Doktorların ‘6 ay ömrün kaldı’ dediği kanser hastası Delal Ay, aldığı olumsuz tepkilere rağmen Kürtçe bir şiir kitabı çıkardı. Ay ‘Belki çocuklarıma mal mülk bırakamadım ama en büyük servet budur. Anadilidir’ dedi
7 yıl önce tedavi için gittiği hastanede kanser teşhisi konan Delal Ay (49), hastalığın tekrar nüksetmesi nedeniyle bir kez daha doktora gitti. Doktorların ‘6 ay ömrün kaldı’ dediği Ay, aldığı olumsuz tepkilere rağmen kalan zamanının çoğunu şiir yazmaya ve Kürtçe öğrenmeye adayarak, ilk şiir kitabını yayınladı.
Kendi dilin de bir eser bırakmanın mutluluğunu yaşadığını söyleyen Ay, Kürtçe’nin ve şiirin kendisini yaşama tekrar bağladığını ifade etti
Mezopotamya Ajansı’ndan İdris Sayılgan’ın konuşan Ay, 18 çocuklu ailenin en büyüğü. Hasta annesi ve küçük kardeşlerine bakabilmek için 5’inci sınıfta okulu bırakmak zorunda kalan Ay, Okulu bıraksa da kitaplarla ilişkisini sürdürerek, kendini geliştirmeye devam etti. Henüz 13 yaşındayken de ailesiyle beraber 1984 yılında Diyarbakır’ın Lice ilçesinden İstanbul’a göç etmek zorunda kalan Ay, Evliliğinden 2 çocuk sahibi oldu ve sağlık sorunları nedeniyle herhangi bir işte çalışamadı.
192 şiirden oluşan kitabında Ay, Kürt halkının verdiği mücadeleler, Kürt gençlerinin yaşamları ve göç olguları başta olmak üzere aşktan kahramanlıklara, toplumsal mücadelelere yaşamın birçok alanına denk düşen olay ve olguyu konu ediniyor.
Diyarbakır’da köy yaşamından başlayarak yaşamını anlatmaya başlayan Ay, “Biz Amed’de köydeyken babam ‘kızlarımın okumasını istiyorum diyerek’ evimizi şehir merkezine taşıdı. Şehir merkezinde okula gittiğim ilk yıl annem hastaydı. Küçük kardeşlerim de vardı. Onlarla ilgileniyordum. En büyükleri bendim. Okul, çocuklar, annemin durumu beni çok zorluyordu. Okulu bırakmak zorunda kaldım. Kardeşlerim okusun, annem zorlanmasın diye okulu bırakmaya karar verdim. Bu nedenle kız kardeşlerimin hepsi okudu, ben tek devam edemedim. 1984 yılında da İstanbul’a göç ettik” ifadelerini kullandı.
‘Türkçe bilmiyorduk’
Ay, okul okuduğu dönemde yaşadıklarını ise şöyle aktardı: “5 yıl okul okudum ama eğitimler çok kötüydü. Pek öğretici değildi. Öğretmenler hep Türk’tü biz de Türkçe bilmiyorduk. Hiç unutmam öğretmen bir gün neden sol elle yazıyorsun diye ellerime vurdu. Parmaklarımda kan aktı. Kürtçe, Türkçe karışık konuştuğumuzda dayak yiyorduk. 5 yıl okudum hiçbir şey öğrenemedim. Okulu bırakmıştım ama içimde bir yara olarak kaldı. Babama söz vermiştim okuyacağım diye. Öğrendiklerimin çoğunu evde öğrendim.”
‘6 ay ömrüm kalmış’
Bazı rahatsızlıkları nedeniyle 7 yıl önce gittiği doktorda kanser hastası olduğunu öğrenen Ay, ilk başlarda böyle bir hastalığa yakalandığına inanmakta zorluk çeker. Ancak 4 yıl önce hastalık yeniden nüks etmesiyle beraber yeniden tedaviye başlayan Ay, “Çapa Tıp Fakültesi’ne gittim. Orada doktor bana dedi ki bu şaka işi değil boğazından 7 yara temizledim. 6 ay ömrüm kalmış. Neye uğradığıma şaşırdım. Nasıl 6 ay ömrüm kalmış dedim. Kansersin dedi. Nelerden hoşlanırsın diye sordu. Şiirden hoşlandığımı söyledim. Hoşlandığın şeyleri yap dedi. Eski Delal’i öldür ve yeni Delal’i yarat dedi. Yeni bir yaşama başla. Git şiir yaz dedi. Kız kardeşlerim bana sosyal medya üzerinden bir sayfa açtılar. Bu süreçte yazar ve şairlerle iletişime geçtim” diyerek, şiire başlama öyküsünü anlattı.
Yeni bir yaşam
Yeni bir yaşama kapı aralayan Ay, bir yandan hastalıkla mücadele ederken diğer yandan da şiir yazma çabası içerisine girer. İlk aşamada birçok şiir kitabını incelemeye başlayan Ay, “O süreçte bol bol şiir okudum. Şairlerle tanıştım. Şairler şiirleri nasıl yazıyor, nelere dikkat ediyor diye inceledim. Bilgisayarıma Kürtçe klavye yükledim. İnternet üzerinde Ferheng’den Kürtçe çalışmaya başladım. Bundan 7 yıl önce bir kelime bile Kürtçe yazamıyordum. Eğer insan isterse, başarabilir. Kürt kadınlarına söylüyorum; yaşam ne kadar zor olursa olsun amaçlarından vazgeçmesinler. Tamamladığım şiirleri şair bir arkadaşım olan Seyda Dilbirîn ile paylaşıyordum. Bana eksikliklerimi, neyi nasıl yapmam gerektiğini söylüyordu. Kürtçe konusunda da çok desteği oldu. Ben de uyarılarını dikkate alarak yeniden yazıyordum. Aradan zaman geçtikçe öğreniyordum” diye aktardı.
Şiir yazma süreçlerinde çok zorlandığını ifade eden Ay, “Çaresiz kaldığım zamanlar oluyordu. Böyle zamanlarda şair arkadaşım Seyda Dilbirîn’i arıyordum. Burada tıkandım ilerleyemiyorum diyordum. O da verdiği destek ile yolumu açıyor, moral ve fikir veriyordu. Bana her konuda çok yardımı dokundu” dedi.
‘Yaşama aşığım’
Şiir yazmaya başladığı dönemden sonra olumlu olumsuz birçok tepki aldığına dikkat çeken Ay, “Ben aşk şiirlerini çok severim. Sosyal medya üzerinde yazdığımda bana hayatında biri mi var diyorlardı. Ben de hayır ben yaşama aşığım diyordum. Ülkeme aşığım, kendi varlığıma aşığım diyordum. Senin şiirlerin güzel değil, şöyle böyledir şeklinde tepkiler geliyordu. Arkadaşlar bu konularda zorlanıyorum bana yardım edin diyordum. ‘Ya Delal şiirden vazgeç, nedir bu, neden şiir yazıp sosyal medyadan paylaşıyorsun, yaz ve sakla’ diyorlardı. Bu tepkiler beni kahrediyordu. Böyle tepkiler karşısında moralim bozuluyordu. Ağlıyordum neden yardım etmiyorlar diyordum. Bu süreçte birçok kişiden destek de gördüm. Bu destekler de beni daha moralli kılıyordu” dedi.
Kürtçe’yi çalışmalara başlamadan önce ev içerisinde konuşulduğu kadar bildiğini aktaran Ay, Türkçe’yi daha iyi konuşmasına rağmen neden Kürtçe’ye yöneldiğini ise şu sözlerle ifade etti: “Ben Türk değilim, Kürdüm. İstedim ki anadilimde yazayım. Yarın öbür gün ben bu yaşamda olmayınca bu kitap çocuklarıma miras kalacak. Çocuklarım için bu kitabı miras bırakmak istiyorum. Türkçe yazdığım şiirler de var. Ama ağırlıklı olarak Kürtçe yazıyorum. Ben anadilime aşığım. Vatanıma aşığım. Dilimi çok seviyorum. Bir gün Türkçe bir şiir yazıp sosyal medyadan paylaşmıştım. Birçok arkadaş ellerine sağlık güzel olmuş dediler. Ama içimde bir eksiklik vardı. Çok mutlu olmadım. Acaba niye içime sinmedi diye düşündüm. Mamoste ile paylaştım. O da biliyor musun, anadilinde olmadığı için bu duyguyu yaşadın dedi. Eğer anadilinde olsaydı sen çok mutlu olursun dedi” diye aktardı.
‘En büyük servet anadildir’
Kürt kadınlarının yaşamın her alanında güçlü olmaları gerektiğini ifade eden Ay, “Kürt kadınları, gençleri demesinler ben yazamıyorum. Benim Kürtçem ev içindeki konuşmalarla sınırlıydı. Bugün kitabım var. Bunun manevi değeri çok büyüktür. Belki çocuklarıma mal mülk bırakamadım ama en büyük servet budur. Anadilidir. Köklerini unutmasınlar. Kim olduklarını bilsinler. Nereden geldiklerini bilsinler. O zaman köklerini unutmazlar. Bu nedenle kitabım benim gönlümde büyük bir servettir” diye konuştu.
Rahatsızlığı nedeniyle herhangi bir işte çalışamadığının altını çizen Ay, “İki çocuğum var. Herhangi bir işte çalışmıyorum. Annemin yanında kalıyorum. Çalışmak istedim ancak ailem izin vermedi. Hastalığım nedeniyle çalışma durumum yok. Çocuklara bak yeter dediler. Çalışamıyorum, psikolojim el vermiyor. Sabah kalkıyorum ev işlerimi yapıyorum, akşam yemeğini yapıyorum, çocuklarımı uyutuyorum. Saat 12’den sonra yazmaya başlıyorum. Gece saat 3 yada 4’e kadar yoğunlaşıp yazıyorum. Önce yoğunlaşıyorum zihnimi boşaltıp öyle yazmaya başlıyorum. Ben zorluklarla mücadele etmeyi seviyorum. Kolay şeyler beni mutlu etmiyor. Ben şiir yazmaya başladığımda kimse kitap çıkaracağım tahmin etmiyordu. Hastalığımı unutmak için kendimi şiire verdim. Kitap hiç aklımda yoktu açıkçası. Ama elimde şiirler birikince kitaplaştırma fikri doğdu. Böylece kitabı yayınlamaya karar verdim. Mutlu olmak için başladım” ifadelerini kullandı.