Hem mali açıdan hem de insani açıdan Kanal İstanbul’a karşı olduklarını söyleyen İstanbullular, bu projenin sadece İstanbul için değil Türkiye için de bir felaket olduğunu belirtti
Kanal İstanbul Projesi için açıklanan Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) raporunun 10 günlük askı süresinde itirazlarını Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na dilekçeyle başvuran binlerce İstanbullu, Beşiktaş’taki Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü önünde her gün kuyruğa giriyor. Mezopotamya Ajansı’ndan Ferhat Çelik’e konuşan yurttaşlar, Knal İstanbul gibi çılgın projelere ihtiyaç olmadığını dile getirdi.
‘Çılgın projelere ihtiyaç yok’
Dilekçe kuyruğunda bekleyenlerden görme ve işitme engelli İmam Yılmaz, yurttaş olarak üzerine düşen vazifeyi yerine getirmek istediğini söyledi. Projenin kötü olan birçok yönüne dikkati çeken Yılmaz, “Bunun için bizim çılgın projelere ihtiyacımız yok. Bu ülkede aç olan, işsiz olan, dışarıda yatan insanlar var. Çok büyük bir ekonomik kriz altındayız. Buraya harcanacak 75 milyarla birçok şey yapılabilir. Birçok insana iş imkanı yaratılabilir. Şuan İstanbul’da depreme dayanıklı olmayan çok sayıda ev var. Onları yapın. Birilerine peşkeş çekeceksiniz diye neden su kaynaklarımızı, yaşamsal alanımızı yok ediyorsunuz? Gençlere bir çağrım var. Geleceğinizi teminat altına almanız gerekir. Buna karşı çıkmanız gerekir” diye belirtti.
‘Kesinlikle istemiyoruz’
Kentin alt ve üst yapı sorunlarına değinen Dürdane Çilesiz, “Neden onlar yapılmıyor. Bizler buranın birilerine peşkeş çekilmesini de istemiyoruz. Bizler Tayyip beyin vatandaşıysak bizi duysun. Bunu kesinlikle istemiyoruz. Bu projeyle doğa katledilecek, depremleri tetikleyecek. Huzurlu yaşamak varken böyle çılgınlıklara gerek yok” diye konuştu.
‘Türkiye için de bir felakettir’
Gelecekte çocukların, torunların zarar görmemesi için dilekçe vermeye geldiğini dile getiren Emine Türkoğlu da emrivaki şeylere dur demek istediğini söyledi. Ülkede tek adamlık sisteminin olduğunu ifade eden Türkoğlu, “Ben Ekrem İmamoğlu’nun bu projeye ilişkin hazırladığı 15 maddelik açıklamasına baktım. Felaket bir durum. Bu sadece İstanbul için değil Türkiye için de bir felakettir. Bunun için buna karşıyız” dedi.
‘Hem mali açıdan hem insani açıdan karşıyız’
Hem mali açıdan hem de insani açıdan Kanal İstanbul’a karşı olduklarını söyleyen Furkan Ak ise, “İstanbul’un doğasının sıkıntılı olduğunu zaten biliyoruz. Bir de Kanal İstanbul’la birlikte daha çok moloz yığını ve sorun oluşacak. Bilim adamları da bu noktada raporlar ve bilgiler veriyor bizlere. Bunun için en doğal hakkımız olan savunma hakkımızı göstermek için buraya geldik. Bu proje İstanbul için değil Erdoğan düşen popülitesini artırmak için yaptığını düşünüyorum. O sebepten dolayı İstanbul için değil kendileri için yapıyorlar. Söylenenlere göre o inşaat yapılacak arazilerin rantsal olarak satıldığını öğreniyoruz. Zaten Cumhurbaşkanının geldiği günden beri söylediği sözlerin hangisi olumlu olmuş ki şimdi bize ‘Kanal İstanbul, İstanbul’u uçuracak’ diyor. Bu ilginç bir durum. Şaşırıyoruz.”
‘Bizim işe, aşa ihtiyacımız var’
Projenin açıklanan maliyetinin Türkiye’nin bütçesinden kat be kat fazla olduğunu vurgulayan Ak, şöyle devam etti: “75 milyar dolarlardan söz edilen bir projeyi konuşuyoruz. Bu imkansız bir şey Türkiye için. İşsizlik diz boyu. Ben de üniversite öğrencisiyim. Şimdi kara kara düşünüyorum mezun olunca ne yapacağım diye. Şimdi karnımızı doyurmadan bambaşka bir boyuta geçmeye çalışıyoruz. Projenin yapılma nedenini boğazdan gemilerin yalılara çarpılmaması için diyorlar. Ama şimdi daha dar bir alanda bunu yapacaklar ve inşaatlar yapılacak buralara. Ne İstanbul’un ne de Türkiye’nin önceliği Kanal İstanbul olmamalıdır. Bizim işe, aşa ihtiyacımız var. Burada binlerce kişi var. İktidarın bunu görmesi gerekiyor.”
‘Çiftçimiz, işçimiz kan ağlıyor’
Ülkeye yatırım yapılmasına asla karşı olmadığını ifade eden Hüseyin Karabulut ise ancak ihtiyaç olan şeylerin yapılması gerektiğini vurguladı. İktidar ne kadar yok dese de ülkede bir ekonomik krizin olduğunun altını çizen Karabulut, şunları dile getirdi: “İşçimize iyi bir asgari ücret veremiyorsak telaffuz etmesi çok güç rakamlar olan Kanal İstanbul’a gerek var mı? Çiftçimiz, işçimiz kan ağlıyor. İtibarda tasarruf olmaz denilen bir yönetimle yönetiliyoruz. Nasıl olmaz? Tasarruf olacaksa tepeden başlaması gerekir vatandaştan değil.”
‘Bizler betona karşıyız’
Hülya Öztürk de projeye hayır demek için geldiğini belirterek, şunları söyledi: “Ben buna karşıyım. Ülkemizde o kadar işsiz var ki buraya harcanan parayla o işsizlere imkan sağlanabilir. Bu projeden önce ülkemize yapılması gereken daha önemli şeyler var. Örneğin, tarıma elverişli arazilerimiz var. Onlar yok edilmemeli. Bizler betona karşıyız. Çocuklarımız, torunlarımız, doğamız ve geleceğimiz için bugün buraya imza vermeye geldik.”
‘Önce insanlar ikna edilmeli’
Yürüme engelli olan Nejdet Arslan ise Küçükçekmece’de oturduğunu bu nedenle projenin kendilerini daha çok ilgilendirdiğini dile getirerek, şöyle konuştu: “Halkın güvenmediği bir şeye 3- 5 kişinin ÇED raporu vererek olur demesi biraz sakıncalı. Bunun için biz istiyoruz ki halkın güvendiği bilim adamları bunu araştırsın, televizyonlarda seminerler versin, ne getirecek ne götürecek onlar tartışılsın. Bizler tamamıyla buna karşı değiliz tamamıyla yapılsın da demiyoruz. Önce insanlar ikna edilsin. 3- 5 kişinin buraya kanal yapıyoruz demesiyle olacak bir şey değil. Çünkü çok büyük bir proje ve bütün insanları ilgilendiren bir durum. O yüzden itiraz dilekçelerimizi verdik. İnşallah halkın sesine kulak verirler.”
HABER MERKEZİ