İÇERİDEN
Hüseyin Aykol
Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi’nde bulunan Saadet Fırat, 10 Ağustos 2022 tarihli mektubunda şöyle diyor: “Ben henüz iki aydır tutukluyum. Maalesef iddianamemiz henüz yazılmadı. Yani mahkeme günümüz de belli değil. Ben özafagus yani yemek borusu kanseriyim. Son bir yıl içerisinde hemoterapi ve radyoterapi gördüm. Daha sonra tedavi sürecim devam ederken iki ay önce tutuklandım. Yaşadığım rahatsızlık üzerine burada önce revire çıktım ve daha sonra da hastaneye. Onkoloji servisinde muayene oldum. Israrım üzerine doktor, pet-ct çektirmem gerektiğini söyledi ve randevu alacağını söyledi. Yaklaşık üç haftadır sırt ağrılarım, öksürük, göğüs ve kalp bölgemdeki ağrılarımdan dolayı röntgen ve EKG istememe rağmen doktor çektirmedi. Kollarımda güç olmadığını belirttim. Israrlarım sonucu sadece kan tahlili yaptırarak beni cezaevine geri gönderdi. Bu akşam itibariyle yaklaşık iki hafta sonra pet-ct çektireceğim.
Tüm bu revir ve hastane işlerinden sonra, şu ana kadar tedavi sürecimle ilgili bana dönüş olmadı. En son dilekçe ile ilaç ve vitamin istedim. Bu istediğim vitaminler daha önce kullandığım vitaminlerdi. Üç haftalık bu rahatsızlanma sürecimde günlük ihtiyaçlarımı koğuş arkadaşlarımın desteği ile karşılamaktayım. Kendimi iyi hissettiğim zamanlar olsa da, genellikle vücut direncim düşüyor. Tutukluluğumun ne kadar süreceğini bilemiyorum. Ancak cezaevi ortamında sağlıklı kalabileceğimi ve tedavi olabileceğimi sanmıyorum. Benim gibi kanser hastası olan ve yaşamsal destek alan tutuklu ve hükümlülerin tahliye edilip, tedavi görmeleri gerekiyor.”
* * *
Rize-Kalkandere L Tipi Cezaevi’nde bulunan Hamza Arzuman 22 Ağustos 2022 tarihli mektubunda şöyle diyor: “Burada kronikleşen sorunlarımızı kamuoyuna duyurmak istiyoruz. 1. Cezaevi Gözlem Kurulu, kendisini mahkeme yerine koyarak, sudan gerekçelerle ve keyfi olarak cezaların infazını uzatıyor. Normal zamanında tahliye olabilmek için insanların psikoloğa çıkıp, itirafçı olması isteniyor. 2. Sosyal aktivitelerimiz neredeyse sıfıra indirilmiş durumda. Haftada sadece bir saat spora çıkarılıyoruz. Kurs verecek yer yok denilerek kurs, atölye, sohbet gibi faaliyetlerimiz engelleniyor. 3. Bizlere gelen Kürtçe kitapları eğitim birimi Kürtçe bilen olmadığı için vermiyor. Kürtçe bilen birini bulursak, okutur öyle veririz diyorlar. 4. Bizler buraya isteğimiz dışında getirildik. Ailelerimizden binlerce kilometre uzaktayız. Ailemize yakın yerlere sevk olma isteğimiz sudan gerekçelerle reddediliyor. İki ayda bir koli alma hakkımız varmış. Bu yüzden bize gelen koliler, iki aydan önce geldi diye otomatik olarak geri gönderiliyor.
Siyasi tutsaklar olarak burada üç odada tutuluyoruz. Üç oda birbirinden uzakta ve ayrı bloklarda bulunuyor. Böylece can güvenliğimiz tehlikeye atılıyor. 6. Görüntülü telefon görüşmesi hakkından yararlanamıyoruz. Haftada sadece 10 dakika görüntüsüz telefon görüşmesi yapabiliyoruz. Dini bayramlarda ekstra 30 dakika telefon görüşmesi hakkı verildi; ancak bu bize uygulanmadı. 7. Buradaki sorunlarımızı kimi sivil toplum örgütlerine duyurmak üzere kaleme aldığımız mektuplar, cezaevi güvenliğini tehlikeye sokma gibi gerekçelerle gönderilmiyor. Kurumu ilgilendiren şikayet dilekçelerimiz kasıtlı olarak kaybediliyor. Bu konuda talep ettiğimiz bilgi, haftalarca bize verilmiyor.”
* * *
Denizli T Tipi Cezaevi’nde bulunan Mahmut Bağrıyanık 15 Ağustos 2022 tarihli mektubunda şöyle diyor: “Pandemi nedeniyle gelen yasaklar her yerde kalktı; ama burada pek fazla bir değişiklik yok. Örneğin görüşler 1.5 saate çıkarıldı ancak bizler halen yarım saat görüş yapabiliyoruz. Yine sosyal faaliyetlerde sadece iki haftada bir spora çıkabiliyoruz. Başka da faaliyet yok. Yeni Yaşam ve Evrensel gazetesi verilmiyor. Sadece Birgün gazetesi alabiliyoruz. Propagandadan ceza almış bir arkadaşı, tahliye zamanı geldiği halde, örgütlü insanların odasında kalıyorsun denilerek tahliye etmediler. İtiraz etmesi üzerine, itirazı kabul edildi ama bu kez de henüz dava süreci tamamlanmamış bir dosyası bahane edilerek, yine tahliye edilmedi. Biz burada, sadece bir odada kalıyoruz. Kişi başına 5 kitap bulundurma hakkımız var. Bu yüzden kitap sıkıntısı çekiyoruz.”
* * *
Tekirdağ 2 nolu F Tipi Cezaevi’nde bulunan Osman Kılavuz şöyle diyor: “Yavaş yavaş yol göründü biz eskilere. Bir dahaki sefere bir kartla değil de doğrudan kendim gelirim misafirliğinize. 11 ayım kaldı. Küçük bir ihtimalle denetimli serbestlikle çıkabilirim. Edirne’de herkes bu şekilde bırakılıyor ama burada olmuyor. Bu konuda, mahkemeden olumlu bir karar bekliyoruz biz de.”
* * *
Elazığ 1 nolu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde bulunan Mehmet İşsiz 15 Ağustos 2022 tarihli mektubunda şöyle diyor: “Dün burada bir arkadaşımız vefat etti. Yaşlı ve hastaydı. Dahası bir hafta sonra tahliye olacaktı. Aldığımız bilgiye göre merdivenden inerken düşmüş. Dersimli Zülküf Yıldırım’ın ölümü bizi çok sarstı. Sizin kanalınızla merhuma Allah’tan rahmet, kederli ailesine ve sevenlerine başsağlığı diliyoruz. Bu arada, bana gelen iki kitaptan biri olan “Zemheri” isimli olanı bana verilmedi. El konulan kitap sakıncalı bulunmuş!”
* * *
Malatya-Akçadağ T Tipi Cezaevi’nde bulunan Cihan Çoban’a gönderilen üç kitabın paketi hiç açılmadan, kitapları gönderene iade edilmiş. İade edilen paketin üstünde “İdare Gözlem Kurulu kararıyla iade” yazıyor. Cezaevi idaresi görmediği kitapları nasıl sakıncalı buluyor ve geri gönderiyor ki? İdare Gözlem Kurulu, kendisine verilen görevi bence kötüye kullanıyor. Yapılan bu işlem, hem yasalara hem de vicdana uygun değil!
* * *
TEŞEKKÜR: Kırıklar 2 nolu F Tipi Cezaevi’nde bulunan İbrahim Tikan’ın yeni çıkan “Maymundan Tanrıya Özgürlük Tarihi” isimli kitabı bana ulaştı. Hepsi tarih üzerine kaleme alınmış üç kitabından sonuncusu olan bu eser için kendisini kutluyoruz!
MEKTUBU GELENLER:
——————————–
Saadet Fırat – Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi
Mahmut Bağrıyanık – Denizli T Tipi Cezaevi
Mehmet İşsiz – Elazığ 1 nolu Yüksek Güvenlikli CİK
Hamza Arzuman – Kalkandere L Tipi Cezaevi
İbrahim Tikan – Kırıklar 2 nolu F Tipi Cezaevi
Günay Kubilay – Sincan 2 nolu F Tipi Cezaevi
Osman Kılavuz – Tekirdağ 2 nolu F Tipi Cezaevi