AKP’nin tarihte ,kadına v eçocuğa yönelik şiddet, tecavüz ve istismarın önünü açmasıyla anılacağını belirten avukat İlke Işık, ‘Kadınlar iktidarın kadın düşmanı politikaları ile hesaplaşıyor’ dedi
Kadın ve çocuğa yönelik şiddet ve katliam haberleri gündemdeki yerini koruyor. Ortaya konulan şiddet ise resmi rakamların çok ötesinde. Kadın ve çocuğa yönelik şiddetin tırmanmasında AKP iktidarının 17 yıllık politikalarının rolüne dikkat çeken kadın hakları savunucusu, avukat İlke Işık,“17 yıldır ısrarla kadına haddini bildiren, kadına yerini tarif eden, aile içindeki sınırlara sıkıştıran ve başka bir rol asla tanımlamayan, kadın ve erkeğin eşit olmadığını savunan bir kurgu üzerinden yürütülen bir politika var” değerlendirmesinde bulundu.
Dört bir yandan saldırı
AKP iktidarının ilk zamanlarında kadına yönelik şiddetin artmaya başladığını, bu verinin kadınları harekete geçirdiğini söyleyen İlke Işık şöyle konuştu: “Kendi Adalet Bakanları yüzde bin 400 rakamını verdi. Giderek artan bir şiddet vardı, kadınlar öldürülüyordu. Kadın hareketinin çabalarıyla görünür olmuştu. O dönem, ‘münferit’ dediler, ‘kadınlar öldürülür, her yerde oluyor’ dediler. Kadın hareketinin ısrarlı çabaları sonucu AKP döneminde kadına yönelik şiddetin sistematik olduğunu, kadın cinayetlerinin giderek artan bir tablo ile bu ülkenin gerçeğine dönüştüğünü gördük.” Ceza mahkemelerindeki hakimlerin ya da bir kadının şikayetini alan bir savcının bağımsız olmadığına dikkat çeken Işık, şöyle konuştu: “Başımıza bir şey geldiğinde şiddete, tacize, tecavüze uğradığımızda ya da çok yakınımızdaki arkadaşımız öldürüldüğünde yargıya güvenle gidecek bir durumumuz yok. ‘Bu ülkenin yargıçlarına gider şikayette bulunurum. Savcılarına anlatırım ve adalet yerine gelir ben de hayatımı yoluma koyarım’ diyebileceğimiz bir ortam yok. Çünkü çok iyi biliyoruz ki başımıza böyle bir şey gelirse biz sorgulanacağız, biz yargılanacağız. Bize o savcılar ve hakimler ‘direnemedin mi’, ‘neden üstünde bu kıyafet vardı’, ‘içki mi içtin’ diye soracak.” Kadınları korumayan ve onlara bütün erkekliği ile yaklaşan yargının Nevin Yıldırım davasında çok sert bir hesaplaşmaya gittiğini vurgulayan avukat Işık, “Meşru müdafaayı ve haksız tahriki bırakalım ‘iyi hal’ indirimi bile uygulanmayan mahkeme kararını Yargıtay onayladı. ‘Şiddete nasıl bir cinayetle karşılık verirsin’ üzerinden erkek yargının çok ağır bir hesap sorması aslında. ‘Çekecektin, katlanacaktın ve o adamı öldürmeyecektin’ diye çok büyük harflerle ve kocaman sözlerle söylemiş oldu.”
‘Kadınlar bırakmıyor’
Kadınlar açısından tüm bu sorunlar devam ederken büyük bir dayanışmanın da yaşandığını ifade eden Işık, “Şule Çet’in dosyası da kocaman bir kadın dayanışması ile açılmış bir dosyadır. İkinci duruşmada salonlar bile almadı kadınları, çok büyük bir kalabalık vardı. Şule’nin arkadaşları işin peşini bırakmıyorlar. Çünkü biliyorlar ki bıraksalar adamlar tahliye edilecek. Kadınlar yargıya güvenmiyor ama yanındaki kadınlarla yol yürüyüp erkek yargıyla ve bu siyasal iktidarın kadın düşmanı politikaları ile hesaplaşıyor” dedi.
‘Yaptıklarını tartışıyorlar’
İktidarın büyük bir gurur ve alkışlarla kabul ettikleri ve imza attıkları İstanbul Sözleşmesi’ni tartıştığını dile getiren Işık, gerekçesinin ise sözleşmenin Türkiye normlarına uymadığı, çok sert maddeler içerdiği ve tekrar değerlendirilmesi gerektiği üzerine olduğunu aktardı. İktidarın bir dönem gurur duyduğu tüm yasal düzenlemeleri tartışmaya başladığını söyleyen avukat Işık, “Medeni Kanun’daki değişiklikleri, nafakayı, İstanbul Sözleşmesi’ni, 6284’ü tartışıyorlar” dedi. İdam ve hadım tartışmalarıyla sadece cezalandırma açısından bakıldığına dikkat çeken İlke Işık son olarak, “Peki çocuklar ne olacak? Bunu yaşayan çocukların yaşamını devam ettirebilmesi için nasıl bir sistem var? Yapılması gereken çok ciddi yasal düzenlemeler, mevzuat, insan birikimi ve uzmanla çalışma. Bunu yapmamak için direniyorlar. Çünkü kendi yarattıkları sistem bu sonucu doğurdu. O nedenle değiştirmek için de elbet bir şey yapmıyorlar” dedi.