Bütün insanlık tarihi boyunca savaşları erkekler çıkarmış ve savaşın en ağır sonuçlarını hep kadınlar yaşamış, en çok kadınlar mağdur olmuştur. Hiç şüphesiz savaş, erkek aklın ürünüdür. Muktedir olma, tahakküm kurma, güç gösterme, boyun eğdirme, işgal etme, talan ve yağma gerçekleştirme, kendine ait olmayanı, başkasının emeğini ve emeğinin ürününü, güç yoluyla ele geçirme, ganimet elde etme erkek savaşçılığının temel motivasyonlarıdır. Bütün bu savaşlarda kadınlar, kadın bedeni, kadın emeği de bir mal, bir ganimet olarak erkek tarafından işgal edilmiş, yağmalanmış, talan edilmiştir. Tecavüz kültürü, bütün savaşlarda erkekliğin bir nişanesi olarak kendini belirgin bir şekilde göstermiş, her savaşta binlerce kadın, erkeklerin tecavüzüne maruz kalmıştır. Yine biliyoruz ki çağımızda da bütün modern ulus devletler muhaliflere karşı baskı, işkence, tutuklama, hapis yanı sıra tecavüzü de bir savaş aracı, bir onursuzlaştırma yöntemi olarak kullanmışlardır, kullanmaktadırlar. Özellikle sömürgelerde tecavüzün yanı sıra fuhuşun geliştirilmesi, kadınların düşürülmesi ve fuhuş batağına çekilmesi de bir sömürgeci aparat olarak yaygın şekilde kullanılmaktadır.
Hem toplumlarda savaş karşıtlığı ve antimilitarist eğilimlerin gelişmesi hem de acımasız savaş uygulamalarının ikirciksiz ve daha rahat hayata geçirilmesi için zorunlu askerlik yerine profesyonel askerlik geliştirilmiş, ahlaki ve vicdani moral değerlerden boşaltılmış katiller yetiştirilerek, devşirilerek öldürme kapasitesi satın alınan, kiralanan kiralık katillerden oluşan ordular kurulmaya başlanmıştır. Bu kiralık katillerden oluşan ordular dünyanın dört bir yanında insanlık onuruna karşı, insanlığın evrensel moral değerlerine karşı sayısız suç işlemişlerdir. Bu profesyonel katillerin en çok işlediği suçların başında da kadınlara karşı gerçekleştirdikleri tecavüz suçlarıdır.
Kürtlerin onurlu bir yaşam sürme, insanlık bahçesinde kendi rengiyle, diliyle, kültürüyle var olma mücadelesine karşı sömürgeci güçler, Kürtlerin yurdunu birer toplama kampına dönüştürmüş, her türlü baskı, kıyım, asimilasyon politikaları yanı sıra kadınlara dönük tecavüz uygulamaları ve fuhuşun geliştirilmesi yoluyla kadınların düşürülmesi yaygın ve başat bir sömürgeci politika olarak uygulanagelmiştir. Batman’da profesyonel asker eliyle bir kadının istismar edilmesi ve intihara sürüklenmesi olayı, kamuoyunda belli bir ölçüde yankı bulduğu için belli oranda bir tepki gelişmiş olsa da her zaman olduğu gibi tecavüzcüyü koruma, kollama ve cezasızlık rutin bir uygulama olarak hayata geçmiştir. Son olarak Şırnak’ta bir uzman çavuş tarafından bir kadının sokakta tacize uğradığı iddiası ile yardım istemesi üzerine halkın verdiği tepki halkın bu politikalara karşı nasıl bir öfke duyduğunun açık bir göstergesidir. Son yerel seçimlerde taşıma seçmen yoluyla halkın iradesinin gasp edildiği Şırnak, tüm özel savaş uygulamalarının hayata geçirildiği pilot bir bölgedir.
Şurası unutulmamalıdır ki Kürtlere her türlü baskı ve işkenceyi tereddütsüz hayata geçirmek, Kürt halkını onursuzlaştırmak, Kürt kadınlarını düşürmek, tecavüz etmek için yetiştirilen ve kullanılan profesyoneller birer profesyonel katil ve tecavüzcü olarak tüm Türkiye halkı için de birer büyük potansiyel tehlike durumundadırlar. Sayıları artan bu profesyoneller, savaş bölgelerinden dönüp geldiklerinde orada yaptıklarını, orada bırakıp gelmeyeceklerdir. Orada devşirdikleri gücü ve elde ettikleri imtiyazı gittikleri her yerde kullanmak isteyecek ve orada tereddütsüz gerçekleştirdikleri suçları işlemek üzere yan komşu olarak herkesle beraber yaşamaya başlayacaklardır. Gelişen toplumsal muhalefetin savaş politikalarına karşı net ve ikirciksiz tavrı, bu potansiyel tehlikenin de ortadan kalkmasının yegane yoludur. Antimilitarist olmayan, savaş karşıtı olmayan bir muhalefetin, muhalefetliği sözdedir. Barışın inşası, huzurlu ve müreffeh bir toplum yaratılması, toplumsal bilincin savaş karşıtlığıyla kendini donatmasına bağlıdır. Ülkenin bir tarafında olanları görmezden gelenlerin bu olanlar kendi kapılarına dayandığında yapacakları bir şey kalmayacaktır.