Kadınlar için bütçe!
HDP Kadın Meclisi olarak “Toplumsal Cinsiyete Duyarlı Bütçe Çalıştayı”nın üçüncüsünü, farklı alanlardan kadınlar, bağımsız feministler, ev eksenli çalışan kadınlar, kadın kurumları, LGBTİ+ lar, akademisyen, gazeteci, sendikalı ve avukat kadınlarla birlikte 30 Ekim’de İstanbul’da yaptık.
Amacımız, hayatın her alanında eşitliğe ulaşmak için kadınların yaşadığı eşitsizliği, ayrımcılığı görünür kılmak, erkek egemenliği/patriarkal kapitalizmin gasp ettiği haklarımızı kazanmak için mücadele mekanizmalarımızı ve taleplerimizi birlikte oluşturmak ve güncel siyaset bağlamında bütçe görüşmelerine ilişkin perspektif belirlemekti.
Bu çalışmayı yapmadan önce de bildiğimiz, devletin bütçe çalışmalarında, kadınların öznel ihtiyaçlarını ve kamusal alana dâhil olma hakkını ve mücadelesini görmeksizin sadece aileyi güçlendirecek ve kadını eve hapsetmeyi hedefleyen politikalar belirleniyor olduğu. Bu yıl öngörülen bütçe ise iktidarın bir seçim politikası hatta seçim pazarlığı olarak karşımıza çıkıyor. Aslında çok da geçmişe gitmeden bu bütçelerin neden kadın bütçesi olmadığını Kadın Bakanlığı’nın, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na dönüştürülmesinden anlayabiliriz; amaç kadınları aile dışında özgür yurttaş olma hakkından mahrum etmek.
Kadınların ücretli çalışmaya katılması ise hem ucuzun da ucuzu iş gücü olarak görülmesi hem de haneye ek katkı getirmesi üzerinden oluyor. Neoliberal krizin sonucu enflasyonun artmasıyla işçilerin ve emekçilerin reel ücretlerindeki büyük kayıplar, kadınların ev içindeki iş yükünü katmerlendiriyor. Tasarruf etmek içinde (varsa bile) evdeki bulaşık makinesini, elektrik süpürgesini, çamaşır makinesini daha az kullanarak beden gücüyle bu işleri yapmaya çalışıyor kadınlar. Bir taraftan da öncesinde kreşe gönderdikleri çocuklarını artık gönderemez hale geliyor ve çocukların da bütün bakım işleri çoğunlukla yine aile içinde ev dışında çalışmayan diğer kadınlara kalıyor. Sözün özü kriz ve artan yoksullaşma dönemlerinde de kadınların çalışma ve yaşam koşulları erkeklerinkiyle aynı olmuyor. Keza ücretli çalışan veya çalışmayan kadınlar için devlet çocuk, yaşlı, hasta vb. bakımevleri kurmuyor. Özellikle büyük kentlerde de belediyelerin yaygın bir şekilde bu bakımevlerine bütçe ayırmadığını görüyoruz. Oysa gerekli bütçe ayrılarak bu bakımevleri kurulsa kısmi de olsa kadınların kamusal ve sosyal yaşamlara katılımını şüphesiz etkiler.
Bütçenin bir iktisadi değil, siyasi bir mesele olduğunu görmek için partimizin kazandığı belediyelerdeki durumu da ele aldık. Sınırlı yerel yönetim bütçelerine ve olanaklarına rağmen Kürdistan’da halkın oylarıyla kazanılan belediyelere kayyum atanması altında da kadın mücadelesi ve kazanımlarının yattığını bir kez daha tespit ettik. Belediyelerde kadınların kamusal ve sosyal yaşama dâhil olması için kent merkezlerinden, ilçelere kadar kreşlerin açılması, kadınların şiddete uğradığında gidecekleri sığınma evlerinin kurulması, kadınlara ulaşım bedelinin çok daha cüzi miktarlarda olması… Kadınların geceleri sokaklarda rahatlıkla dolaşabilmeleri için aydınlatmaların yapılması, işyerlerinde cinsiyetçi iş bölümüne karşı erkeklerin çay ocakları, temizlik, aş evleri gibi yerlerde çalışması. Yine cinsiyetçi iş bölümüne karşı kadınların belediye araçlarının sorumluluğunu alması ve kullanması, Fen İşleri Müdürlüğü’nde kadınların yetkili olması partimizin yönetiminde olduğu belediyelerin siyasi tercihlerinin örnekleri. Belediyede kadın daire başkanlıkları açılması, eşbaşkanlık, eşit temsiliyet ile kadınların karar verici ve yetkin işlere dâhilinin arttırılmasına tanık olduk. Kayyımların belediyelere atanmasıyla beraber ilk iş kadınların kazanımlarını hedef alıp kapatmalarına şahit olduk. Bütün bunların kadınları kamusal alandan ve sosyal yaşamdan uzaklaştırmayı, aileye, erkeğe bağımlı kalmasını sağlamayı hedefleyen iktidarın bütünlüklü politikalarının parçaları olduğunu biliyoruz.
Devletin bütçesi emekçiye, kadınlara, eğitime, sağlığa harcanmıyor. Saraya, savaşa, Diyanet’e, ranta, yandaşa ayrıldığını görüyoruz. Yaptığımız çalışmada elbette kadınlara sağlanacak bütçenin daha kapsamlı olarak nelerin dâhil edilmesi gerektiğini konuştuk. LGBTİ+lar’a ayrılmış bir bütçe olmasını geçin bariz bir biçimde ayrımcılığa maruz kalıyorlar. Keza hapishanedeki kadınlar, zorla yerinden edilen kadınlar, ev eksenli çalışan kadınlar gibi sayamadığımız alandan birçok kadınların pay alamadığını gördük ve tüm kadınların taleplerinin TBMM’de vekillerimiz aracılığıyla gündemleştirilmesinde hemfikir olduk.
Bizim bu çalışmayı hem yaparken hem de çalışmanın sonucu olarak, ev içinde ki emeğin kadınların sırtından alınması ve bu bütçelerin evin içini dönüştürmek üzerinden hedeflenmesi gerektiğinde ve kadınların ücretli emeğe katılımının önünün açılmasının devletin sorumluluğunda olduğunda hemfikir olduk. Ancak bütçe görüşmeleriyle sınırlı bir yan yana gelişe değil, sistematik bir kadın kurtuluş mücadelesine ihtiyacımız olduğunu biliyoruz. Biz kadınlar, TBMM’de meclise sunulan taleplerden öte kadın hareketi ve feminist hareketle birlikte özgürlük alanlarımızı genişletmek, kolektif haklarımızı elde etmek için mücadeleye devam edeceğiz.
HDP Kadın Koordinasyonu Üyeleri
Latife Demirci Kâhya – Feray Mertoğlu