Dünyada 784 hayvan türü yok edilirken, her yıl 100 milyon hayvan deneylerde kullanılıyor. Türkiye’de ise hayvan katliam ihaleleri açılırken hayvanların deneylerde kullanılması denetim dışına çıkarılıyor
Yusuf Gürsucu / İstanbul
Dünyada çeşitli deneylerle her yıl 100 milyon katledilirken Türkiye’de tespit edilebilen sayı her yıl 250 bin hayvanın katledildiği belirtiliyor. Tarım ve Orman Bakanlığı 2018 yılından bu yana Hayvan Deneyleri Merkezi Etik Kurulu’nda (HADMEK) yer alan kitle örgütleri ve meslek odalarını çıkarıp yerlerine şirketlerin ve şirketlerin hizmetindeki dernekleri yerleştirmeye çalışıyor. Bakanlığın 2018’de yaptığı girişimi mahkemeye taşıyan hayvan dostları davayı kazanmış ve mahkeme hukuka aykırı olduğu kararını vermişti.
135 deney merkezi var
Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından izin verilmiş toplam 135 deney merkezinin 11 tanesi şirketlerden oluşuyor. Tıbbi araştırmalar gerekçesiyle sıçanlar üzerinde yapılan deneylerde binlerce sıçan öldürülüyor. Türkiye’de yapılan deneylerde kaç hayvanın bu yolla öldürüldüğü yaklaşık rakamlarla bildiriliyor. Hayvan hakları savunucuları hayvanlar üzerinde yapılan deneylerin son bulması için mücadele yürütürken karşılarında devleti buluyor. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın yönetmelik değişikliği yaparak 2018 yılından bu yana denediği girişimler ‘etik kurulu’nu değiştirmek için adım atarken hayvan dostları buna tepki gösterdi.
Deney hayvanı derneği!
Hayvanları Koruma Kurtarma ve Yaşatma Derneği (HAYKURDER), Tarım ve Orman Bakanlığı’nın gizli bir çalışmayla ‘Hayvan Deneyleri Etik Kurullarının Çalışma Usul ve Esaslarına Dair Yönetmelik’te değişiklik için hazırlık yaptığını duyurdu. Bakanlık hayvan hakkı savunucularının bütün itirazlarına ve mahkemenin uygun bulmama kararlarına rağmen deneylerde katledilmek üzere hayvan yetiştiren ‘Laboratuvar Hayvanları Bilimi Derneği’ni ‘Hayvan Deneyleri Merkezi Etik Kurulu’nda (HADMEK) göreve atayacağı öğrenildi.
Hayvan katliamı denetim dışı!
Hazırlanan yönetmelikte 21 olan HADMEK üye sayısı 15’e düşürülerek, ‘Türk Tabipler Birliği, Türk Veteriner Hekimleri Birliği ve hayvanları korumaya yönelik STK üyesi’ ibareleri kaldırılıp yerine ‘Deney hayvanlarıyla ilgili çalışma yapan ve hayvanların deneylerde kullanılmasında bilimsel esasları gözeten sivil toplum örgütlerinden bir üye’ seçileceği eklenerek HADMEK’in denetim dışına taşınıyor. Hayvanların deneylerde kullanılmasının sınırlarını belirleyen bir kurum olması gereken HADMEK, bakanlık tarafından şirketlerin yöneteceği ve dolayısıyla hayvan haklarının yok sayılacağı bir yapıya kavuşturulmak istiyor.Mahkeme kararını yok sayarak girişimi sürdürülen yeni yönetmelik taslağıyla hayvanların korunmasını içeren güdük yasa ve yönetmelikler ortadan kaldırılmak isteniyor.
Her yıl 100 milyon hayvan!
Hayvanlar üzerinde yapılan testler nedeniyle her yıl 100 milyon veya daha fazla hayvan ya katledilmekte ya da sakat bırakılmakta. Teknolojideki gelişmelere rağmen bu ürün güvenliğini test etme yöntemi, dünyanın her yerindeki ülkelerde hâlâ kullanılıyor olmasına karşı tepkiler giderek artıyor. Deneyler ise şirketlerdden tarafından yürütülüyor. Birçok şirket, hayvanların yanmasına, sakat kalmasına ve zehirlenmesine neden olurken, hayvan testleri uygulaması giderek yaygınlaşıyor. Hayvanlar üzerinde yapılan testler uzun yıllardır kullanılmakta. William Harvey’in kan dolaşım sistemini gözlemlemek ve tanımlamak için hayvanları kullandığı 1600’lerden bu yana yaşam düşmanı uygulama sürüyor.
Hayvanlar işkence altında
1900’lerin ortalarında oluşturulan LD-50 (Ölümcül Doz-50) testiyle, hayvanların yarısını öldürecek bir maddenin maksimum dozu yine hayvanlar üzerinde denendi. Bugün evlerde böcek ilaçları ve tarımda kullanılan pestisitler ortaya çıkarılarak günümüze kadar yaygınlaşarak kullanılmaya başlandı. Günümüzde birçok endüstriyel ürünler için hayvan testleri kullanılmakta. Bu endüstriyel ürünler arasında bulunan kozmetikler için yapılan testler, deneyler sırasında, kimyasallar hayvanların tıraşlanmış cildine sürülür veya herhangi bir ağrı kesici olmaksızın gözlerine damlatılarak büyük bir işkence ile deneyler yapılmaktadır.
Kötülük kaynağı
Potansiyel kanserojenler içeren testler, hamile hayvanlara ve onların fetüslerine zarar verirken, aynı hayvana uzun bir süre boyunca farklı farklı testler tekrar tekrar uygulanır. Tek bir pestisitin tescili için 50’den fazla deney ve 12.000 kadar hayvanın kullanılmasını belirtmemiz gerekir. Hayvanlar üzerinde yapılan testler, insanlar ve çevre için de büyük bir kötülük kaynağıdır. Katledilen hayvan ve deneylerde ortaya çıkan atıklar olan toksik tehlikeli kimyasallar, virüsler ve bulaşıcı hastalıklarla çevre kirlenir.
Yüzde 92’si onay alamıyor
En yaygın olarak kullanılan deney hayvanlarından ikisinin şempanze ve fareler olduğu belirtilmektedir. DNA’larının yüzde 99’u insanlarla aynı olan şempanzeler ve insanlarla yüzde 98 genetik benzerlik gösteren canlı ise farelerdir. Ancak bu hayvanlar insanlardan farklı bir anatomik, metabolik ve hücresel yapıya sahip oldukları için deneylerde elde edilen sonuçlar işe yaramaz olarak değerlendiriliyor. Yapılan deneyler sonrası insanlarda kullanılması için üretilmek istenen ilaçların yüzde 92’si ABD’de FDA tarafından onaylanmıyor. Hayvanlar üzerinde test edildiğinde etkili olan 100’den fazla felç ilacı insanlarda işe yaramadı. Tüm bu nedenler hayvanlara uygulanan işkencelerin anlamsız olduğunu gösteriyor.
Denek hayvanları korunmuyor
Bazı insanlar hayvanları kötü muameleden koruyan yasalar olduğuna inanabilir. Ancak, deneylerde kullanılan hayvanların yüzde 95’i yasalarca dünyanın hiçbir ülkesinde korunmuyor. Avrupa Birliği, hayvanlar üzerinde test edilmiş kozmetiklerin ithalatını ve satışını ilk yasaklayan olurken halihazırda raflarda olan tarım ilaçları raflarda yerini koruyor. İsrail kozmetik, tuvalet malzemeleri, deterjanlar ve hayvanlar üzerinde test yapılan diğer ürünleri yasaklarken, Filistin halkına yönelik insanlık dışı tutumları bu yasağı anlamsızlaştırabiliyor.
Türkiye’de serbest
Hindistan, kozmetik ürünlerini yasaklayan ve hayvansal olmayan alternatif testleri zorunlu hale getiren ilk Asya ülkesi oldu. ABD, Avustralya ve Yeni Zelanda gibi ülkelerde halen bir yasak söz konusu değil. Alternatif yöntemler kullanarak ve hayvanlar üzerinde test edilmiş ürünleri boykot ederek hayvan testlerini sona erdirmek için mücadele etmek gerekmektedir. Türkiye’de her türden hayvan deneyinin serbest olması hayvan hakları mücadelesinin önemini göstermektedir.
Tüm canlılar metalaştırılıyor
Denek olarak kullanılan hayvanlar aynı zamanda gen şirketlerinin oyuncağı haline getirildi. Hayvanlardan elde edilen genler bitkilere aktarılarak Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar (GDO) yaratılarak frankeştayn bitkiler sofralara kadar taşınmış durumda. AKP iktidarının doğa ve hayvan düşmanı politikaları ise genişleyerek sürdürülüyor. Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından gerçekleştirilen biyolojik çeşitliliğin kayıt altına alınarak bu bilgilere erişimin düzenlenmesine yönelik bir çalışma tüm il coğrafyalarında tamamlandı. Biyoçeşitliliğin tespiti ve kayıt altına alınması, bitki ve hayvanların sermaye yağmasına sunulacağının açık göstergesiydi. Yürütülen çalışmanın ‘uluslararası patent uzmanlarına’ açılmasıyla beraber biyoçeşitlilik gen şirketlerinin emrine sunuldu.
784 hayvan türü yok oldu
FAO’nun da belirttiği gibi dünya üzerindeki biyoçeşitliliğin yaklaşık yüzde 75’i kapitalist yatırımlarla yok edildi. Diğer yandan tohumun patentlenmesiyle birlikte mono kültürel üretimler biyoçeşitliliğin de yok olmasıyla birlikte tek üretim biçimi haline getirildi. 1971 yılında Dünya Bankası ve FAO tarafından Rockefeller ve Ford Vakıflarının desteği ile kısa adı CGIAR olan Uluslararası Tarım Araştırmaları Danışma Grubu adıyla bir kuruluş oluşturulmuştu. CGIAR’ın görevi ise bütün dünyadan canlı genleri toplamak ve ‘insanlık’ adına saklamak iddiasıyla şirketlerin hizmetine sunuldu. Dünya Doğayı Koruma Birliği’nin (IUCN) raporunda, 784 türün dünya üzerinden tamamen yok olduğu açıklandı. 16.119 hayvan türünün ise soyu tükenmek üzere. Dünyayı her yönüyle yaşanmaz hale getiren kapitalizmin doymak bilmez varlığı ve dayattığı politikalarla bu yok edişlere insanları ortak edebiliyor olması dikkat çekicidir.