Ne kadar zamandır bu koyu karanlığın içerisindeydik hatırlamıyordum. Zaman kavramını yitirmiştim. Bazen aylardır oradaymışım gibi geliyordu, bazen daha biraz önce getirildiğimi düşünüyordum. Bedenimin en çok derin bir uykuya ihtiyacı vardı. Şöyle uzansam, deliksiz bir saat uyuyabilsem. Kendimi evimde, yatağımda hissedip bir saat deliksiz uyuyabilsem belki karşı koyabilecektim bu koyu karanlığa. Bu koyu karanlığın sahiplerine karşı koyabilecektim. Bir kazağın ipi gibi çözülmeye başlayan irademin kontrolünü ipi tutanların elinden belki çekip alabilecektim. Belki değil, kesin çekip alabilecektim. Birkaç isim verirsem beni bırakacakları, evime gidip uyuyabileceğim fikrini aklımdan uzaklaştırabilmek için biraz uyuyabilsem şöyle.
Gözlerimi bağladıkları bez sanki dünyanın bütün ışıklarını toplayıp gözlerimin içine dolduruyordu. Çığlıkların kısa süreliğine sustuğu, yorgun bedenimin duvarla zemin arasındaki sertliğe kendini bırakarak uykuya dalmaya başlayacağı anda karanlık bütün dehşetiyle gözlerime batıyordu. Uykuya geçebilmek için göz kapaklarımı kapatmaya ihtiyacım vardı. Ama göz kapaklarımı bulamıyordum. Göz kapaklarımı benden almış, yerine bir bez parçası bağlamışlardı. Göz kapaklarımı benden aldıklarını fark ettiğimde insan çığlıkları dolu koyu karanlık, gözlerimden içime bir sel gibi boşanmış, bir yerlere, birkaç anı kırıntıma dayanarak irademin arkasına kurduğum bent yerle bir olmuştu. Çaresi yoktu, birkaç kişinin ismini verecek, karşılığında göz kapaklarımı geri alacak gidip gözlerimi kapatıp uyuyabilecektim.
Bütün çığlıkların sustuğu bir andı. Sessizliğin ve karanlığın en koyu olduğu an. Bu an hiç bu kadar uzun sürmemişti. Bazen kısa süreliğine böyle aralar olmuştu, ama bu kadar uzunu ilk defa oluyordu. Sessizlik ve karanlık gittikçe çoğalıyor, beni olanca dehşetiyle içine çekiyordu. Birden tiz bir çığlık sessizliğin ve karanlığın ortasına bir yıldırım gibi düştü. Çöktüğüm yerden fırlayıp ayağa kalktım. Yüzüm duvara dönükmüş, suratımı duvara çarptım. Yüzümün derisinin boylu boyunca sıyrıldığını hissettim. Yüzümün acısıyla baş etmeye uğraşırken çığlıklar araka arkaya patlamaya başladı. Bir kadın sesiydi bu. Buraya geldiğimden beri ilk defa bir kadın sesi duyuyordum. İlk defa bir kadın getirmişlerdi. Çığlık her patladığında içimdeki karanlığın ve sessizliğin hafiflemeye başladığını hissediyordum. Erkelerin çığlıklarından farklıydı. İçinde korku yoktu. İçinde bedenine bu şiddeti yöneltenlere bir merhamet çağrısı, bir yalvarma yoktu. Adeta bir öfke bombası patlıyordu her çığlık atışında. Her çığlık işkencecinin suratında patlayan bir tükürüktü. Gittikçe yavaşlayan çığlık sesi yerini kesik kesik iniltilere bıraktığında yeniden derin bir sessizlik çöktü orta yere. İniltiler yerini kesik kesik nefes alışlara bıraktı. İçimde bu sesin sahibini görmeye dair dayanılmaz bir istek duyuyordum.
Bütün bedenimi harekete geçirip gözlerimdeki bezi gözlerimden sıyırmaya çalıştım. Tam vazgeçmiş ve duvara dayanarak yere kaymaya çalışırken ışığı fark ettim. Işığın sızdığı yerden bir takım görüntülerin belirdiğini. Elerlimi korkuyla gözlerimdeki göz bandına götürdüm. Elim yüzümdeki sıyrıklara temas edince canım yandı. O zaman anladım, yüzümü duvara çarpınca gözlerimdeki bağ aşağıya doğru kaymış, bir gözüm açıkta kalmıştı. Işık buradan içeri girmişti. Bir gözümün açıkta kaldığını fark edince dehşetle irkildim. “Eğer gözlerindeki bandı açarsan ve bizi görürsen ölürsün demişti karanlığın bekçilerinden biri. Bizi göreni sağ bırakmayız.” Telaşla göz bandını kapatmak için elimi göz bandına uzattım. Tam o anda onunla göz göze geldik. O iki gözünün bütün aydınlığıyla, ben içine siyah dolmuş tek gözümün karanlığıyla ona bakıyordum. Açıkta kalan gözümün bandını kapatmak için yukarı kalkan elim aşağıya indi.
Onu götürdüler. Gözleri açıktı, onları görmüştü. Beni sadece dövdüler, yüzümdeki sıyrıkları görünce göz bandının kazayla sıyrıldığına kanaat getirip. Asla o özlediğim uykuya yatamadım hayatım boyunca. Birkaç isim verirsem biraz uyuyabileceğim utancını hiç yaşatmadım kendime. Hayatım boyunca gözlerimi açık tutan, bilgimi ve bilincimi karanlıktan aydınlığa çıkaran ne varsa hayatıma temas eden kadınlar sayesinde oldu. Bana göz kapaklarımı geri veren o kadını hiç unutmadım.
Kadınların çığlıklarını çoğaltan tüm iktidarların sonu o çığlıkların içine dolmuş öfkeyle yerle bir olacak. Ne kadar çoğaldı çığlık atan kadınları? Ne kadar çok öfke birikti.