Carl ve Dylan bunu yapmak için gereken aletlere ve bilgiye sahipler, eğer bisikletler hakkında hiçbir şey bilmiyorsanız, bu süreç boyunca size yardım bile ediyorlar.
Carl ve Dylan’ın da belirttiği gibi, anarşinin kafayı kazıtmak veya yağma ile alakası yok. “Onun için punk’lara teşekkür edebiliriz,” diyor Carl. Anarşi daha çok, “ekonomik kurtuluş” ve insanların otonomi hakkı ile alakalı bir şey.
Sizden para cukkalamak değil yaptıkları işin amacı, size son teknoloji pahalı bisikletleri daha da pahalıya satmak istemiyorlar. Amaçları basitçe, bisikletleri uygun bir ulaşım seçeneği olarak her türden insanın erişimine sunmak.
Bir yönüyle çevre bilinçli bir çabanın, bir yönüyle siyasal bir duruşun ama her yönüyle tutkuyla bağlandıkları bir projenin parçası yaptıkları şey.
“Dylan ile yaptığımız daha çok bisiklet tamiri, insanlara bisikletlerini tamir ederken yardım etmek, insanlara bisikletlerini nasıl tamir edeceklerini öğretmek,” diyor Carl.
“Canımı sıkan şey, insanların bazen bize bir işyeriymiş gibi davranmaları,” diyor Dylan.
“Evet, Loop Groop bisiklet de satıyor,” diyor Carl, “ama sadece maliyetleri kapatmak için, kar için değil.”
“Kesinlikle kapitalist değiliz ama ticaret yapıyoruz ama kiramızı karşılamaya yetecek kadar.”
Duvara işaretli bir çizelgeyi gösteren Carl, “Fark ettiyseniz aşamalardan biri de kapitalizmi ortadan kaldırmak, ve henüz oraya ulaşmış değiliz,” diyor.
“Yani demem o ki, sana bisiklet satabiliriz ama işin esası şu: burada bir sürü malzeme var. Gel ve kullan, kendi kendine nasıl yeterli olabileceğini öğren,” diyor Dylan.
Ve onlar kendilerine yetiyorlar gerçekten de. Enerji şebekesinden bağımsızlar. Güneş enerjisiyle dolan bir akü ile çalışıyorlar.
“Matkabı, telefonlarımızı ve lambaları şarj etmeye yeten 90w bir güneş panelimiz var. Aslında biraz da zorunluluktan enerji şebekesini kullanmıyoruz. Bu binaya elektrik çekemiyoruz,” diyor Carl.
“Bu projenin kendisi, bir sürü gereksiz şey üreten ve bize birbirimizle olan iletişimimizi ve alışverişimizi pek de sağlıklı ya da sürdürülebilir olmayan çok belirli bir şekilde sürdürmemizi öğreten kapitalist toplumun bazı çarpıklıklarına bir tür doğal yanıt”, diyor Dylan.
“Tüm mesele bu, biraz bile olsun kullanım imkânı varsa hiçbir şeyi atmamak, 2004’ten kalma dizüstü bilgisayarları bile,” diyor Carl, atölye tezgahının üzerindeki eski kapı tamponlarını işaret ederek.
“Bu bisikletlerden epeycesi bağış. Hiçbir bisiklete hayır dememek gibi bir ilkemiz var.”
Carl’ın sözleriyle, “bazı insanlar doğuştan çöp faresidir.”
*dunyadanceviri.wordpress.com sitesinden alınmıştır.
Çeviri: Serap Güneş