HDP Eşbaşkanı Buldan, TJA aktivistlerinin de içinde olduğu çok sayıda kadının gözaltına alınmasına tepki göstererek ‘Kadınları asla mücadeleden alıkoyamayacaklar’ dedi
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, partisinin grup toplantısında konuştu. Buldan, gündemdeki gelişmeleri değerlendirmeden önce, HDP önceki dönem milletvekili ve Kürt siyasetçi Dengir Mir Mehmet Fırat ile Kürt önderlerinden İran Kürdistan Demokrat Partisi Genel Sekreteri Dr. Abdurrahman Qasimlo’yu ölümünün yıl dönümünde andı:
“Dengir Fırat’ın eksikliğini her daim hissediyoruz. Onun birleştirici, uzlaştırıcı tutumu ve demokrat tavrı bizler için yol gösterici bir miras olmaya devam edecektir. Kürt önderlerinden İran Kürdistan Demokrat Partisi Genel Sekreteri Dr. Abdurrahman Qasimlo’yu ve iki yoldaşı 13 Temmuz 1989’da İran hükümet yetkilileri ile barış müzakeresi yapmak üzere gittikleri Avusturya’nın başkenti Viyana’da müzakerelerin yapıldığı odada, barış masasında katledildiler. 31. yıl dönümünde Dr. Qasimlo’nun anısı önünde saygıyla eğiliyor, Kürt halkının devam eden özgürlük, demokrasi, adalet ve barış mücadelesini selamlıyoruz.”
Gözaltılara tepki
Buldan, sabah saatlerinde yapılan ev baskınlarında, Özgür Kadın Hareketi (TJA) Sözcüsü Ayşe Gökkan ve gazeteci Ayşe Güney’in de aralarında olduğu çok sayıda kadının gözaltına alınmasına tepki gösterdi: “Kadınlara ve demokratik siyasete yönelik yapılan bu operasyonlar; hukuk dışıdır, siyasidir, zorbalıktır, darbedir, kadın düşmanlığıdır.”
İktidarın kadınların demokratik mücadelesinden korktuğunu söyleyen Buldan, “Ne yaparlarsa yapsınlar başaramayacaklar. Sonuç alamayacaklar. Kadınları ve halkımızı asla mücadeleden alıkoyamayacaklar. Bizler, iktidarın kadın düşmanı politikalarına boyun eğmedik, bundan sonra da eğmeyeceğiz” dedi.
AKP zenginleşiyor, halk fakirleşiyor
Buldan’ın konuşmasının satırbaşları şöyle:
“İktidarları boyunca 25 milyon yoksul yarattılar. Milyonlarca işsiz yarattılar. İşten, aştan, gelecekten umudunu kesen gençlerin sayısı sadece son bir yılda 1 milyon 300 bine yükseldi. Vatandaşın sırtındaki yük her geçen gün artıyor. AKP zenginleştikçe halk fakirleşiyor. Kurdukları bu bozuk düzende gelir adaletsizliği uçurumu her geçen gün büyüyor. İşçi, emekçi, emekli, esnaf, çiftçi, üretici kan ağlıyor. İflaslar artıyor, her gün yeni kepenkler kapatılıyor. Hatırlayalım; AKP, iktidara gelirken ne demişti? ‘Üç Y’ ile yani ‘yolsuzlukla, yoksullukla ve yasaklarla mücadele edeceğiz’ dediler. Sözlerini tutmadılar. Mücadele etmediler, sadece yediler. Şimdi halk, AKP’nin 3 Y’siyle, yani iktidarın yolsuzluğuyla, yoksulluğuyla ve yasaklarıyla mücadele ediyor.
Ayasofya
Vatandaş iş ve aş istiyor, bunlar Ayasofya’yı gösteriyor. İnsanlar adalet diye haykırıyor, bunlar fetih diyor. Ayasofya gibi tarihsel bir mirası ve inançları siyasetlerine alet etmekten bir dakika bile geri durmuyorlar. Bu işi siyasi bir şova dönüştürdüler. Ayasofya ibadete açıldı. Peki, halka adaletin, refah ve huzurun kapısını ne zaman açacaksınız? Açım diyen vatandaşa ekmek kapısını ne zaman açacaksınız.
Çoklu baro
Çoklu baro dedikleri yasa aslında çoklu AKP yasasıdır. Bunlarınki AKP’ye biat etmeyen tüm alanları kuşatma, ele geçirme ve AKP’lileştirme çabasıdır. Hukuksuzlukları ve suçları öyle çoğaldı ki bunları savunmak için Burhan Kuzu ve Feyzioğlu yetmiyor. 80 ilde yeni Kuzu ve Feyzioğlu yaratacaklar. Biz bu hukuksuzlukları Demirtaş, Yüksekdağ, Baluken ve tutuklu tüm arkadaşlarımızın davasından biliyoruz. Ne dediyse tersini yapan Erdoğan’ın filmini çekseler Netfliks’e 18 yıllık dizi çıkar.
Aytaç ve Ünsal
Adil yargılanma talebiyle ölüm orucunda olan ÇHD’li avukatlar Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal’ın sağlık durumlar kritik aşamada, talepleri kabul edilmeli ve bir an önce tahliye edilmeliler.
15 Temmuz
Türkiye bu kaotik sürece 15 Temmuz’la birlikte girmiştir. Yarın 15 Temmuz’un yıl dönümüdür. 4 yılda yaşadıklarımız alt alta toplandığında çıkan sonuç, 15 Temmuz gecesinin çok daha ötesindedir. 15 Temmuz, AKP’nin devlet içerisinde örgütlediği cemaatin bir darbe girişimiydi. Bu darbe girişimi AKP’yle cemaat arasındaki iktidar çatışmasının sonucu olarak ortaya çıkmıştır. AKP-cemaat iktidar kavgası Türkiye’yi bir darbe ortamına sürüklemiştir. 15 Temmuz sonrasında yaşananlar ise darbenin el değiştirmesi, girişimin başka bir darbeye evirilmesidir. Yeni statükonun inşası bu darbe sürecinin aşamalarıdır.
Bugün demokratik siyasete yönelik kapsamlı bir biçimde sürdürülen çöktürme planını yıllar önce AKP ve cemaat birlikte hazırladı. 2009’da cemaat tarafından yürütülen KCK operasyonlarıyla 10 bin siyasetçi gözaltına alınıp tutuklandı. 15 Temmuz sonrası gözaltına alınan, büyük çoğunluğu tutuklanan siyasetçi, belediye eş başkanı, gazeteci, aydın, yazar sayısı 15 binin üzerindedir. Dikkat edilirse HDP milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması, 15 Temmuz öncesidir. Bunlar demokratik siyasete yönelik darbenin hazırlığını çok daha öncesinden planladılar. Dolayısıyla 15 Temmuz’u değerlendirirken, asıl 16 Temmuz’dan itibaren Türkiye’nin içine sürüklendiği gerçek darbe ortamının görülmesi ve net anlaşılması gerekmektedir.
Diyadin’e kayyum
Ağrı Diyadin Belediye Eş Başkanımız Betül Yaşar’ın evine ve belediye binasına kapısı kırılmak suretiyle baskın yapıldı ve Belediye Eşbaşkanımız ters kelepçe takılarak ve darp edilerek gözaltına alandı. Belediyemize hukuksuzca kayyım atandı. Bu zorbalıklar; AKP’nin seçimle kazanamadığı yerel yönetimleri siyasi hırsızlıkla ele geçirmesi sürecidir. Bölgede Anayasa ve yasalar tamamen ortadan kaldırılmıştır. Orada özel hukuk uygulanmaktadır. Bunlar, HDP’ye düşman, Kürde düşman, kadına düşman, gençlere düşman, halka düşman, doğaya çevreye düşmandır.”
HABER MERKEZİ