Türkiye, Kuzey ve Doğu Suriye, Federe Kürdistan ile İran Kürdistan Bölgesi ve Avrupa merkezli yayın yapan Jin TV, adından da anlaşılacağı gibi kadın televizyonu ve çalışanlarının tamamı kadın
Tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs (Covid-19) pandemisinin yaşandığı bugünlerde toplum yasaklarla evlerine hapsedilmiş durumda. Bununla beraber kadına yönelik şiddet ve katliamlarda ciddi artış yaşanırken, bunda medyanın ve hükümetlerin rolü yadsınamaz boyutlarda. Bu hafta şiddeti meşrulaştıran, kadına söz hakkı vermeyen aksine yargılayan medyaya karşı alternatif olarak kurulan Jin TV’yi işleyeceğiz. Jin TV, 8 Mart 2018’de “Kadının Sesi Yaşamın Yüzü” sloganıyla Avrupa’da yayın hayatına başladı. Jin TV’nin kuruluşu kadınların feminist yazar Virginia Woolf’un “Kendina ait bir oda” söylemiyle yetinmemesi gerektiğini, her alanda var olması gerektiğini de gösterdi. Türkiye, Kuzey ve Doğu Suriye, Federe Kürdistan ile İran Kürdistan Bölgesi ve Avrupa merkezli yayın yapan Jin TV, adından da anlaşılacağı gibi kadın televizyonu ve çalışanlarının tamamı kadın. Kurulduğu ilk günden bu yana dünyanın dört bir yanında bulunan kadınlara hitap eden Jin TV, birçok kesimin dikkatini çekmeyi başardı. Jin TV ayrıca eril medyaya karşı çıkarak, yayın akışını tamamıyla kadınlara göre ayarladı.
Cinsiyetçi kodlara karşı
1 Kasım itibariyle yeni yayın dönemine geçiş yapan Jin TV, geniş program yelpazesiyle izleyicilerine hitap ediyor. Kanal ekolojiden çocuğa, siyasetten kültürel aktivitelere dair Kürtçe ve lehçeleri, Arapça ve Türkçe programlar yapıyor. Çok dilli yayın yapan televizyonun hedeflerinden biri de cinsiyetçi kodlara karşı merkez olmak. Sabahları güne kadın gündemlerini aktardığı programlarla başlayan Jin TV, günün ilerleyen saatlerinde de alanlarda olan kadınların eylemlerini, emeği görülmeyen kadınları, kadın hikayelerini özel dosyalarla ekranlara taşıyor. Televizyonun Kobanê merkezinde ayrıca çocuklar için özel bir program da yapılıyor. “Xalxalok” isimli programda çocuklara, Kürt kültürünün sözlü anlatımlarından olan masallar anlatılıyor. Bu program ayrıca ekran başında olan ve anadillerinde eğitim göremeyen çocuklar için eğitim mahiyeti taşıyor.
Jineoloji ile tarihe bakış
Televizyonun programları bunlarla sınırlı değil tabii ki. Kadın bilimi olan Jineoloji de televizyonda işlenen bir başka konu. Kurmancî, Soranî ve Türkçe yapılan Jineoloji programında kadınlar köklerini araştırmaya sevk ediliyor, tarihten bugüne erkek egemen iktidarların kadını köleleştiren politikaları teşhir ediliyor ve kadınların kendi bilimlerini oluşturmalarının önemine dikkat çekiliyor. “Şifa Jin” isimli Kürtçe programda da kadınların tarihsel hekimliklerine ışık tutuluyor.
Arap kadınların da sesi
Arapça programlarda IŞİD’in daha önce işgal ettiği ve özsavunma ile özgürleştirilen kentlerde kadınların yaşama, siyasete, ekonomiye katılımları işleniyor. Bu programlar Kuzey ve Doğu Suriye’de yaşayan Arap kadınlar için de bir ilk aslında. Evlerinde köleleştirilen kadınların demokratik ulus çerçevesinde yaşamlarında yaşanan köklü değişiklik, daha önce değil yüzlerinin görünmesi kapının önüne çıkmaları engellenen kadınlar için olsa olsa devrimdir. Arap kadınlar Jin TV aracılığıyla yaşamlarındaki bu devrimi tüm Ortadoğu ve dünya kadınlarına duyuruyor.
Eller kumandaya
Jin TV, iki yıllık yayın süresi boyunca kadın özgürlük mücadelesine ve kadın basınına yeni bir ivme kazandırdı, önümüzdeki süreçte de bu ivmeyi daha da büyüteceği şüphesiz. Bu yolculukta neden bizler de olmayalım. İşe elimize kumandayı alarak Jin TV’yi açmakla başlayabiliriz. Ne dersiniz?