Türkiye’de devlet eliyle işlenen 17 bin 500 faili meçhul cinayet için İstanbul’la birlikte birçok kentte de aileler yıllardır yakınlarının akıbetini soruyor. Cizre’de de OHAL öncesine kadar aileler her cumartesi Cizre Lisesi önünde eylem yapıyordu. Eşi Süleyman Turgut’un faillerini aramaktan bir an olsun vazgeçmeyen Supiye Turgut(57), bu insanlardan sadece biri. 18 Haziran 1994 yılında evinden, sabaha karşı “Mahkemesi var” denilerek alınan Süleyman Turgut bir daha evine dönemedi.
Supiye Turgut o günleri şöyle anlattı: “Köylerimiz yakılmadan ve Cizre’ye göç ettirilmeden önce de eşim askerler tarafından sürekli gözaltına alınır bazen aylarca işkence edilirdi. Eve geldiğinde ise yarı ölü halde olurdu. Eşim köyümüzün imamıydı. Bir imamın işi neyse onu yapıyordu. Gelen cenazelerin dini işlemlerini de o hallederdi haliyle. O yıllarda birçok PKK’linin cenazesi geldi köye. Civar köylerdeki imamlar bile korkardı devletten. Yıkamaz, namazını kıldırmaz, duasını yapmazdı bu cenazelerin. Kocam Allah korkusu olan bir insandı. O üstlendi bu görevi.İşkence ve sonunda ölümü de peşinden geldi.”
Köylerinin yakılması yüzünden 1993 yılında Cizre’ye göç ettiklerini, işkence ve gözaltıların burada da sürdüğünü anlatan Turgun, “Peşimizi bırakacaklarını da sanmıyorduk. 17 Haziran sabaha karşı evimize baskın yapıldı. Kocam namaza kalkmıştı. Giyinmesine bile izin vermediler. Mahkemen var acilen götürmemiz lazım seni dediler. O korku ile düşünemedik bile. Elinde çorapları ile pijamalı halde götürüldü. Ertesi günün akşamına kadar bekledik. Bir haber alamadık. Hepimiz korkuyorduk. Belki de hissediyorduk kocamın öldüğünü” şeklinde devam etti. İki gün sonra askeri karakola gidip eşini soran Turgut, “Biz almadık kocanı. Haberimiz yok” cevabı ile evine dönmüş. Eve geldiğinde komşularından birinin kocasına ait kanlı gömlek parçasını göstererek, “Bunu tanıdın mı ?” diye sorunca Turgut artık emin oluyor kocasının faili meçhule kurban gittiğine. O günleri şöyle anlatıyor: “Kocam evden alınır alınmaz bağlı olan Erbak köyüne götürülmüş ve devlet tarafından katledilmişti. O köyün imamı da kocamı sanki kimsesizmiş gibi sessiz sedasız gömmüş. Ne bir teşhis için ne de cenazemi almam için izin verildi. Ondan geriye gömleğinin kanlı bir parçası kaldı.” Turgut, yakında yeniden Cizre Lisesi önünde faili meçhullerin akıbetini sormaya devam edeceklerini sözlerine ekledi.
ŞIRNAK