Ve kapılar, açıldı. Yüzlerce, binlerce kadın, çocuk, yaşlı insanlar o açılan kapıdan çıktılar ve “Avrupa umudu” ile yola düştüler. Zor yoldu, itildiler, kakıldılar, kurşunlandılar ve boğuldular. Bizler ise sadece utandık! Savaş çıkaran devletler, kendi çıkarları için kapı açtılar, kapı kapattılar. Bir kez daha çocuklar öldü.
Peki neden bu savaş?
Bu savaşın tek nedeni, Kürtlerin uluslararası alanda “kazanım” elde etmelerini engellemek. Aslında, Suriye ve Türkiye Kürtler söz konusu olmasa böyle bir savaşın içine girmezler. Eski pratiklerde bu durumu doğruluyor. “Geçici Koruma Yönetmeliği”nde, hüküm bulunmasına rağmen, sığınmacıların tutulduğu AFAD kampları, sivil toplumlara tamamen kapalı. Bu kamplarda gelen hak ihlali duyumlarına ulaşamıyoruz.
Geri Gönderme Merkezleri de ulaşılmaz durumda. Kamplar dışında kalan sığınmacıların, çok önemli sorunları var. Özellikle kadın ve kız çocukları!
Unutmayalım, daha geçtiğimiz yıl bir hastanede 500 küçük kız çocuğunun bebek dünyaya getirdiği ortaya çıktı. Her savaşta en büyük zarar kadınlar ve çocuklar görmekte. Bugün sığınmacılara, kapıların açılması, o kapılardan güvensiz araçlar ile yollara dökülen insanların ardından atılan sevinç naraları, ırkçı söylemler, insanı gerçekten de insanlığından utandırıyor.
Ne yazık ki, coğrafyada güçlü bir barış hareketi yok… Ve Kürt sorunu “onurlu bir barışı” hedef alan insani politikalar ile çözülmedikçe savaşlar devam edecek, ırkçılık gelişecek ve bizler utanmaya devam edeceğiz.