78’liler Girişimi’nin de aralarından bulunduğu çok sayıda sivil toplum kuruluşu, 1 Mayıs 1977 Katliamı’nda yaşamını yitirenleri Kazancı Yokuşu’nda andı
78’liler Girişimi’nin de aralarında bulunduğu çok sayıda sivil toplum kuruluşu, “Kanlı 1 Mayıs” olarak tarihe geçen 1 Mayıs 1977 Katliamı’nda yaşamını yitirenler Taksim Meydanı’nda bulunan Kazancı Yokuşu’nda andı. “1 Mayıs 1977’de kaybettiklerimizi unutmadık, unutmayacağız”, “Taksim Meydanı 1 Mayıs alanıdır” pankartlarının açıldığı açıklama saygı duruşuyla başladı.
Açıklamayı yapan 78’liler Girişimi üyesi Yunus Bircan, 42 yıl önce Taksim Meydanı’nda 8’i kadın 34 kişinin bir saldırı sonucu yaşamını yitirdiğini hatırlatarak, “Bu katliamla ilgili bir mahkeme açıldı, O mahkemede katledilenlerin arkadaşları olan biz 78’liler, olayın asli faili yapılmak istendik ve yargılandık. 1 Mayıs Davası’nın iddianamesini hazırlayan savcılar, adalet boşluğunu şöyle tarif etti: ‘Yurt ve insanlık düşmanı karanlık güçler ve emniyet mensuplarının da yarattığı panik, korku ve kusurlu davranışlar sonucunda 34 kişi öldürülmüş, 126’yı aşkın kişi de yaralanmıştır.’ Savcıların itiraf ettiği, yurt ve insanlık düşmanı karanlık güçlerin, gençliğimizin katillerinin, 12 Eylül’e giden yolda kuşağımızın fedakâr insanlarının yaşam haklarını ellerinden alanların peşlerini bırakmayacağız” diye belirtti.
Özgürlüğün simgesi
Kara Kuvvetleri Komutanlığı bünyesinde örgütlenen darbenin başarıya ulaşması için toplumsal ve siyasal bir ortama ihtiyaç duyulduğu için 1 Mayıs Katliamı’nın yapıldığını belirten Bircan, şöyle devam etti: “Hükümet yetkilileri, anayasa referandumundan önce 1 Mayıs 1977, Maraş ve Çorum Katliamlarını araştırmak için Meclis bünyesinde bir ‘Adalet Komisyonu’ kurulduğunu kamuoyuna açıkladılar. Oysa ne 1 Mayıs Katliamının, ne de diğer katliamların suçlularının açığa çıkarılması ve yargılanması noktasında hiç bir adım atılmadı. 1 Mayıs 1977 Katliamının yapıldığı Taksim Meydanı, bir kamusal alandır. Bir özgürlük meydanıdır. Kamusal alanımızı, özgürlük meydanımızı yasaklıyorlar. İtiraz edenlere zulmediyorlar. 1 Mayıs’ta, işçi sınıfının ‘Birlik, Dayanışma ve Mücadele Günü’nü bu alanda kutlamamızı istemiyorlar. Bu meydanda yıllarca milyonlar, özgürlük şarkıları, direniş marşları söylediler. Bu meydan emeğin, özgürlüğün ve direnişin simgesidir.”
Tecrit yaşamın her tarafında
1 Mayıs’ın, işçi sınıfının 8 saatlik iş günü mücadelesinden başlayarak, nesilden nesile, büyük bedeller pahasına günümüze kadar gelen, sürekli bir mücadele ve dayanışma günü olduğunu dile getiren Bircan, “Bütün dünyada, fabrikalarda, tarlalarda, tüm emek alanlarında süren bu mücadele; bir bütün olarak işçilerin, emekçilerin, köylülerin, gençliğin, kadınların mücadelesidir. Hepimiz bu mücadeleden etkileniyor, özgüven kazanıyor, ufkumuzu geliştiriyoruz. Çünkü bu toplumun mücadelesidir. Ülke bütçesinin önemli kısmının, silahlanmaya, savaşa ve lüks tüketime ayrıldığı, derin ekonomik, sosyal ve siyasal krizle 1 Mayıs’a giriyoruz. Öyle ki iş cinayetleri, işsizlik, yoksulluk, güvencesiz çalışma, hukuksuz KHK’lerle işten atma meşrulaştırılmış durumda. Kıdem tazminatları sermayeye devrediliyor, Taciz ve tecavüzün, kadın cinayetlerinin önü alınamıyor. Yaşamlarımızın her alanında sürdürülen tecrit politikalarının içeride ve dışarıda ölümlere neden olduğu görmezden geliniyor. Tam da bu nedenledir ki, hayatın her alanında direniş bayrağını yükselten, tecrit politikalarını etkisizleştiren, krizin faturasını egemen muktedirlerin önüne koyan, silahlanma ve savaşa karşı barış, demokrasi ve özgürlük bayrağını yükseltmek için ileri” diye konuştu.
Açıklamanın ardından kitle 1 Mayıs 1977’de yaşamını yitirenlerin bulunduğu yere karanfil bıraktı.
Ardından 1 Mayıs işçi marşı okunarak, anmaya son verildi.