‘Çözüm süreci’nin savaşa evrilmesine gerekçe yapılan iki polisin öldürülmesi olayının ardından başlayan savaş süreci bugün üçüncü yılını doldurdu
2 012 yılının sonuna doğru başlayan “çözüm sürecinin” Mart 2015’te sona ermesinin ardından Türkiye çok başka bir döneme girdi. Yaklaşık iki buçuk yıl devam eden süreçte toplumun tamamının yüzünü güldüren tek şey kuşkusuz ölümlerin yaşanmamasıydı. Peki, ülkenin bugün içinde bulunduğu durumun tohumlarının atıldığı o günlerde ne oldu? Sonrasında binlerce insanın ölümüne neden olan süreç nasıl gelişti? “Çözüm sürecini”nin en önemli ayağını PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın 21 Mart 2013’te Diyarbakır’da okunan mesajı oluşturdu. Bu tarihten sonra sürecin bir diğer önemli adımlarından biri olarak PKK geri çekilmeye başladı. Fakat ilerleyen zaman dilimlerinde süreç beklendiği şekilde ilerlemedi ve 2015 yılının mart ayında çöküş noktasına geldi. Aslında sürecin sona ermesine ilişkin oldukça fazla yorum yapıldı. Bunların en başında HDP’nin 7 Haziran seçimlerinde elde ettiği başarı gösterildi. Zira seçim öncesi ve sonrası iktidar kanadından yapılan açıklamalar da bunu oldukça kuvvetlendirdi. Fakat süreci hızla çöküş noktasına götüren olaylardan ilki 20 Temmuz’da Suruç’ta gerçekleşti. IŞİD tarafından gerçekleştirilen bombalı saldırıda 33 gencin hayatını kaybetmesi kırılma noktası oldu. Ancak iktidar tarafından sürecin çökmesine gerekçe yapılan asıl olay 22 Temmuz günü yaşandı. Urfa’nın Ceylanpınar ilçesinde, polis memurları Feyyaz Yumuşak ve Okan Açar beraber yaşadıkları evde enselerinden vurulmuş olarak bulundu. Bu olay AKP ve dolayısıyla devlet nezdinde “çözüm süreci”nin bitişinin işaret fişeği olarak kullanıldı.
Tüm sanıklara beraat
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ifadesiyle sürecin “rafa kaldırılması”yla birlikte 24 Temmuz günü Kandil’e operasyonlar düzenlenmeye başlandı. Böylelikle etkisi halen süren çatışmalı ortamın da temelleri o gün atılmış oldu. Cinayetin ardından yürütülen soruşturma kapsamında ise 7’si tutuklu 13 sanık hakkında, ‘devletin birliği ve ülke bütünlüğü bozma’ ve ‘kişiyi yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle öldürme’ suçlarından müebbet hapis cezasıyla dava açıldı. 1 Mart’ta karar duruşması görülen davada, mahkeme; 4’ü tutuklu 9 kişi hakkında cinayet suçlamasından beraat kararı verdi. Mahkeme 19 Haziran’da açıkladığı gerekçeli kararında ise, sanıklar hakkında somut deliller olmadığı, suçlamaların soyut iddialar ve ihbarlara dayandığını belirtti. Tarihe, “çözüm sürecini” bitiren olay olarak geçen davada, cinayetin gerçek failleri ortaya çıkarılmadığı gibi dosyanın üzerindeki sis perdesi de aralanmadı. Şayet temyiz yolu açık olan dosyada yeniden bir yargılamaya gidilmezse, olay faili meçhuller listesine eklenmiş olacak.
HABER MERKEZİ