Kapitalizm, Endüstri 4.0’ın parçası olan 5G ile insanlığı köleliğe hazırlıyor. 5G teknolojisi, insan dahil tüm canlıların DNA’sını değiştirip hastalıklara iterken, insanlığa ise büyük bir gözaltı demek
Yusuf Gürsucu / İstanbul
Koronavirüs salgınıyla yeniden gündeme gelen ve insan DNA’sını değiştirdiği ve bağışıklığını baskıladığı için virüse karşı insanları savunmasız bıraktığı ileri sürülen 5G mobil ağ teknolojisinde adımlar atılmaya devam ediliyor. Güney Kore, dünyada 5G’yi kullanmaya başlayan ilk ülke olmuştu. En son Çin’li şirket Huawei tarafından, Çin’in Nepal sınırı üzerindeki Himalayalarda bulunan ve dünyanın en yüksek dağı olan 8 bin 848 metre yükseklikteki Everest Dağı’nın 6 bin 500 metresine, 5G baz istasyonu kurduğunu duyurdu. 5G teknolojisinin mobil ağ servislerinin kullandığı enerji maliyetlerini yüzde 90 azalttığı ve 4G’ye göre 20 kat daha hızlı bağlantı sağlayacağı iddia edilirken, dünyanın birçok ülkesi 5G teknolojisine karşı çıkıyor. Belçika ve İsviçre 5G teknolijisini onaylamadığını duyurmuştu.
Belçika 5G’ye izin vermedi
Yaydığı radyasyon miktarına dikkat çekmek için çok sayıda karşıt eylemin yapıldığı 5G teknolojisine ilk tavır Belçika’dan geldi. Hükümet, 2018 yılı Temmuz ayında operatörler ile bir anlaşmaya varmıştı. Bu anlaşmaya göre 2020 yılında Brüksel’de 5G şebekesinin kullanıma sunulması amacıyla radyasyon kuralları esnetilmişti. Çevre Bakanı Celine Fremault, bu kararı geçtiğimiz yıl Nisan ayında iptal etti. Bakan Fremault, 5G şebekesi için hizmet veren antenlerden yayılan radyasyon miktarının tespit edilemediğine dikkat çekti. Fremault, “Brüksel halkı kobay değildir. İnternetin hızlanması için halkın sağlığını riske atamam” ifadelerini kullandı. Baz istasyonlarının yaydığı elektromanyetik radyasyon miktarı için Brüksel’de 6 volt/metre limiti bulunuyor. Bu limit, başkentte 4G üzerinden hızlı internet sağlanması konusunda operatörleri zor durumda bırakmıştı. Türkiye’de BTK’nin bu frekanslar için belirlediği limit değer ise Belçika’nın belirlediği limitin yaklaşık 3 katı yani 15 volt/metre.
5G DNA’ya zarar veriyor
Beşinci nesil mobil ağ ya da kısa adıyla 5G, yüksek frekans ve yüksek bant genişliği kullanıyor. 28 ile 100 GHz arasında frenkanslarda çalışıyor. Yüksek frekanslı 5G ile 10 Gbit hızda ve çok düşük gecikmeye sahip internet sağlanabiliyor. Bu sayede uzaktan ameliyat yapılabileceği, araba sürülebileceği gibi iddialar var. 5G dalga boyları, düşük frekanslı olanlardan daha fazla enerjiye sahip. Üstelik dalganın uzunluğu kısaldığı için daha fazla anten yerleştirmek gerekiyor. Yaklaşık olarak her 150 metrede bir baz istasyonu güçlendirici antenler kullanmak gerekiyor. Antenlerin sayısındaki artış, düşük frekanslı radyo dalgalarında artışa neden olacak ve vücudumuz bu dalgalardan olumsuz etkilenecek. Bilim insanları ise 5G’nin yaydığı radyasyonun insan DNA’sına zarar vereceğini ifade ediyorlar.
Canlıların sağlığı tehlikede
5G şebekesinin yaydığı frekansların zararı hakkında rapor hazırlayan International Commission on Non-Ionizing Radiation Protection (ICNIRP), yüksek frekansa maruz kalmanın insan sağlığına ciddi etkileri olacağını söylüyor. 5G’nin yaydığı radyasyonun incelenmesi gerektiği yönünde ortak bildiri yayınlayan 250 bilim insanı ise 5G ile birlikte insan ve hayvan sağlığının tehlikeye gireceğini savunuyor. 5G çalışmalarının durdurulması kararını destekleyenler için change.org adlı bir site açıldı. 5GSpaceappeal.org ismindeki bu sitede Birleşmiş Milletler, Dünya Sağlık Örgütü, Avrupa Birliği, Avrupa Konseyi ve tüm ulusların hükümetine açık çağrıda bulunuluyor. Helsinki Üniversitesi’nden moleküler biyoloji profesörü Dariusz Leszczynski, Euronews’e yaptığı değerlendirmede, “5G emisyonlu radyasyonun etkilerinin biyomedikal olarak araştırılmadığını, 5G’nin güvenli olduğu görüşünün düşük seviyeli radyasyon sağlığa zararlı değildir varsayımına dayandırılğını” belirtiyor.
Beyin tümörü yüzde 34 arttı
Almanya’da Aachen Üniversitesi Elektromanyetik Çevre Uyumluluğu Araştırma Merkezi, güçlü radyo frekans alanları ile kanser teşhisi konan fareler arasında açık bir bağlantı olduğunu gösteren bir rapor hazırladı. Buna göre, iki sene boyunca günde 9 saat elektromanyetik alana maruz bırakılan farelerin beyin, kalp ve sinir sistemlerinde değişimler yaşandığı ve hücre ölümlerinin arttığı görüldü. İngiltere’de Kanser Araştırma Merkezi (CRUK) 90’lı yıllardan 2016’ya cep telefonu kullanımının yüzde 500 oranında arttığını, buna bağlı olarak beyin tümörü vakarının da eskiye nazaran yüzde 34 oranında artış gösterdiğini açıklarken, 5G bu oranı katlayacak.
Uzaya 20 bin yeni uydu
Uluslararası Kanser Araştırma Merkezi ise cep telefonlarını 2011’de “kansere yol açabilecek etken” olarak tanımlamıştı. 5G teknolojisi ise bu durumu çok daha fazla oranda arttıracağı bilim insanlarınca belirtiliyor. Çin’in Wuhan kentinden yayıldığı belirtilen koronavirüs salgını sırasında insanların yürürken birden yere düşen anları kameralara yansımıştı. Bunun nedeninin 5G’ye geçilen kentte 5G’nin havadaki oksijeni yakması, o noktadan geçen ve oksijensiz kalan insanların yere yığıldığı iddia edilmişti. Küresel ölçekte eşi görülmemiş bir çevresel değişime de yol açacağı 5GSpaceappeal.org’da belirtiliyor. Radyo frekansı vericilerinin planlanan yoğunluğunun öngörülmesi imkansız olduğu, dünya üzerindeki milyonlarca yeni 5G baz istasyonuna ve uzaydaki 20 bin yeni uyduya ek olarak, tahminlere göre 200 milyar iletken nesneler internetinin bir parçası olacak ve birkaç yıl sonra bu bir trilyon nesneye ulaşacak.
215 bilim insanı uyardı
Geniş çaplı imkarlara rağmen, radyo frekansı (RF) radyasyonunun yaşam için zararlı olduğuna dair kanıtlar zaten çok kuvvetli. Hasta ve yaralı insanlara ait birikmiş klinik kanıtlar, çok çeşitli bitki ve hayvanlarda DNA, hücre ve organ sistemlerine verilen hasarın deneysel kanıtı ve kapitalist modern uygarlığın temel hastalıklarının (kanser, kalp hastalıkları ve diyabet) büyük bir kısmına elektromanyetik kirliliğin neden olduğunun epidemiyolojik kanıtları ortaya konmuş durumda. 2015’te 41 ülkeden 215 bilim insanı, BM ve Dünya Sağlık Örgütü’ne (WHO) tehlike işaretlerini raporlarla iletti. “Çok sayıda yeni bilimsel yayının, EMF’nin (elektromanyetik alanlar), canlı organizmaları, uluslararası ve ulusal kuralların çoğunun çok altındaki seviyelerde etkilediğini gösterdiğini” belirtti.
Çocuklarda otizm ve astım
Yüksek frekansların insan üzerindeki etkileri ise şunlar; Kalp ritmi bozukluğu, bozulan gen ekspresyonu, bozulan metabolizma, bozulan kök hücre gelişimi, kanserler, kalp ve damar hastalıkları, kognitif bozukluk, DNA hasarı, genel sağlık üzerindeki etkiler, artan serbest radikaller, öğrenme ve hafıza defisitleri, bozulmuş sperm fonksiyonu ve kalitesi, düşükler, nörolojik hasar, obezite ve diyabet, oksidatif stres. Çocuklardaki etkileri arasında ise otizm, dikkat eksikliği, hiperaktivite bozukluğu (DEHB) ve astım bulunmakta. Çeşitli bitki ve hayvanlara verile zararla insan ırkının ötesine geçilmektedir; Karıncalar, kuşlar, ormanlar, kurbağalar, meyve sinekleri, bal arıları, böcekler, tüm memeliler, bitkiler ve ağaçlarda olumsuz mikrobiyolojik etkiler laboratuvar çalışmalarında kaydedilmiş.
Kapitalizmin hazırlandığı yeni düzen
Endüstri 4.0 olarak da adlandırılan devrim, nesnelerin (IoT) ve hizmetlerin interneti ile siber fiziksel sistemlerden oluşan bir yapı olarak tarif ediliyor. Endüstri 4.0 aşamaları içerisinde en kilit kavram olan IoT yani nesneler (üretilen metalar), fiziki ve sanal ortamları birbirine bağlayıp bilgi paylaşımıyla akıllı bir ağ oluşmasını sağlamak, karşılıklı etkileşim esasında gerçek zamanlı analiz edilebilme ve bu durumun sermaye adına değerli kılınır hale getirilmesi ancak Endüstri 4.0’ın olmazsa olmazı olan 5G teknolojisi ile mümkün. 5G teknolojisi ile üretim süreçlerinde fiziksel işlemleri siber-fiziksel sistemlerle izlemek, fiziksel dünyanın sanal bir kopyasını oluşturmak ve merkezi olmayan kararların verilmesini sağlamak kapitalizmin hedefi. Nesnelerin interneti ile siber-fiziksel sistemler birbirleriyle ve insanlarla gerçek zamanlı olarak iletişime geçip işbirliği içinde çalışabileceği ve hizmetlerin interneti ile hem iç hem de çapraz örgütsel hizmetler sunularak değer zincirinin sahibi sermaye tarafından yeniden değerlendirilmesini destekliyor.
İnsan gözaltına alınıyor
George Orwell’in, İkinci Dünya Savaşı’ndan hemen sonra 1948’de yazdığı ‘1984’ romanında, “Büyük Birader Seni Gözlüyor” vurgusu ile faşizme dair dikkat çekici uyarılar yapmıştı. Michel Foucault ise, “Mutlak iktidarlar, bireyin oluşmasını engellemiştir; oysa karanlıklara çekilen modern iktidar herkesi bireyselleştirmek istemektedir; çünkü bireyselleştirmek, gözetim altında tutmak ve cezalandırmak, yani egemen olmak demektir. Böylece modern iktidar, çocuğu okulla, hastayı hastaneyle, deliyi tımarhaneyle, askeri orduyla, suçluyu hapishaneyle kuşatarak bireyselleştirmiş, kayıt altına almış, sayısal hale getirmiş, böylece egemen olmuştur. Her kişi bir yerde kayıtlı hale gelince, herkes denetim altında olacak, gözetim altında tutulacaktır. Modern iktidar büyük gözaltıdır” ifadeleriyle Orwell’ın kitabındaki gerçeklere ekleme yapıyor.