Dünya edebiyatının önemli yazarlarından Italo Calvino doğumunun yüzüncü yılında dünyada çeşitli etkinliklerle anılıyor.
Dünya edebiyat tarihine yalnızca bir yazar olarak değil, edebiyat üzerine düşünceleriyle de damga vuran, ‘kalem sincabı’ lakabıyla 20. yüzyıl edebiyatının Modern Klasikler arasına girmiş bu yenilikçi yazarının anısına, edebiyata katkılarının bir teşekkürü mahiyetinde bir jest olarak geçenlerde İtalya’da adına para basıldı.
Bu yazı onu anımsamak adına, sınırlı da olsa bir tanıtım yazısı olsun istedim.
Italo Calvino; Küba’da İtalyan bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelir. Oğulları iki yaşındayken, Calvino ailesi İtalya’ya yerleşir.
Daha küçük yaşlardan itibaren anti-faşist bir tutum benimser. İtalyan Komünist Partisi’ne katılır. Annesi ve babası Almanlar tarafından tutuklanınca partizanlık mücadelesinde direnişçilerin safında yer alır.
Partizan günlerini bir arkadaşına yazdığı mektupta şöyle anlatır: “Talihli olduğunu söyleyeceklerin en başında ben varım çünkü bu son yıl bir dizi tehlike atlattım: Bütün bu zaman boyunca partizandım, anlatılması imkânsız bir sürü tehlike ve zorluktan geçtim; hapishane nedir, kaçmak nedir öğrendim, ölümle defalarca burun buruna geldim. (…) Şimdi gazetecilik ve siyaset alanında çalışıyorum. Komünistim, davama tamamen inanıyorum ve kendimi ona adadım.”
***
İkinci Dünya Savaşı sırasında direniş hareketine katılan Calvino’nun ilk öyküsü 1945 yılında yayımlandı. Yazarlığın yanı sıra gazetecilik yapan, editör olarak çalışan Calvino, çeşitli gazete ve dergilerde yayımlanan yazılarıyla savaş sonrası İtalyan edebiyatının önemli isimlerinden biri haline geldiği gibi, eserleriyle bütün dünyada 20. yüzyılın en önemli yazarlarından sayıldı.
‘Örümceklerin Yuvalandığı Patika’, ‘Karga Sona Kaldı’, ‘Savaşa Giriş’ adlı kitapları savaş dönemine ve partizan hareketine odaklanan eserlerindendir.
“Örümceklerin Yuvalandığı Patika” gerek yazar olmanın gerek okur olmanın profilini değiştiren Calvino’nun ilk kitabı. Bir çocuğun gözünden savaş, inanç, öfke, kötülük, aşağılanma, düş kırıklığı üstüne yalın ve son derece etkileyici bir eser.
Calvino’nun imgesel, yer yer fantastik, yer yer gerçekçi üslubunun ipuçlarını içeren ‘Savaşa Giriş’ adlı kitabı eleştirmenlerce; onun yazarlığını bir bütün olarak değerlendirmek açısından önemli metinlerden biri olarak görülür.
İlk öykü kitabı olan, direniş ve savaş sonrasının İtalyası’nı anlattığı ‘Karga Sona Kaldı’ kitabını yayımladı. Sonrasında daha çok fantastik öykülere yöneldi.
O’nun için edebiyat bir şeyi yüceltmek veya onun propagandasını yapmak değildir. Bu yüzden kahramanlıkları yazmak yerine göz ardı edilmiş fazlaca bilinmeyen karakterleri konu eder.
***
Italo Calvino’nun, hayatının değişik dönemlerinde kendisi için büyük bir önemi olmuş yazarları, şairleri, bilim insanlarını ağırladığı ‘Klasikleri Niçin Okumalı?’ adlı kitabında sevdiği yazarları ‘çünkü’leriyle tanıtır bize: “Öncelikle Stendhal’i severim, çünkü yalnızca onda bireysel ahlaki gerilim, tarihsel gerilim, yaşam atılımı bir bütün oluşturur: “Romanın çizgisel gerilimidir bu. Puşkin’i severim, çünkü berraklık, ironi ve ciddilik demektir. Hemingway’i severim, çünkü yalınlık, abartısızlık, mutluluk arzusu, hüzün demektir. Çehov’u severim, çünkü gittiğinden daha öteye gitmez. Conrad’ı severim, çünkü derin sularda seyreder ve batmaz. Tolstoy’u severim, çünkü kimi zaman “hah, şimdi anlıyorum nasıl yaptığını” duygusuna kapılırım, oysa bir şey anladığım yoktur. Gogol’u severim, çünkü açıkça, kötülükle ve ölçüyle çarpıtır. Dostoyevski’yi severim, çünkü tutarlılıkla, öfkeyle ve ölçüsüzce çarpıtır. Balzac’ı severim, çünkü kâhindir. Kafka’yı severim, çünkü gerçekçidir. …”
Borges’e göre ‘O, olağanüstüyü olağan kılan ender yazarlardan birisiydi, çaresizliğe karşı tek savunma aleti edebiyattı onun için.’
Evet. Calvino, edebiyat dünyasına bıraktığı eserleriyle savunma hattında direnmeye devam ediyor.