Mor Dayanışma Sözcüsü Cemile Baklacı ve YDK üyesi Şifa Nur Çetin şiddet ve saldırılara karşı kadınların birlikte mücadelesinin önemine vurgu yaptı
Kadına yönelik şiddet artıp, günde en az 4 kadın katledilirken İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, mücadele kapsamında alınan tedbirlerle övündü. TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu’nda (KEFEK) konuşan Yerlikaya, kadınların çoğu aldırdıkları “uzaklaştırma” kararına rağmen katledilirken, elektronik kelepçe sayısını arttırarak yüksek riskli şiddet vakalarının önüne geçmeyi başardıklarını iddia etti. Yine Kadın Destek Uygulaması (KADES) uygulaması sayesinde bugüne kadar aldıkları 1 milyon 219 bin ihbara müdahale edildiğini belirtti.
Kadınları eve hapsetmeye çalışıyor
Bakanlığın verilerine göre, yılın ilk 6 ayında 166 kadın katliamı kaydedildi. Ancak Kadın Cinayetlerinin Durduracağız Platformu’nun (KCDP) 6 aylık şiddet çetelesine göre 205 kadın katledildi, 117 kadının şüpheli bir şekilde yaşamını yitirdi, JINNEWS’in şiddet çetelesine göre ise 6 ayda 191 kadın erkek şiddeti sonucu yaşamını yitirdi. Yasa tasarılarıyla kazanılmış hakları hedef alan iktidar, diğer yandan “aileyi güçlendirme” adı altında kadınları şiddetin en fazla yaşandığı evlere hapsetmeyi hedefliyor.
Yeni Demokrat Kadın (YDK) üyesi Şifa Nur Çetin ve Mor Dayanışma Sözcüsü Cemile Baklacı, artan şiddet ve katliamların altında yatan nedenler ile karşı mücadeleye dair Mezopotamya Ajansı’ndan (MA) Yeşim Tükel’e konuştu.
‘Şiddet normalleşiyor’
Toplumsal çürümeyle birlikte şiddetin de normalleştirildiğini belirten Şifa Nur Çetin, iktidarın erkek şiddetini yaratan ve besleyen bir konumda olduğuna dikkati çekti. Erkek şiddetinin çeşitli şekillerde ortaya çıktığını söyleyen Çetin, “Baktığımız zaman bir gün mülteci-göçmen nefretiyle, bir gün sokak hayvanlarının katliamı, bir gün ise Hakkari halkının iradesinin gasp edilmesiyle karşımıza çıkıyor. Bir gün mücadeleyi sürdüren Eşbaşkan Güler Tunç’a yönelik kolluğun ‘sen kadınsın konuşamazsın’ nefretiyle ortaya çıkıyor” dedi.
Soykırım boyutuna varan şiddet ve katliamlara karşı cezasızlık politikası ve yargının çifte standardına değinen Çetin, soruşturma ve davaların etkin bir şekilde yürütülmediğini belirtti.
‘Birbirimizin çaresiyiz’
Var olan politikalara karşı kadınların ortak mücadele zeminini yaratabildiğini dilegetiren Çetin, “Kadın örgütlerinin kriminalize edilmesine izin vermememiz gerekiyor. Bu kadar saldırının olduğu bir noktada birbirimizden güç almaktan başka çaremiz olmadığını biliyoruz. Birbirimizin çaresiyiz” ifadelerini kullandı.
‘Devlet sorumluluktan kaçıyor’
Artan kadın cinayetlerinin şiddet ve yoksulluk politikalarının sonucu olduğunu belirten Cemile Baklacı, devletin sorumluluğunda olan sosyal politikaların kadın ve aileye yüklenildiğini, bunun da bakım yükünü arttırarak, sermayeye kar kazandırırken diğer taraftan erkeğin öfkesini kadınlara yönlendirdiğini söyledi.
Baklacı, “Bu öfkenin toplumun bir ilişki biçimine dönüştürülmesinin erkek-devlet mantığıyla bağlantılı olduğunu biliyoruz. Şiddetle yönetme, şiddetin olağanlaştırılması iktidarın kendini sürdürebilmesi için önemli bir araç olarak görebiliriz” diye belirtti.
‘Umutsuzluk inşa etmeye çalışıyorlar’
Patriyarkal toplum yapısının sermaye ve iktidarın ihtiyaçlarına göre yeniden biçimlendirildiğini ifade eden Baklacı, kadın kazanımlarını hedef alan yasal düzenlemelere dikkati çekerek, ekledi: “’Güçlü aile’ genelgesi, 9’uncu Yargı Paketi ile soyadı kanununda değişikliğin gerçekleşmesi, hayvan katliamlarının önünü açan yasanın getiriliyor olması bunların hiçbiri tesadüf değil. Orta Vadeli Program ile tasarruf paketinin de aynı anda devreye girmesinin bu düzenle bağlantılı olduğunu söylemek gerekiyor. Bu saldırı politikaları ile de bir umutsuzluk hali inşa ediliyor.”
‘Örgütlenmeyi güçlendirmenin yolunu arıyoruz’
Kadın hareketi ve feminist hareketin saldırılara karşı politika ürettiğini belirten Baklacı, “Şu an yeniden toparlanmaya ve sokağı kullanma biçimlerimizi zenginleştirmeye ihtiyacımız var. Kadınların bir arada durma ve yan yana gelmelerine ihtiyaç var. Burada amaç bizi hapsettikleri evlerin dışına çıkabilmek, bu umutsuzluk dalgasını kırabilmek ve şu anda bulunduğumuz düzlemin ne olduğunu, neler yaşadığımızı ve bunun karşısında neler kurabileceğimizi, örgütlenmenin kendisini nasıl güçlendireceğimize dair bir tartışma zemini üretmeye çalışıyoruz.”
‘Tek çaremiz örgütlenmek’
Mor Dayanışma olarak şiddete maruz kalan kadınlara hukuksal ve psikolojik destek sunmak için komisyonlar kurduklarını kaydeden Baklacı, “Feminist politika üretebileceğimiz alanın kendisini de örgütlemeye çalışıyoruz. Bunların hepsiyle aynı anda bütün alanlarda kadınların kendi sözünü, gücünü üretebileceği, yan yana gelebileceği bir politikayla karşı durabilecek zeminleri arttırmaya çalışıyoruz. Tek çaremiz örgütlenmek” dedi.
İSTANBUL